Abdullah (r.a.)’tan rivâyet edilmiştir: Dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her
dosta dostluğundan uzak olduğumu bildiririm. Eğer bir dost edinmiş olsaydım, Ebû Kuhafe’nin
oğlunu dost edinirdim. Sizin Peygamberiniz; Allah’ın dostudur.” (Müslim, Fedail-üs Sahabe: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Bu konuda Ebû Saîd, Ebû Hüreyre, İbn Zübeyr ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Ömer b. Hattâb (r.a.)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ebû Bekir, efendimiz ve bizim
en hayırlımızdır. Rasûlullah (s.a.v.)’e de en sevgili olanımızdır.” (Buhârî, Menakıb: 17)
Tirmizî: Bu hadis sahih garibtir.
Abdullah b. Şakîk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (r.anha)’ya; Peygamber
(s.a.v)’in ashabından hangisi Peygamber (s.a.v)’e daha sevgili idi?” diye sordum. Âişe: “Ebû Bekir”
dedi. “Sonra kim?” dedim. Âişe: “Ömer” dedi. “Sonra kim” dedim. Âişe: “Ebû Ubeyde b. Cerrâh”
dedi. “Sonra kim” dedim, Âişe sustu. (İbn Mâce, Mukaddime: 27)
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennet’te
yüksek derecelerde olanlar kendilerinden aşağıda olanları, sizin göğün ufkunda doğan bir yıldızı
görmeniz gibi görecekler. Ebû Bekir ve Ömer onlardandır. Bu büyük nimete ermişlerdir.” (Ebû
Dâvûd, Huruf: 27; İbn Mâce, Mukladdime: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasendir. Atıyye ve Ebû Saîd’den de değişik şekilde rivâyet edilmiştir.
Ebû’l Mualla (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) bir gün hutbe irad etmiş ve adamın
birini Rabbi dünyada dilediği kadar yaşamak dünyada dilediği kadar yiyip içmekle Rabbine kavuşmak
arasında serbest bıraktı da o kimse Rabbine kavuşmayı seçti, buyurmuştu. Bunun üzerine Ebû Bekir ağladı.
Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabı: “Allah’a kavuşma ile dünya hayatı arasında serbest bırakılan kişi
konusunda şu ihtiyar adam (Ebû Bekir)’in ağlamasına şaşmaz mısınız?” Dediler. Oysa Peygamber
(s.a.v)’in söylediği gerçek sözün manasını bilen tek Ebû Bekir idi. Ebû Bekir dedi ki: “Mallarımızı ve
babalarımızı sana feda ederiz.” Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu: “İnsanlardan arkadaşlığında ve malında
bize Ebû Bekir’den daha cömert davranan kimse yoktur. Bir dost edinmiş olsaydım Ebû Bekir’i dost
edinirdim. Fakat iman kardeşliğimiz sevgi ve samimiyetimiz vardır diye iki veya üç kere söyledi.
Dikkat edin sizin Peygamberiniz Allah’ın dostudur.” (Müsned: 15357)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), minber üzerinde oturdu ve:
Allah bir kulunu dünya nimetlerinden ona dilediğini vermekle kendi katındaki nimetler arasında serbest
bıraktı da o kul Allah katındaki nimetleri seçti buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bekir: “Ey Allah’ın Rasûlü!
Anne ve babalarımızı sana feda ederiz.” Biz şaştık kaldık, Peygamber (s.a.v) bir kuldan bahsediyor
O’da anamız babamız feda olsun diyor, dediler. Ne var ki serbest bırakılan kimse Rasûlullah (s.a.v.)’in
kendisi idi. Bu konuyu en iyi bilen de Ebû Bekir idi. İnsanlardan arkadaşlığında ve malında bana en
cömert davranan Ebû Bekir’dir. Dost edinmiş olsaydım Ebû Bekr’i dost edinirdim. Fakat İslam
kardeşliğimiz vardır mescide Ebû Bekr’in penceresinden (küçük kapı) başka hiçbir kapı kalmasın.
(Buhârî, Salat: 27; Müslim, Fedail: 17)
Huzeyfe (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Benden sonra Ebû
Bekir ve Ömer’e uyunuz.” (İbn Mâce, Mukaddime: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu konuda İbn Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamberimiz (s.a.v), Hz. Ebû Bekir’e şöyle dedi: “Havuz
başında ve mağarada arkadaşım sensin.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) son hastalandığında: “Ebû Bekir’e
söyleyiniz cemaate namaz kıldırsın” buyurmuştu. Âişe: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ebû Bekir senin
yerine imamlığa geçerse ağlamaktan dolayı cemaate sesini işittiremez, Ömer’e emret cemaate
namazı O kıldırsın” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), yine: “Ebû Bekir’e söyleyiniz cemaate namazı O
kıldırsın” buyurdu. Âişe dedi ki: “Ey Hafsa! Rasûlullah (s.a.v.)’e söyle Ebû Bekir senin yerine
imamlığa geçerse ağlamaktan dolayı sesini cemaate işittiremez, Ömer’e emret cemaate namazı
kıldırsın.” Hafsa dediğimi yaptı. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Şüphesiz siz Yusuf’un
zamanındaki kadınlar gibisiniz. Ebû Bekir’e emredin insanlara namazı O kıldırsın.” Bunun
üzerine Hafsa, Âişe’ye: “Senden bir hayır görmeyecek miyim?” demişti. (Buhârî, Ezan: 27; Müslim,
Salat: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd, Ebû Musa, İbn Abbâs, Sâlim b. Ubeyd ve Abdullah b. Zem’a’dan da
hadis rivâyet edilmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim
Allah yolunda bir maldan çift çift verirse Cennete Ey Allah’ın kulu bu yaptığın büyük bir
hayırdır, diye çağrılır. Namaz ehlinden olanlar namaz kapısından çağrılarak cihâd yapanlar
cihâd kapısından çağrılacak. Sadaka verenler sadaka kapısından çağrılacak orucu çok tutanlar
Reyyan kapısından çağrılacak.” Ebû Bekir dedi ki: “Anam babam yolunda feda olsun, kişinin
tüm bu kapılardan ayrı ayrı çağrılmasına zaruret yoktur sanırım, zaten Cennete girecekler.
Fakat bir kişi tüm bu kapılardan çağrılabilir mi?” Rasûlullah (s.a.v.): “Evet, Senin de tüm
kapılardan girmeni dilerim” buyurdu. (Buhârî, Menakıb: 27; Müslim, Zekat: 17)
Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), malî yönden
yardım etmemizi emretmişti. Bu emir varlıklı olduğum bir zamana denk gelmişti. Ben de Ebû Bekir’i bir
gün geçebilirsem işte bugün geçerim dedim, malımın yarısını getirip Rasûlullah (s.a.v.)’e teslim ettim.
Rasûlullah (s.a.v.): “Çoluk çocuğuna ne bıraktın?” dedi. Ben de: “Getirdiğim kadarını” dedim. Sonra
Ebû Bekir elindekinin hepsini getirdi. Rasûlullah (s.a.v.): “Ailene ne bıraktın?” buyurdu. Ebû Bekir de:
“Allah ve Rasûlünü bıraktım” diye cevap verdi. Bunun üzerine ben: “Hiçbir iyilikle Ebû Bekir’i
geçemem” dedim. (Ebû Dâvûd, Zekat: 27; Dârimî, Zekat: 27; Dârimî, Zekat: 17)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Adamın biri bir
öküzün sırtına bindiği bir sırada o öküz: “Ben bunun için yaratılmadım, Ben ancak çift sürmek için
yaratıldım” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben Ebû Bekir ve Ömer bu işin böyle olduğuna
iman ettik.” Ebû Seleme şöyle dedi: “O gün Ebû Bekir de Ömer de cemaatin arasında yoktular,
Allah en iyisini bilir.” (Buhârî, Müzarea: 27; Müslim, Fezail: 17)
Tirmizî: Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den aynı senedle bu hadisin
bir benzerini bize aktarmıştır.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.