Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 Surah :  75 - KıyametGörüntülenen ayetler : 1 ... 30 | 40 - Sure no: 75
1.
[75:1]
lâ uḳsimü biyevmi-lḳiyâmeh.لا أقسم بيوم القيامة
لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ
Elmalılı Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
Y. AliI do call to witness the Resurrection Day;
 Words|لا - Nay!| أقسم - I swear| بيوم - by (the) Day| القيامة - (of) the Resurrection.|
2.
[75:2]
velâ uḳsimü binnefsi-llevvâmeh.ولا أقسم بالنفس اللوامة
وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
Elmalılı Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
Y. AliAnd I do call to witness the self-reproaching spirit: (Eschew Evil).
 Words|ولا - And nay!| أقسم - I swear| بالنفس - by the soul| اللوامة - self-accusing.|
3.
[75:3]
eyaḥsebü-l'insânü ellen necme`a `iżâmeh.أيحسب الإنسان ألن نجمع عظامه
أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَلَّن نَجْمَعَ عِظَامَهُ
Elmalılı İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
Y. AliDoes man think that We cannot assemble his bones?
 Words|أيحسب - Does think| الإنسان - [the] man| ألن - that not| نجمع - We will assemble| عظامه - his bones?|
4.
[75:4]
belâ ḳâdirîne `alâ en nüsevviye benâneh.بلى قادرين على أن نسوي بنانه
بَلَى قَادِرِينَ عَلَى أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ
Elmalılı Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
Y. AliNay, We are able to put together in perfect order the very tips of his fingers.
 Words|بلى - Nay!| قادرين - (We are) Able| على - on| أن - that| نسوي - We can restore| بنانه - his fingertips.|
5.
[75:5]
bel yürîdü-l'insânü liyefcüra emâmeh.بل يريد الإنسان ليفجر أمامه
بَلْ يُرِيدُ الْإِنسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ
Elmalılı Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
Y. AliBut man wishes to do wrong (even) in the time in front of him.
 Words|بل - Nay!| يريد - Desires| الإنسان - [the] man| ليفجر - to give (the) lie| أمامه - (to) what is before him.|
6.
[75:6]
yes'elü eyyâne yevmü-lḳiyâmeh.يسأل أيان يوم القيامة
يَسْـئَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ
Elmalılı O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
Y. AliHe questions: "When is the Day of Resurrection?"
 Words|يسأل - He asks,| أيان - "When| يوم - (is the) Day| القيامة - (of) the Resurrection?"|
7.
[75:7]
feiẕâ beriḳa-lbeṣar.فإذا برق البصر
فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ
Elmalılı Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
Y. AliAt length, when the sight is dazed,
 Words|فإذا - So when| برق - is dazzled| البصر - the vision,|
8.
[75:8]
veḫasefe-lḳamer.وخسف القمر
وَخَسَفَ الْقَمَرُ
Elmalılı Ay tutulur,
Y. AliAnd the moon is buried in darkness.
 Words|وخسف - And becomes dark| القمر - the moon,|
9.
[75:9]
vecümi`a-şşemsü velḳamer.وجمع الشمس والقمر
وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ
Elmalılı Güneş ve ay toplanır,
Y. AliAnd the sun and moon are joined together,-
 Words|وجمع - And are joined| الشمس - the sun| والقمر - and the moon,|
10.
[75:10]
yeḳûlü-l'insânü yevmeiẕin eyne-lmeferr.يقول الإنسان يومئذ أين المفر
يَقُولُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ
Elmalılı İşte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.
Y. AliThat Day will Man say: "Where is the refuge?"
 Words|يقول - Will say| الإنسان - [the] man| يومئذ - that Day,| أين - "Where| المفر - (is) the escape?"|
11.
[75:11]
kellâ lâ vezer.كلا لا وزر
كَلَّا لَا وَزَرَ
Elmalılı Hayır, hayır, yok bir siper.
Y. AliBy no means! No place of safety!
 Words|كلا - By no means!| لا - (There is) no| وزر - refuge.|
12.
[75:12]
ilâ rabbike yevmeiẕin-lmüsteḳarr.إلى ربك يومئذ المستقر
إِلَى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ
Elmalılı O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
Y. AliBefore thy Lord (alone), that Day will be the place of rest.
 Words|إلى - To| ربك - your Lord,| يومئذ - that Day,| المستقر - (is) the place of rest.|
13.
[75:13]
yünebbeü-l'insânü yevmeiẕim bimâ ḳaddeme veeḫḫar.ينبأ الإنسان يومئذ بما قدم وأخر
يُنَبَّؤُاْ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
Elmalılı O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
Y. AliThat Day will Man be told (all) that he put forward, and all that he put back.
 Words|ينبأ - Will be informed| الإنسان - [the] man| يومئذ - that Day| بما - of what| قدم - he sent forth| وأخر - and kept back.|
14.
[75:14]
beli-l'insânü `alâ nefsihî beṣîrah.بل الإنسان على نفسه بصيرة
بَلِ الْإِنسَانُ عَلَى نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ
Elmalılı Doğrusu insan kendi nefsini görür,
Y. AliNay, man will be evidence against himself,
 Words|بل - Nay!| الإنسان - [The] man| على - against| نفسه - himself| بصيرة - (will be) a witness.|
15.
[75:15]
velev elḳâ me`âẕîrah.ولو ألقى معاذيره
وَلَوْ أَلْقَى مَعَاذِيرَهُ
Elmalılı Bir takım özürler ortaya atsa da.
Y. AliEven though he were to put up his excuses.
 Words|ولو - Even if| ألقى - he presents| معاذيره - his excuses.|
16.
[75:16]
lâ tüḥarrik bihî lisâneke lita`cele bih.لا تحرك به لسانك لتعجل به
لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ
Elmalılı Onu hemen okumak için dilini depretme.
Y. AliMove not thy tongue concerning the (Qur'an) to make haste therewith.
 Words|لا - Not| تحرك - move| به - with it| لسانك - your tongue| لتعجل - to hasten| به - with it.|
17.
[75:17]
inne `aleynâ cem`ahû veḳur'âneh.إن علينا جمعه وقرآنه
إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ
Elmalılı Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.
Y. AliIt is for Us to collect it and to promulgate it:
 Words|إن - Indeed,| علينا - upon Us| جمعه - (is) its collection| وقرآنه - and its recitation.|
18.
[75:18]
feiẕâ ḳara'nâhü fettebi` ḳur'âneh.فإذا قرأناه فاتبع قرآنه
فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ
Elmalılı O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.
Y. AliBut when We have promulgated it, follow thou its recital (as promulgated):
 Words|فإذا - And when| قرأناه - We have recited it,| فاتبع - then follow| قرآنه - its recitation.|
19.
[75:19]
ŝümme inne `aleynâ beyâneh.ثم إن علينا بيانه
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ
Elmalılı Sonra onu açıklamak da bize aittir.
Y. AliNay more, it is for Us to explain it (and make it clear):
 Words|ثم - Then| إن - indeed,| علينا - upon Us| بيانه - (is) its explanation.|
20.
[75:20]
kellâ bel tüḥibbûne-l`âcileh.كلا بل تحبون العاجلة
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ
Elmalılı Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
Y. AliNay, (ye men!) but ye love the fleeting life,
 Words|كلا - No!| بل - But| تحبون - you love| العاجلة - the immediate,|
21.
[75:21]
veteẕerûne-l'âḫirah.وتذرون الآخرة
وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ
Elmalılı Ahireti bırakıyorsunuz.
Y. AliAnd leave alone the Hereafter.
 Words|وتذرون - And leave| الآخرة - the Hereafter.|
22.
[75:22]
vucûhüy yevmeiẕin nâḍirah.وجوه يومئذ ناضرة
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ
Elmalılı Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
Y. AliSome faces, that Day, will beam (in brightness and beauty);-
 Words|وجوه - Faces| يومئذ - that Day| ناضرة - (will be) radiant,|
23.
[75:23]
ilâ rabbihâ nâżirah.إلى ربها ناظرة
إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
Elmalılı Rabbine bakar.
Y. AliLooking towards their Lord;
 Words|إلى - Towards| ربها - their Lord| ناظرة - looking,|
24.
[75:24]
vevucûhüy yevmeiẕim bâsirah.ووجوه يومئذ باسرة
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ
Elmalılı Yüzler de var ki o gün asıktır.
Y. AliAnd some faces, that Day, will be sad and dismal,
 Words|ووجوه - And faces| يومئذ - that Day| باسرة - (will be) distorted,|
25.
[75:25]
teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah.تظن أن يفعل بها فاقرة
تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
Elmalılı Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
Y. AliIn the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;
 Words|تظن - Thinking| أن - that| يفعل - will be done| بها - to them| فاقرة - backbreaking.|
26.
[75:26]
kellâ iẕâ belegati-tterâḳiy.كلا إذا بلغت التراقي
كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ
Elmalılı Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
Y. AliYea, when (the soul) reaches to the collar-bone (in its exit),
 Words|كلا - No!| إذا - When| بلغت - it reaches| التراقي - the collar bones|
27.
[75:27]
veḳîle men râḳ.وقيل من راق
وَقِيلَ مَنْ رَاقٍ
Elmalılı "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
Y. AliAnd there will be a cry, "Who is a magician (to restore him)?"
 Words|وقيل - And it is said,| من - "Who| راق - (will) cure?"|
28.
[75:28]
veżanne ennehü-lfirâḳ.وظن أنه الفراق
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ
Elmalılı Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
Y. AliAnd he will conclude that it was (the Time) of Parting;
 Words|وظن - And he is certain| أنه - that it| الفراق - (is) the parting.|
29.
[75:29]
velteffeti-ssâḳu bissâḳ.والتفت الساق بالساق
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ
Elmalılı Bacak bacağa dolaşır..
Y. AliAnd one leg will be joined with another:
 Words|والتفت - And is wound,| الساق - the leg| بالساق - about the leg,|
30.
[75:30]
ilâ rabbike yevmeiẕin-lmesâḳ.إلى ربك يومئذ المساق
إِلَى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ
Elmalılı İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
Y. AliThat Day the Drive will be (all) to thy Lord!
 Words|إلى - To| ربك - your Lord| يومئذ - that Day| المساق - (will be) the driving.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17