Kabir Aleminden

Ebu Ali Cürcani Hazretleri'ne bir gün; "Efendim, insan kabre girince hali nasıl olur?" diye sordular. Şöyle anlattı: "Bir kimse vefat edince, onun için değişik bir hayat başlar. Defin bitip, cemaat dağılırken, gidenlerin ayak seslerini işitir. Mezarın başında yalnız başına kalır. Amellerinden başka kimse olmaz yanında. O esnada mezarı seslenir ona. Der ki :
"Ey Ademoğlu! Nihayet içime girdin. Buranın nasıl bir yer olduğunu biliyor muydun? Yoksa öğrenmek lüzumunu hissetmedin mi? İşte görüyorsun k, burası hem dardır, hem de karanlık. Hem olmaz bu yerde ne yatak, ne de yastık." Şöyle devam eder:
"Üstümde çok günahlar işledin de tövbe etmedinse, şimdi benim içimde azaptan kurtulamazsın. Eğer hazırlıksız geldinse, seni bu azaptan ne malın kurtarabilir, ne de paraların."

Bir gün de genç birisi nasihat istedi bu büyük veliden. Ona cevaben; "Ölüme hazırlıklı ol ki, ecel gelince döndüremezsin" buyurdu ve ekledi:
"Kötü sözlerden de dilini koru ki, mahşerde seni mahcup etmesin." Şöyle devam etti:
"Bir sözü söylemeden, sonunu düşün. Zira senden, onun hesabı sorulacak ahirette. Cevabını verebileceksen, onu söyle, yoksa kapat ağzını. Hz. Ebu Bekir r.a. ağzına taş koyardı. Sordular: 'Lüzumsuz bir şey konuşmamak için' buyurdu. Nitekim Peygamber efendimiz bir hadis-i şerifinde 'Susan kurtuldu' buyurmuştur."

Victor Hugo'nun bir sözü ile bitirelim:
"Şöhret, gençlik ve gurur; mezar hepsini alır"


Paylaşın:


Paylaşım tarihi:





ANA SAYFA İSLAM Bilgi