Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennet’te öyle
ağaçlar vardır ki binitli bir kişi onun gölgesinde yüz yıl yürür.” (Buhari, Bed-il Halk: 8; Müslim,
Cennet: 1)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir.
Abdullah b. Kays (r.a.)’den rivayete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: “Cennetin içerisinde iki Cennet daha vardır ki kapları ve her şeyi
gümüştendir bir başka iki Cennet daha vardır ki onunda kapları ve her türlü eşyası
altındadır. Adn Cennetinde Cennetlikler ile Rableri arasında görebilmelerine engel
büyüklük perdesi vardır.”
Aynı sened ile Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu da rivâyet edilmiştir:
“Cennet’te içi boş inciden yapılmış büyüklüğü altmış mil olan bir çadır vardır ki her
bir tarafında huriler bulunur ve birbirlerini görmezler oraya giren mü’min onları bir bir
dolaşır.” (Buhârî, Bed-il Halk: 8; Müslim, Cennet: 9)
Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim, Ramazan
orucunu tutar, namazlarını kılar, Ka’be’yi hacceder -zekatı söyledi mi söylemedi mi
hatırlamıyorum- doğduğu ülkede kalsa da Allah yolunda hicret etse de Allah onu mutlaka
bağışlayacaktır.” Muâz: “Bunu Müslümanlara aktarayım mı?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bırak insanları! Kulluk yapmakta yarış edip çalışsınlar çünkü Cennet’te
yüz derece vardır. Her bir derece arasındaki mesafe gökle yer arası kadardır. Cennetlerin en güzel
ve yüksek dereceli olanı Firdevs Cenneti olup; Rahman’ın arşı bunun üzerindedir. Cennetlerin
bütün nehirleri buradan fışkırır. Allah’tan Cenneti isteyeceğinizde Firdevs Cennetini
isteyiniz.” (Müsned: 21073)
Ubâde b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennet’te yüz
derece vardır; Her iki derece arasındaki mesafe gökle yeryüzü arası kadardır. Firdevs derece
olarak en üstünü olup Cennetin dört ırmağı buradan fışkırır. Arş’ta bunun üstünde bulunur.
Allah’tan Cennet istediğinizde Firdevsi isteyiniz.” (Müsned: 21627)
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Cennetliklere verilecek kadınlar olan hurilerin baldırlarının beyazlığı yetmiş kat elbisenin
altından görülür hatta ilikleri bile çünkü Allah; “Onlar yakut ve mercan gibidirler” (Rahman sûresi
58. ayet) buyurmaktadır. Yakut öyle bir taştır ki şeffaflığından dolayı arkasından bir ip uzatsan
aynen o ipi görürsün.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü
Cennete girecek olan ilk gurup insanların yüzleri dolunay gecesindeki ayın parlaklığı gibi olacak
ikinci gurup ise gökteki en parlak yıldız gibi olacaktır. Onlardan her bir erkeğin iki karısı
bulunacak her kadının üzerinde elbisesi bulunacak bu elbiselerin arkasından bile o kadınların
ilikleri görülecektir.” (Müsned: 10702)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Cennete girecek
olan ilk gurubun şekli ve görüntüsü ayın dolunay gecesindeki görüntüsü gibidir. Orada tükürme yok
sümkürme yok tuvalete çıkma ihtiyacı yok kullanılan kaplar altından tarakları altından ve gümüşten
buhurdanlıkları öd ağacındandır. Terleri misk gibidir. Onlardan her bir şahsın iki karısı vardır
güzelliklerinden dolayı etlerinin altından baldırlarının iliği görülür. Aralarında anlaşmazlık yok birbirlerine
karşı kin besleme de yok kalbleri tek bir kalb gibidir. Sabah akşam Allah’ı tesbih ederler.” (Buhârî, Bed-il
Halk: 8; Müslim, Cennet: 7)
Tirmizi: Bu hadis sahihtir.
Süleyman b. Yezîd (r.a.)’in babasından rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Cennet’te at var mıdır? diye sordu Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Allah seni
Cennete koyarsa orada senin istediğin şekilde kırmızı yakuttan bir ata bindirilip dilediğin yere
uçabilirsin. Bir başka adam da şöyle sordu: Ey Allah’ın Rasûlü! Cennet’te deve de var mıdır?
Rasûlullah (s.a.v.), bu adama arkadaşına söylediği şekilde söylemedi ve şöyle buyurdu: Allah seni
Cennete koyarsa canının çektiği ve gözünün hoşlandığı her şey senin olacaktır.” (Müsned: 21904)
Büreyde (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennetlikler yüz
yirmi saf olacaklardır. Onların seksen safı bu ümmetten kırk safı diğer ümmetlerden
olacaktır.” (İbn Mâce, Zühd: 17; Dârimî, Rıkak: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kubbe altında kırk kişi
kadar Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber idik Bu sırada Rasûlullah (s.a.v.) Cennetliklerin dörtte biri olmanıza
razı mısınız? Oradakiler “Evet” dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Cennetliklerin üçte biri olmanıza razı
mısınız? Buyurdu. Oradakiler yine “evet” dediler. Bu sefer Rasûlullah (s.a.v.): “Cennetliklerin yarısı
olmaya razı mısınız? Cennete ancak Müslüman kişi girecektir. İnsanlığın pek çoğu şirke
düşecektir. Şirke bulaşmayan sizler siyah öküzün üzerindeki beyaz kıllar gibi veya kırmızı öküzün
derisindeki siyah kıl gibi olacaksınız.” (Buhârî, Rıkak: 17; Müslim, İman: 27)
Cerir b. Abdullah el Becelî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in
huzurunda oturmakta idik Rasûlullah (s.a.v.) dolunay durumundaki aya baktı ve şöyle dedi Siz Rabbinizin
huzuruna varacaksınız ve şu ayı gördüğünüz gibi onu görecek ve görme konusunda bir zorluk ve sıkıntıyla
karşılaşmayacaksınız. Dolayısıyla gün doğmadan önceki namaza ve gün batmadan önceki namaza gücünüz
yettiği sürece devam edin dedi ve şu ayeti okudu: “...Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbinin
sınırsız kudret ve yüceliğini tüm eksiksiz övgüleriyle an...” (Taha sûresi: 130) (Buhârî, Mevakıt: 17; Müslim,
Mesacid: 27)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Dolunay
gecesi ayı görmekte güçlük çeker misiniz? Veya her zaman güneşi görmekte bir güçlükle karşılaşır
mısınız? Ashab: “hayır” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) “Siz Rabbinizi dolunay
gecesinde gördüğünüz gibi rahatlıkla görecek ve hiçbir zorlukla karşılaşmayacaksınız.” (Dârimî,
Rıkak: 81)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah
Cennetliklere şöyle buyuracak: Ey Cennetlikler! Onlar da Ey Rabbimiz buyur, emret emrini
yarine getireceğiz derler. Allah: Cennete girmekten dolayı memnun musunuz? Cennetlikler
diyecekler ki: “Nasıl memnun olmayız yaratıllarından hiç kimseye vermediğini bize verdin.” Allah:
“Ben bundan daha iyisini size vereceğim” Onlar: Bundan daha üstün şey ne olabilir? Diyecekler.
Allah’ta şöyle buyuracak: Sizden razı olduğumu bildirecek ve asla gazab etmeyeceğim.” (Müslim,
Cennet: 3)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennetlikler
Cennete birbirlerinin köşklerine derece farklılığından dolayı ufukta batmakta ve doğmakta olan
yıldızları görür gibi göreceklerdir. Bunun üzerine Ashab: Ey Allah’ın Rasûlü! dediler, onlar
Peygamberlerin köşkleri midir? Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Canım kudret elinde olan Allah’a
yemin ederim ki evet Peygamberlerin ve Allah’ı ve Peygamberleri tasdik edip inanan tüm
insanlarındır.” (Müslim, Cennet: 3)
Ebû Saîd (r.a.), merfu olarak şöyle demiştir: “Kıyamet gününde ölüm alaca bir koç gibi
getirilip Cennetle Cehennem arasında durdurulacak ve onların gözleri önünde kesilecektir. İşte o
anda sevinçten ölecek bir kimse olsaydı Cennetlikler ölürdü kederden ölen bir kimse olsaydı
Cehennemlikler ölür giderlerdi.” (Müslim, Cennet: 13; Dârimî, Rıkak: 90)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü
Allah insanları büyük bir meydanda toplayacak ve alemlerin Rabbi olan Allah onlara şöyle
diyecektir: Dikkat dikkat! Herkes dünyada kulluk ettiği şeye uysun. Bunun üzerine Haç’a
tapanlara haç’ı, puta tapanlara putları, ateşe tapanları da ateşleri temsil edilecek onlarda dünyada
kulluk yaptıkları bu şeylere uyacaklardır geride sadece Müslümanlar kalacak ve Alemlerin Rabbi
olan Allah onlara şöyle buyuracaktır. Sizler de bu insanlara uymayacak mısınız? Onlar da
diyecekler ki: Senden sana sığınırız senden, sana sığınırız Allah’tır bizim Rabbimiz. Allah’ı
görünceye kadar bizim yerimiz Allah’a kulluk edenlerin yeri olan burasıdır. Allah onlara öylece
emreder ve onları o düşünce ve inançta sebat ettirir. Sonra tekrar kullarına sorar bu insanlara
uymayacak mısınız? Yine o mü’minler derler ki senden sana sığınırız senden sana sığınırız senden
sana sığınırız Rabbimiz Allah’tır. Rabbimizi görünceye kadar bizim yerimiz Allah’a kulluk
edenlerin yeri olan burasıdır. Allah onlara öylece emreder de onları o düşünce ve inançla sebat
ettirir. Ashab: Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’ı görecek miyiz? Rasûlullah (s.a.v.) dolunay gecesinde ayı
görmekte güçlük çeker misiniz? Ashab: Hayır dediler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), şöyle
devam etti: Sizler o gün onu görmekte hiçbir güçlük çekmeyeceksiniz.”
Sonra Allah o kullarının karşısına çıkıp kendini tanıtacak ve ben sizin Rabbinizim bana
uyun!.Müslümanlar kalkıp kurulan sıratın üzerinden hızlı giden at ve develer gibi geçecekler ve
geçerken yapacakları dua: Selametle bizi koru bizi koru şeklinde olacaktır.
Geriye Cehennemlikler kalacaklar onlardan bir gurup Cehenneme atıldıktan sonra şöyle
denilecek “doldun mu” Cehennem de diyecek ki: “Daha fazlası var mı?” Sonra bir gurup daha
atılacak ve yine doldun mu? Denilecek. Cehennem de: “daha fazlası var mı? diyecek
Cehennemliklerin hepsi Cehenneme dolduruldukları vakit Rahman olan Allah ayağını Cehenneme
koyacak ve ondakiler birbirlerine sıkışacaklar sonra Allah yeter mi buyuracak Cehennem de yeter
yeter diyecektir.
Allah Cennetlikleri Cennete Cehennemlikleri de Cehenneme koyduğunda ölüm boynundan
çekilerek getirilecek Cennetliklerle Cehennemlikler arasında bir sur üzerinde durdurulacak sonra Ey
Cennetlikler diye seslenilecek, onlar da korkuyla bakacaklar sonra Ey Cehennemlikler denilecek onlar
da sevinç içerisinde şefaat umarak bakacaklar sonra hem Cehennemliklere hem de Cennetliklere;
bunu tanıyor musunuz? Diye sorulacak bunlar da onlar da hep birlikte onu tanıyoruz o ölümdür
diyecekler. Sonra o ölüm Cennetliklerle Cehennemlikler arasındaki sur üzerinde bir koç şeklinde
yatırılıp boğazlanacak ve şöyle denilecektir. Ey Cennetlikler ebedilik var ölüm yok!... Ey
Cehennemlikler ebedilik var ölüm yok!” (Müslim, Cennet: 13; Dârimî, Rıkak: 90)
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennet güçlük ve
zorluklarla kuşatılmıştır. Oraya girebilmek bunları aşmakla mümkündür. Cehennem ise şehvet ve
isteklerle çevrilmiştir. Oraya girmemek için bunlara sahip olmak gerekir.” (Buhârî, Rıkak: 28;
Müslim, Cennet: 1)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir bu şekliyle sahihtir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah
Cenneti ve Cehennemi yarattığında Cibrîli Cennete gönderdi ve şöyle dedi: Cenneti ve
Cennetlikler için hazırladığım şeylere bak gözden geçir. Cibril Cennete geldi, Cenneti ve
Cennet’teki Cennetlikler için hazırlanan şeyleri gözden geçirdi ve Allah’a döndü ve şöyle dedi:
İzzetin hakkı için kim bu Cennet’teki hazırlananı görürse mutlaka girmek isteyecektir. Böylece
Allah emretti ve Cennet, güçlük ve zorluklarla kuşatıldı ve Allah dön ve Cenneti ve Cennet’te
Cennetlikler için hazırladıklarıma bak gözden geçir buyurdu. Cibril Cennete döndü ve orayı
güçlüklerle kuşatılmış olarak buldu. Ve Allah’a döndü, izzetin hakkı için Cennete hiç kimsenin
giremeyeceğinden korktum.
Bunun üzerine Allah: Cehenneme git Cehennemi ve Cehennemlikler için hazırladığım
şeyleri kontrol et gözden geçir buyurdu. Cibril Cehenneme gitti bir de ne görsün sıkıntılar,
işkenceler ve ızdıraplar birbiri üstüne yığılmış. Allah’a döndü ve şöyle dedi: İzzetine yemin olsun
ki kim Cehennemin durumunu işitir ve oraya girer, dedi. Allah Cehenneme emretti de etrafı
şehvetlerle kuşatıldı. Bunun üzerine Cibril’e Cehenneme dön buyurdu Cibril Cehenneme döndü
izzetin hakkı için hiç kimsenin Cehennem’den kurtulamayıp oraya gireceğinden korktum.” (Buhârî,
Rıkak: 28; Müslim, Cennet: 1)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Cennet veCehennem birbirleriyle münakaşa ettiklerinde; Cennet dedi ki: “Bana güçsüzler ve yoksullar
girer.” Cehennem de dedi ki: “Bana da zorbalar büyüklenenler girer.” Bunun üzerine Allah,
Cehenneme: “Sen benim azabımsın seninle dilediğimden intikam alırım. Cennete de sen benim
rahmetimsin dilediğime seninle rahmet ederim.” (Müslim, Cennet: 13)
Yahya b. İbn Kesir (r.a.), Allah’ın Rum sûresi 15. ayeti olan: “... Cennetlikler cennet
bahçelerinde tüm nimetlerden yararlanıp sevinirler.” Hakkında o işitip dinlemek demektir. Bunun da
anlamı hadiste geçtiği üzere hurilerin seslerini yükseltmeleri demektir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Üç kişi vardır ki
Allah onları sever, üç kişi de vardır ki Allah onlara buğzeder. Allah sevdikleri kimselerden
birincisi bir adamdır ki bir toplumdan bir şeyler ister bu istediği şey Allah içindir aralarındaki
yakınlıktan dolayı değildir. Onlarda bu adama bir şey vermezler. Bir adam onlardan geri durarakgizlice bir şeyler verir bu verdiğini sadece Allah ve verdiği kimse bilir. İkinci kimse ise: Bir
toplum geceleri yürürler sonunda uyku onlara galip gelir ve başlarını eğerek uyurlar ancak bir
adam kalkar bana yaranmak için ayetlerimi okur ve onunla yaşamaya çalışır. Üçüncü kimse ise;
bir müfrezede bulunur düşmanla karşılaştıklarında yenilirler fakat o ileri atılarak devam eder ya
şehîd olur veya Allah o kimseye fetih nasib eder. Allah’ın gazâblandığı üç kişi ise: Zina eden yaşlı
kişi, büyüklük taslayan fakir ve hakka tecavüz eden zengindir.” (Nesâî, Kıyam-ül leyl: 17)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir.
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Belki de Fırat
nehri suları çekilerek altından bir hazine ortaya çıkarabilir. Kim orada bulunursa oradan bir şey
almasın.” (Müslim, Fiten: 8; İbn Mâce, Fiten: 25)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiş olup “altından bir dağ
çıkabilir” demiştir. (Müslim, Fiten: 8; İbn Mâce, Fiten: 25)
Hakîm b. Muaviye (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Cennet’te su denizi, bal denizi, süt denizi ve şarap denizi vardır. Sonradan bunlardan nehirler
fışkıracaktır.” (Dârimî, Rıkak: 113)
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim
Allah’tan üç kere Cenneti isterse, Cennet; Allah’ım onu Cennete sok diye dua eder. Her kim de üç
kere Cehennem’den korunmak isterse Cehennem Allah’ım onu Cehennem’den koru diye dua
eder.” (Müsned: 12696)