Hz. Muhammed (s.a.v.) kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini
yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar,
evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi.
Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de
yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu.
Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi “Ey Allah’ın elçisi!
İzin ver ben taşıyayım” dediğinde,
“Her mümin taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın” derdi.
***
Arkadaşlarından Rabia oğlu Amir’le beraber mescide gitmektedir.
Ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp, bağlamak ister.
Efendimiz (sav) engel olur, kendi bağlar. Bir yandan da Amir’e hitap eder:
– Bu, başkasına hizmet gördürmektir. Ben ise başkasına hizmet gördürmeyi sevmem.
***
Bedir’e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır, ancak üç kişiye bir tane düşer ve
sırayla binilir. Efendimiz (sav) ’le aynı deveyi paylaşan arkadaşları kendi
haklarından gönüllü olarak vazgeçerler. Sürekli O’nun binmesini isterler.
O ise kabul etmez:
– “Siz” der, “benden daha güçlü değilsiniz. Kaldı ki bende sizin kadar sevap
kazanmaya muhtacım.”
***
Bir yolculuktadırlar... Yemek için mola verilir. Arkadaşlarının her biri bir
görev üstlenir. Hz Muhammed(sav) de:
– 'Ben de ateş için odun toplayayım', der
Arkadaşları önüne geçmek isterler.
– Ey Allah'ın Elçisi! Siz dinlenin biz o işi de görürüz.
Efendimiz (sav) bütün ciddiyetiyle cevaplar:
– 'Gerçekten bunu isteyerek yapacağınızı biliyorum. Ancak ben bir topluluk
içinde ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Bunu Allah da sevmez.'
Ve odunları toplamaya koyulur.
***