Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 151 181 Surah :  37 - SaffatGörüntülenen ayetler : 1 ... 30 | 182 - Sure no: 37
1.
[37:1]
veṣṣâffâti ṣaffâ.والصافات صفا
وَالصَّافَّاتِ صَفًّا
Elmalılı Andolsun o saf bağlayıp duranlara.
Y. AliBy those who range themselves in ranks,
 Words|والصافات - By those lined| صفا - (in) rows,|
2.
[37:2]
fezzâcirâti zecrâ.فالزاجرات زجرا
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًا
Elmalılı O haykırıp da sürenlere.
Y. AliAnd so are strong in repelling (evil),
 Words|فالزاجرات - And those who drive| زجرا - strongly,|
3.
[37:3]
fettâliyâti ẕikrâ.فالتاليات ذكرا
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًا
Elmalılı Ve o yolda zikir okuyanlara.
Y. AliAnd thus proclaim the Message (of Allah)!
 Words|فالتاليات - And those who recite| ذكرا - (the) Message,|
4.
[37:4]
inne ilâheküm levâḥid.إن إلهكم لواحد
إِنَّ إِلَهَكُمْ لَوَاحِدٌ
Elmalılı Ki sizin ilâhınız birdir.
Y. AliVerily, verily, your Allah is one!-
 Words|إن - Indeed,| إلهكم - your Lord| لواحد - (is) surely One,|
5.
[37:5]
rabbü-ssemâvâti vel'arḍi vemâ beynehümâ verabbü-lmeşâriḳ.رب السماوات والأرض وما بينهما ورب المشارق
رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِ
Elmalılı O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir, bütün doğuların da Rabbidir.
Y. AliLord of the heavens and of the earth and all between them, and Lord of every point at the rising of the sun!
 Words|رب - Lord| السماوات - (of) the heavens| والأرض - and the earth,| وما - and what| بينهما - (is) between both of them| ورب - and Lord| المشارق - (of) each point of sunrise.|
6.
[37:6]
innâ zeyyenne-ssemâe-ddünyâ bizînetini-lkevâkib.إنا زينا السماء الدنيا بزينة الكواكب
إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ
Elmalılı Gerçekten biz dünya göğünü (o yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla süsledik.
Y. AliWe have indeed decked the lower heaven with beauty (in) the stars,-
 Words|إنا - Indeed, We| زينا - [We] adorned| السماء - the sky| الدنيا - [the world]| بزينة - with an adornment| الكواكب - (of) the stars.|
7.
[37:7]
veḥifżam min külli şeyṭânim mârid.وحفظا من كل شيطان مارد
وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَانٍ مَّارِدٍ
Elmalılı Onu her inatçı şeytandan koruduk.
Y. Ali(For beauty) and for guard against all obstinate rebellious evil spirits,
 Words|وحفظا - And (to) guard| من - against| كل - every| شيطان - devil| مارد - rebellious,|
8.
[37:8]
lâ yessemme`ûne ile-lmelei-l'a`lâ veyuḳẕefûne min külli cânib.لا يسمعون إلى الملإ الأعلى ويقذفون من كل جانب
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَى وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ
Elmalılı Onlar yüksek (melekler) topluluğunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atılırlar.
Y. Ali(So) they should not strain their ears in the direction of the Exalted Assembly but be cast away from every side,
 Words|لا - Not| يسمعون - they may listen| إلى - to| الملإ - the assembly| الأعلى - [the] exalted,| ويقذفون - are pelted| من - from| كل - every| جانب - side,|
9.
[37:9]
düḥûrav velehüm `aẕâbüv vâṣib.دحورا ولهم عذاب واصب
دُحُورًا وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ
Elmalılı Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır.
Y. AliRepulsed, for they are under a perpetual penalty,
 Words|دحورا - Repelled;| ولهم - and for them| عذاب - (is) a punishment| واصب - perpetual,|
10.
[37:10]
illâ men ḫaṭife-lḫaṭfete feetbe`ahû şihâbün ŝâḳib.إلا من خطف الخطفة فأتبعه شهاب ثاقب
إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
Elmalılı Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da yakıcı bir alev takip eder.
Y. AliExcept such as snatch away something by stealth, and they are pursued by a flaming fire, of piercing brightness.
 Words|إلا - Except| من - (him) who| خطف - snatches| الخطفة - (by) theft| فأتبعه - but follows him| شهاب - a burning flame,| ثاقب - piercing.|
11.
[37:11]
festeftihim ehüm eşeddü ḫalḳan em men ḫalaḳnâ. innâ ḫalaḳnâhüm min ṭînil lâzib.فاستفتهم أهم أشد خلقا أم من خلقنا إنا خلقناهم من طين لازب
فَاسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَا إِنَّا خَلَقْنَاهُم مِّن طِينٍ لَّازِبٍ
Elmalılı Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık.
Y. AliJust ask their opinion: are they the more difficult to create, or the (other) beings We have created? Them have We created out of a sticky clay!
 Words|فاستفتهم - Then ask them,| أهم - "Are they| أشد - a stronger| خلقا - creation| أم - or| من - (those) whom| خلقنا - We have created?"| إنا - Indeed, We| خلقناهم - created them| من - from| طين - a clay| لازب - sticky.|
12.
[37:12]
bel `acibte veyesḫarûn.بل عجبت ويسخرون
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ
Elmalılı Fakat sen onlara şaşıyorsun, ama onlar (seninle) eğleniyorlar.
Y. AliTruly dost thou marvel, while they ridicule,
 Words|بل - Nay,| عجبت - you wonder,| ويسخرون - while they mock.|
13.
[37:13]
veiẕâ ẕükkirû lâ yeẕkürûn.وإذا ذكروا لا يذكرون
وَإِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَ
Elmalılı Kendilerine hatırlatıldığında da düşünmüyorlar.
Y. AliAnd, when they are admonished, pay no heed,-
 Words|وإذا - And when| ذكروا - they are reminded,| لا - not| يذكرون - they receive admonition.|
14.
[37:14]
veiẕâ raev âyetey yestesḫirûn.وإذا رأوا آية يستسخرون
وَإِذَا رَأَوْا آيَةً يَسْتَسْخِرُونَ
Elmalılı Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar.
Y. AliAnd, when they see a Sign, turn it to mockery,
 Words|وإذا - And when| رأوا - they see| آية - a Sign,| يستسخرون - they mock,|
15.
[37:15]
veḳâlû in hâẕâ illâ siḥrum mübîn.وقالوا إن هذا إلا سحر مبين
وَقَالُوا إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Elmalılı Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir."
Y. AliAnd say, "This is nothing but evident sorcery!
 Words|وقالوا - And they say,| إن - "Not| هذا - (is) this| إلا - except| سحر - a magic| مبين - clear.|
16.
[37:16]
eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.أإذا متنا وكنا ترابا وعظاما أإنا لمبعوثون
أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Elmalılı "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?"
Y. Ali"What! when we die, and become dust and bones, shall we (then) be raised up (again)
 Words|أإذا - Is it when| متنا - we are dead| وكنا - and have become| ترابا - dust| وعظاما - and bones,| أإنا - shall we then| لمبعوثون - be certainly resurrected,|
17.
[37:17]
eveâbâüne-l'evvelûn.أوآباؤنا الأولون
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
Elmalılı "Önceki atalarımız da mı?.."
Y. Ali"And also our fathers of old?"
 Words|أوآباؤنا - Or our fathers| الأولون - former?"|
18.
[37:18]
ḳul ne`am veentüm dâḫirûn.قل نعم وأنتم داخرون
قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ دَاخِرُونَ
Elmalılı De ki: "Evet, hem de sizler çok aşağılanmış olarak (dirileceksiniz)."
Y. AliSay thou: "Yea, and ye shall then be humiliated (on account of your evil)."
 Words|قل - Say,| نعم - "Yes,| وأنتم - and you| داخرون - (will be) humiliated."|
19.
[37:19]
feinnemâ hiye zecratüv vâḥidetün feiẕâ hüm yenżurûn.فإنما هي زجرة واحدة فإذا هم ينظرون
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ
Elmalılı Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir.
Y. AliThen it will be a single (compelling) cry; and behold, they will begin to see!
 Words|فإنما - Then only| هي - it| زجرة - (will be) a cry| واحدة - single,| فإذا - then, behold!| هم - They| ينظرون - will see.|
20.
[37:20]
veḳâlû yâ veylenâ hâẕâ yevmü-ddîn.وقالوا يا ويلنا هذا يوم الدين
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَذَا يَوْمُ الدِّينِ
Elmalılı "Eyvah bizlere! İşte bu hesap günüdür." derler.
Y. AliThey will say, "Ah! Woe to us! This is the Day of Judgment!"
 Words|وقالوا - And they will say,| يا - O| ويلنا - "O woe to us!| هذا - This| يوم - (is the) Day| الدين - (of) the Recompense."|
21.
[37:21]
hâẕâ yevmü-lfaṣli-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.هذا يوم الفصل الذي كنتم به تكذبون
هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı (Onlara): "İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir.
Y. Ali(A voice will say,) "This is the Day of Sorting Out, whose truth ye (once) denied!"
 Words|هذا - "This| يوم - (is the) Day| الفصل - (of) Judgment| الذي - which| كنتم - you used to| به - [of it]| تكذبون - deny."|
22.
[37:22]
uḥşürü-lleẕîne żalemû veezvâcehüm vemâ kânû ya`büdûn.احشروا الذين ظلموا وأزواجهم وما كانوا يعبدون
احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ
Elmalılı Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.
Y. Ali"Bring ye up", it shall be said, "The wrong-doers and their wives, and the things they worshipped-
 Words|احشروا - Gather| الذين - those who| ظلموا - wronged,| وأزواجهم - and their kinds| وما - and what| كانوا - they used (to)| يعبدون - worship|
23.
[37:23]
min dûni-llâhi fehdûhüm ilâ ṣirâṭi-lceḥîm.من دون الله فاهدوهم إلى صراط الجحيم
مِن دُونِ اللَّهِ فَاهْدُوهُمْ إِلَى صِرَاطِ الْجَحِيمِ
Elmalılı Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.
Y. Ali"Besides Allah, and lead them to the Way to the (Fierce) Fire!
 Words|من - Besides| دون - Besides| الله - Allah,| فاهدوهم - then lead them| إلى - to| صراط - (the) Path| الجحيم - (of) the Hellfire.|
24.
[37:24]
veḳifûhüm innehüm mes'ûlûn.وقفوهم إنهم مسئولون
وَقِفُوهُمْ إِنَّهُم مَّسْئُولُونَ
Elmalılı Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler.
Y. Ali"But stop them, for they must be asked:
 Words|وقفوهم - And stop them;| إنهم - indeed, they| مسئولون - (are) to be questioned."|
25.
[37:25]
mâ leküm lâ tenâṣarûn.ما لكم لا تناصرون
مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ
Elmalılı (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardımlaşmıyorsunuz?" (denilir.)
Y. Ali"'What is the matter with you that ye help not each other?'"
 Words|ما - "What| لكم - (is) for you?| لا - (Why) not| تناصرون - you help one another?"|
26.
[37:26]
bel hümü-lyevme müsteslimûn.بل هم اليوم مستسلمون
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ
Elmalılı Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.
Y. AliNay, but that day they shall submit (to Judgment);
 Words|بل - Nay,| هم - they| اليوم - (on) that Day| مستسلمون - (will) surrender.|
27.
[37:27]
veaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.وأقبل بعضهم على بعض يتساءلون
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Elmalılı Onlar, birbirine dönmüş soruşuyorlar.
Y. AliAnd they will turn to one another, and question one another.
 Words|وأقبل - And will approach| بعضهم - some of them| على - to| بعض - others| يتساءلون - questioning one another.|
28.
[37:28]
ḳâlû inneküm küntüm te'tûnenâ `ani-lyemîn.قالوا إنكم كنتم تأتوننا عن اليمين
قَالُوا إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَمِينِ
Elmalılı Onlar: "Siz bize (uğurlu görünerek) sağdan gelir dururdunuz" derler.
Y. AliThey will say: "It was ye who used to come to us from the right hand (of power and authority)!"
 Words|قالوا - They will say,| إنكم - "Indeed, you| كنتم - [you] used (to)| تأتوننا - come (to) us| عن - from| اليمين - the right."|
29.
[37:29]
ḳâlû bel lem tekûnû mü'minîn.قالوا بل لم تكونوا مؤمنين
قَالُوا بَل لَّمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Elmalılı (İleri gelenler de) derler ki: "Hayır, siz inanmamıştınız."
Y. AliThey will reply: "Nay, ye yourselves had no Faith!
 Words|قالوا - They will say,| بل - "Nay,| لم - not| تكونوا - you were| مؤمنين - believers,|
30.
[37:30]
vemâ kâne lenâ `aleyküm min sülṭân. bel küntüm ḳavmen ṭâgîn.وما كان لنا عليكم من سلطان بل كنتم قوما طاغين
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَاغِينَ
Elmalılı "Bizim de size karşı bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmış bir kavimdiniz."
Y. Ali"Nor had we any authority over you. Nay, it was ye who were a people in obstinate rebellion!
 Words|وما - And not| كان - was| لنا - for us| عليكم - over you| من - any| سلطان - authority.| بل - Nay,| كنتم - you were| قوما - a people| طاغين - transgressing.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17