Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 Surah :  80 - AbeseGörüntülenen ayetler : 1 ... 30 | 42 - Sure no: 80
1.
[80:1]
`abese vetevellâ.عبس وتولى
عَبَسَ وَتَوَلَّى
Elmalılı (Peygamber) Yüzünü ekşitti ve döndü.
Y. Ali(The Prophet) frowned and turned away,
 Words|عبس - He frowned| وتولى - and turned away,|
2.
[80:2]
en câehü-l'a`mâ.أن جاءه الأعمى
أَن جَاءَهُ الْأَعْمَى
Elmalılı Kendisine âmâ geldi, diye.
Y. AliBecause there came to him the blind man (interrupting).
 Words|أن - Because| جاءه - came to him| الأعمى - the blind man.|
3.
[80:3]
vemâ yüdrîke le`allehû yezzekkâ.وما يدريك لعله يزكى
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى
Elmalılı Ne bilirsin, belki o temizlenecek?
Y. AliBut what could tell thee but that perchance he might grow (in spiritual understanding)?-
 Words|وما - But what| يدريك - would make you know| لعله - that he might| يزكى - purify himself,|
4.
[80:4]
ev yeẕẕekkeru fetenfe`ahü-ẕẕikrâ.أو يذكر فتنفعه الذكرى
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى
Elmalılı Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.
Y. AliOr that he might receive admonition, and the teaching might profit him?
 Words|أو - Or| يذكر - be reminded| فتنفعه - so would benefit him| الذكرى - the reminder?|
5.
[80:5]
emmâ meni-stagnâ.أما من استغنى
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى
Elmalılı Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,
Y. AliAs to one who regards Himself as self-sufficient,
 Words|أما - As for| من - (him) who| استغنى - considers himself free from need,|
6.
[80:6]
feente lehû teṣaddâ.فأنت له تصدى
فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى
Elmalılı Sen ona yöneliyorsun.
Y. AliTo him dost thou attend;
 Words|فأنت - So you| له - to him| تصدى - give attention.|
7.
[80:7]
vemâ `aleyke ellâ yezzekkâ.وما عليك ألا يزكى
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى
Elmalılı Onun temizlenmemesinden sana ne?
Y. AliThough it is no blame to thee if he grow not (in spiritual understanding).
 Words|وما - And not| عليك - upon you| ألا - that not| يزكى - he purifies himself.|
8.
[80:8]
veemmâ men câeke yes`â.وأما من جاءك يسعى
وَأَمَّا مَن جَاءَكَ يَسْعَى
Elmalılı Ama sana can atarak gelen,
Y. AliBut as to him who came to thee striving earnestly,
 Words|وأما - But as for| من - (he) who| جاءك - came to you| يسعى - striving,|
9.
[80:9]
vehüve yaḫşâ.وهو يخشى
وَهُوَ يَخْشَى
Elmalılı Allah'tan korkarak gelmişken,
Y. AliAnd with fear (in his heart),
 Words|وهو - While he| يخشى - fears,|
10.
[80:10]
feente `anhü telehhâ.فأنت عنه تلهى
فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّى
Elmalılı Sen onunla ilgilenmiyorsun.
Y. AliOf him wast thou unmindful.
 Words|فأنت - But you| عنه - from him| تلهى - (are) distracted.|
11.
[80:11]
kellâ innehâ teẕkirah.كلا إنها تذكرة
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ
Elmalılı Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur'ân bir öğüttür.
Y. AliBy no means (should it be so)! For it is indeed a Message of instruction:
 Words|كلا - Nay!| إنها - Indeed, it| تذكرة - (is) a reminder,|
12.
[80:12]
femen şâe ẕekerah.فمن شاء ذكره
فَمَن شَاءَ ذَكَرَهُ
Elmalılı Artık dileyen onu düşünür.
Y. AliTherefore let whoso will, keep it in remembrance.
 Words|فمن - So whosoever| شاء - wills| ذكره - may remember it.|
13.
[80:13]
fî ṣuḥufim mükerrameh.في صحف مكرمة
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ
Elmalılı O, değerli sahifelerdedir.
Y. Ali(It is) in Books held (greatly) in honour,
 Words|في - In| صحف - sheets| مكرمة - honored,|
14.
[80:14]
merfû`atim müṭahherah.مرفوعة مطهرة
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ
Elmalılı Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.
Y. AliExalted (in dignity), kept pure and holy,
 Words|مرفوعة - Exalted,| مطهرة - purified,|
15.
[80:15]
bieydî seferah.بأيدي سفرة
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
Elmalılı Yazıcıların ellerindedir,
Y. Ali(Written) by the hands of scribes-
 Words|بأيدي - In (the) hands| سفرة - (of) scribes.|
16.
[80:16]
kirâmim berarah.كرام بررة
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
Elmalılı Değerli, iyi yazıcıların.
Y. AliHonourable and Pious and Just.
 Words|كرام - Noble,| بررة - dutiful.|
17.
[80:17]
ḳutile-l'insânü mâ ekferah.قتل الإنسان ما أكفره
قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ
Elmalılı O kahrolası insan, ne nankör şey.
Y. AliWoe to man! What hath made him reject Allah;
 Words|قتل - Is destroyed| الإنسان - [the] man,| ما - how| أكفره - ungrateful is he!|
18.
[80:18]
min eyyi şey'in ḫaleḳah.من أي شيء خلقه
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
Elmalılı O yaratan onu hangi şeyden yarattı?
Y. AliFrom what stuff hath He created him?
 Words|من - From| أي - what| شيء - thing| خلقه - He created him?|
19.
[80:19]
min nuṭfeh. ḫaleḳahû feḳadderah.من نطفة خلقه فقدره
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
Elmalılı Bir damla sudan, onu yarattı da biçime koydu.
Y. AliFrom a sperm-drop: He hath created him, and then mouldeth him in due proportions;
 Words|من - From| نطفة - a semen-drop| خلقه - He created him,| فقدره - then He proportioned him,|
20.
[80:20]
ŝümme-ssebîle yesserah.ثم السبيل يسره
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ
Elmalılı Sonra ona yolunu kolaylaştırdı.
Y. AliThen doth He make His path smooth for him;
 Words|ثم - Then| السبيل - the way,| يسره - He made easy for him,|
21.
[80:21]
ŝümme emâtehû feaḳberah.ثم أماته فأقبره
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ
Elmalılı Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.
Y. AliThen He causeth him to die, and putteth him in his grave;
 Words|ثم - Then| أماته - He causes him to die| فأقبره - and provides a grave for him,|
22.
[80:22]
ŝümme iẕâ şâe enşerah.ثم إذا شاء أنشره
ثُمَّ إِذَا شَاءَ أَنشَرَهُ
Elmalılı Sonra dilediği vakit onu tekrar diriltir.
Y. AliThen, when it is His Will, He will raise him up (again).
 Words|ثم - Then| إذا - when| شاء - He wills,| أنشره - He will resurrect him.|
23.
[80:23]
kellâ lemmâ yaḳḍi mâ emerah.كلا لما يقض ما أمره
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ
Elmalılı Hayır hayır, doğrusu o, hiç Allah'ın emrini tam yerine getirmedi,
Y. AliBy no means hath he fulfilled what Allah hath commanded him.
 Words|كلا - Nay!| لما - Not| يقض - he has accomplished| ما - what| أمره - He commanded him.|
24.
[80:24]
felyenżuri-l'insânü ilâ ṭa`âmih.فلينظر الإنسان إلى طعامه
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ
Elmalılı Bir de o insan yiyeceğine baksın.
Y. AliThen let man look at his food, (and how We provide it):
 Words|فلينظر - Then let look| الإنسان - the man| إلى - at| طعامه - his food,|
25.
[80:25]
ennâ ṣabebne-lmâe ṣabbâ.أنا صببنا الماء صبا
أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاءَ صَبًّا
Elmalılı Biz o suyu bol bol döktük.
Y. AliFor that We pour forth water in abundance,
 Words|أنا - That [We]| صببنا - [We] poured| الماء - the water| صبا - (in) abundance,|
26.
[80:26]
ŝümme şaḳaḳne-l'arḍa şeḳḳâ.ثم شققنا الأرض شقا
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا
Elmalılı Sonra toprağı nasıl da yardık.
Y. AliAnd We split the earth in fragments,
 Words|ثم - Then| شققنا - We cleaved| الأرض - the earth| شقا - splitting,|
27.
[80:27]
feembetnâ fîhâ ḥabbâ.فأنبتنا فيها حبا
فَأَنبَتْنَا فِيهَا حَبًّا
Elmalılı Bu suretle orada ekinler bitirdik.
Y. AliAnd produce therein corn,
 Words|فأنبتنا - Then We caused to grow| فيها - therein| حبا - grain,|
28.
[80:28]
ve`inebev veḳaḍbâ.وعنبا وقضبا
وَعِنَبًا وَقَضْبًا
Elmalılı Üzümler, yoncalar,
Y. AliAnd Grapes and nutritious plants,
 Words|وعنبا - And grapes| وقضبا - and green fodder,|
29.
[80:29]
vezeytûnev venaḫlâ.وزيتونا ونخلا
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا
Elmalılı Zeytinlikler, hurmalıklar,
Y. AliAnd Olives and Dates,
 Words|وزيتونا - And olive| ونخلا - and date-palms,|
30.
[80:30]
veḥadâiḳa gulbâ.وحدائق غلبا
وَحَدَائِقَ غُلْبًا
Elmalılı İri ve sık ağaçlı bahçeler,
Y. AliAnd enclosed Gardens, dense with lofty trees,
 Words|وحدائق - And gardens| غلبا - (of) thick foliage,|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17