İyilikler

Behz b. Hakîm (r.a.) diyor ki: Babam dedemden aktarmış ve şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü’ dedim. Kime iyilik etmeliyim? Buyurdular ki: “Annene” sonra kime dedim. “Annene” buyurdu. Sonra kime dedim yine “Annene” buyurdu. Sonra kime dedim. “Babana sonra yakınlara ve yakınlara” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb: 119)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Abdullah b. Amr, Âişe ve Ebû’d Derdâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir.

Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Rabbinin rızası ana babanın razı edilmesindedir. Rabbinin gazâb ve hışmı ise ana babanın gazâblanması ve hışmındadır.”
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Muhammed b. Beşşâr, Muhammed b. Cafer vasıtasıyla Şu’be’den, Ya’la b. Atâ’dan, babasından, Abdullah b. Amr’dan geçen hadisin bir benzerini bize merfu olmaksızın rivâyet etmiştir ki bu rivâyet daha sahihtir. Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam Ebû’d Derdâ’ya gelerek ona şöyle dedi: Bir hanımım var annem onu boşamamı emrediyor ne yapmalıyım? Ebû’d Derdâ dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Anne veya baba Cennet kapılarının en hayırlısından Cennete girmeye sebeptir. Sen onların hakkını yerine getirmemekle o kapıyı kaybet veya onları hoşnut etmekle o kapıyı koru, elde etmeye çalış.”
(İbn Mâce, Edeb: 1; Ebû Dâvûd, Edeb: 119)
İbn ebî Ömer dedi ki: Sûfyân şöyle demiştir: “Annem veya babam.” Bu hadis sahihtir. Ebû Abdurrahman es Sülemî’nin ismi İbn Habib’tir.

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim: “İyiliklerin en güzeli kişinin babasının sevdiği kimselerle bağlarını koparmamasıdır.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 119; Müslim, Birr ve Sıla: 1)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Esîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadisin isnadı sahihtir. İbn Ömer’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Üç kimsenin duasının kabul edilmesinde şüphe yoktur, zulüm ve haksızlık yapılan kimse, yolcu ve misafir olan kimse, anne, babanın çocuklarına duası.”
(İbn Mâce, Dua: 11; Müslim, Birr ve Sıla: 3)
Tirmizî: Haccac es Savvaf bu hadisi Yahya b. ebî Kesîr’den, Hişâm’ın rivâyeti gibi rivâyet etmektedir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Akrâ b. Hâbis, Rasûlullah (s.a.v.)’in; torunu Hasan’ı öptüğünü gördü (İbn Ömer rivâyetinde Hasan veya Hüseyin’i demektedir) ve benim on çocuğum var onlardan hiçbirini öpmüş değilim dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.”
(Müslim, Fedail: 15)
Tirmizî: Bu konuda Enes ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle demiştir: “Sizden birinizin üç kızı veya üç kız kardeşi olur da onlara iyilik yapar ve iyi geçinirse bu yüzden Allah onu Cennete koyar.”
(Müslim, Fedail: 15)
Tirmizî: Bu konuda Âişe, Ukbe b. Âmir, Enes, Câbir ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Saîd el Hudrî’nin ismi Sa’d b. Mâlik b. Sinan’dır. Sa’d b. Ebû Vakkâs ise Sa’d b. Mâlik b. Vüheyb’tir. Bazı râvîler bu hadisin senedinde bir kişi daha ilave etmişlerdir.

Âişe (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim kız çocuklarından bir şeyle imtihan olunursa ve ona da sabrederse onlar Cehennem ateşine karşı kendisine perde olurlar.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 46)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Beraberinde iki kız çocuğu bulunan bir kadın yanıma girerek benden yardım istedi. Bir hurmadan başka bir şey yoktu, o hurmayı kendisine verdim onu iki kızı arasında bölüştürdü kendisi o hurmadan yemedi sonra kalkıp gitti. Rasûlullah (s.a.v.), gelince ona durumu haber verdim bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim kız çocuklarından bir şeyle imtihan olunursa onlar ateşe karşı kendisine perde olurlar.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 46)
Bu hadis sahihtir.

bn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Müslümanlar arasında bir yetimi tutar götürür yiyecek ve içeceğine onu ortak ederse Allah onu mutlaka Cennete koyacaktır. Ancak affedilmeyecek bir günah işlenmiş ise o başka.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 121)
Tirmizî: Bu konuda Mürre el Fıhrî, Ebû Hüreyre, Ebû Ümâme ve Sehl b. Sa’d’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Sehl b. Sa’d’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben ve yetimle ilgilenen kişi Cennet’te; şu ikisi gibiyiz diyerek iki parmağını gösterdi.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 121)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Amr b. Şuayb (r.a.)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Küçüklerimize şefkat göstermeyen büyüklerimizin ilim şerefini tanımayan bizden değildir.”
(Müsned: 6445)
Hennâd, Abde vasıtasıyla Muhammed b. İshâk’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiş olup; “Büyüklerimizin hakkını tanımayan” demiştir. Amr b. Şuayb’ın, Muhammed b. İshâk’tan rivâyet ettiği hadis hasen sahihtir.
Bazı ilim adamları:“Rasûlullah (s.a.v.)’in bizden değildir” sözünün manası: “Bizim sünnetimizden bizim edebimizden değildir” demektir.
Ali b. Medînî, Yahya b. Saîd’den naklen diyor ki: Sûfyân es Sevrî: “Bizden değildir, sözünün; “Bizim milletimizden yani dinimizden değildir” şeklinde tefsir edilmesinden hoşlanmaz ve reddederdi.

Cerir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanlara merhamet etmeyene, Allah merhamet etmez.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 23)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Abdurrahman b. Avf, Ebû Saîd, İbn Ömer, Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû’l Kâsım (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “Merhamet ancak Şakî = Kalbi katılaşmış haydutların kalbinden kaldırılır.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 23)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Merhametlilere Rahman olan Allah merhamet eder. Siz yeryüzündekilere acıyın ki göktekiler de size acısın Rahm; Rahman isminden bir damardır; Her kim bağları koparmaz ilgiyi kesmezse Allah’ta onu rahmetine ulaştırır. Her kim de bağları koparırsa Allah’ta o kimseden rahmetini keser.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 23)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Cerir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Namaz kılmak, zekat vermek ve her müslümana karşı nasihat edip samimi olmak üzere Peygamber (s.a.v.)’in siyasi otoritesini kabul edip biat ettim.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 23; Nesâî, Beya: 14)
Tirmizî: Bu hadis sahihtir.

Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Rasûlullah (s.a.v.) üç sefer din nasihattır, samimi olmaktan ibarettir dedi Ashab: Ey Allah’ın Rasûlü! Kime karşı dediler. Buyurdular ki: Allah’a, Kitab’ına, Müslüman idarecilere ve Müslümanların geneline karşı samimi olmak demektir.”
(Nesâî, Beya: 14)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda İbn Ömer, Temîm ed Dârî, Cerir, Hakîm b. Ebû Yezîd’in babasından ve Sevbân’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslüman, müslüman’ın kardeşidir, ona hainlik yapamaz ona yalan söylemez onu yüzüstü bırakmaz. Müslüman’ın, müslüman’a ırzı, namusu, malı ve kanı (canı) haramdır. Takva = Allah’a karşı sorumluluk bilinci işte şurada (kalpte)’dir. Müslüman’ın, Müslüman kardeşini küçük görmesi şer olarak ona yeter.”
(Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu konuda Ali ve Ebû Eyyûb’tan da hadis rivâyet edilmiştir.

Ebû Musa el Eşarî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümin, mümine karşı parçaları birbirine destek olan bir bina gibidir.”
(Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34)

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını kaldırırsa Allah’ta onun ahiret sıkıntılarından bir sıkıntısını kaldırır. Yine kim darda kalan bir Müslümanın imdadına yetişirse Allah ta o kimsenin hem bu dünyada hem de ahirette imdadına yetişir ve işlerini kolaylaştırır. Kim dünyada bir Müslüman kardeşinin ayıbını örterse Allah’ta o kimsenin dünya ve ahirette ayıplarını örter. Kul; kardeşinin yardımında oldukça Allah’ta O kula yardım eder.
(Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34)
Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer ve Ukbe b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir.

Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim Müslüman kardeşinin ırz, namus ve benzeri şeylerinden her türlü kötülüğü savarsa Allah’ta kıyamet gününde onun yüzünden Cehennem ateşini savar.”
(Müslim, Birr veSıla: 17; Buhârî, Edeb: 34)
Tirmizî: Bu konuda Esma binti Yezîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir.

Ebû Eyyûb el Ensarî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslümanın, Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir. İki Müslüman birbirleriyle karşılaştıkları zaman birisi yüzünü şu tarafa çevirir diğeri ise öteki tarafa çevirir. Halbuki bu iki müslümanın hayırlısı önce selam verendir.”
(Buhârî, Edeb: 62; Müslim, Birr ve Sıla: 8)
Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd, Enes, Ebû Hüreyre, Hişâm b. Âmir, Ebû Hind ed Dârî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir. Abdurrahman b. Avf, Mekke’den hicret edip Medîne’ye geldiğinde Rasûlullah (s.a.v.), onunla Sa’d b. Rabî’i kardeş yapmıştı. Bunun üzerine Sa’d, Abdurrahman’a gel malımı ikiye bölüp seninle paylaşalım. Benim iki hanımım var birini boşayayım iddeti bitince onunla sen evlenirsin dedi. Abdurrahman: Allah malını ve aileni sana bağışlasın bereketli kılsın siz bana çarşının yolunu gösterin diye karşılık verdi. Hemen çarşıyı gösterdiler. O gün yaptığı ticaretle bir miktar keş ve yağ kazanarak döndü. Daha sonraları Rasûlullah (s.a.v.), onun elbisesi üzerinde damatlık kokusu izi görerek bu nedir? Buyurdular. Abdurrahman: Ensâr’dan bir kadınla evlendim dedi. Mihir olarak ona ne verdin? Buyurunca; Bir çekirdek dedi. Humeyd: “... Veya çekirdek ağırlığında bir altın” dedi diyor. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Bir koyunla da olsa düğün ziyafeti ver” buyurdular.
(Buhârî, Büyü: 18; Müslim: Nikah: 56)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Ahmed b. Hanbel diyor ki: Altından bir çekirdeğin ağırlığı üç dirhem ve üçte bir dirhem ağırlığındadır.
İshâk b. İbrahim diyor ki: Bir altın çekirdeğin ağırlığı beş dirhemdir. Bunu İshâk b. Mansur’dan işittim o da Ahmed b. Hanbel ve İshâk’tan naklederek bana bildirdi.

Ukbe’nin kızı Ümmü Gülsüm (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle diyordu: “insanların arasını bulmak için hayırlı sözler söyleyerek olup bitenlerin hayırlı yönlerini ortaya koyarak insanları barıştıran kimse yalancı değildir.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 79)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şeytan namaz kılan Müslümanların kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmiştir. Fakat onların aralarını açmak ve birbirlerine düşürmekte ümitlidir.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 7)
Tirmizî: Bu konuda Enes, Süleyman b. Amr b. Ahvas ve babasından da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir. Ebû Sûfyân’ın ismi Talha b. Nafi’dir.

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir birinizle ilgiyi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, kıskanç olmayın, Allah’ın kulları kardeş olun. Müslümanın, Müslüman kardeşine üç günden fazla dargın durması helal değildir.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 7)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ebû Bekir es Sıddık, Zübeyr b. Avvam, İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Zührî (r.a.), babasından rivâyet ederek şöyle der: “Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hased sadece şu iki konuda olabilir: Yani kişi sadece bu iki kimseye imrenip onlar gibi olmayı isteyebilir. Allah’ın kendisine mal verdiği bir adam ki gece gündüz o maldan sevap kazanmak için dağıtır. Allah’ın kendisine Kur’ân ilmi verdiği bir kimse ki gece gündüz onu öğrenmeye ve öğretmeye, yeryüzünde onun hükmü geçerli olsun diye çalışıp çabalar.”
(Müslim, Birr ve Sıla:7)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İbn Mes’ûd ve Ebû Hüreyre’den de bu hadisin bir benzerini rivâyet edilmiştir.

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cebrail komşuluk haklarını o kadar çok tavsiye etti ki ben komşuyu komşuya varis kılacağını sandım.”
(Ebû Dâvûd, Akdıyye: 122; Buhârî, Edeb: 32)

Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bunlar sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin emrinizde hizmetçi kılmıştır. Kimin böyle bir hizmetçisi ve personeli varsa ona yediğinden yedirsin giydiğinden giydirsin başaramayacağı bir işi ona yüklemesin şayet böyle işi ona yüklerse o işte ona yardım etsin.”
(Buhârî, İman: 29; Ebû Dâvûd, Edeb: 17)
Tirmizî: Bu konuda Ali, Ümmü Seleme, İbn Ömer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek hizmetçiyi işlediği suçtan dolayı kaç sefer affedeyim? Rasûlullah (s.a.v.) sustu cevap vermedi. Adam tekrar işlediği suçtan dolayı kaç sefer affedeyim? Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Her gün yetmiş kere.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 72)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Abdullah b. Vehb, Ebû Hanî el Havlanî’den aynı sened ile bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), hediyeyi kabul ederdi ve karşılığında da bir şeyler verir mükafatlandırırdı.”
(Buhârî, Hibe: 6; Ebû Dâvûd, Büyü’ 69)
Bu konuda Ebû Hüreyre, Enes, İbn Ömer ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garib sahihtir. Bu hadisi sadece İsa b. Yunus’un, Hişâm’dan rivâyetiyle bilmekteyiz.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara teşekkür etmesini bilemeyen Allah’a da şükredemez.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 11)

Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükredemez.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 11)
Bu konuda Ebû Hüreyre, Eş’as b. Kays ve Numân b. Beşîr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kardeşinizin yüzüne gülmeniz size sadaka sevâbı kazandırır. İyi şeyleri emredip kötülüklerdensakındırmak sadaka sevabı kazandırır. Yabancısı bulunduğu bir bölgedeki kimseye yol gösterip yardımcı olmak sadaka sevâbı kazandırır. Gözünden rahatsız olan bir kimseye yardımcı olmanız sizin için yine sadaka sevâbı kazandırır. Yollardan insanların gelip geçmesine engel olabilecek taş, kemik, diken gibi şeyleri kaldırmak ta yine sadaka sevâbı kazandırır. Kendi kabından ihtiyacı olan bir kimsenin kabına bir şeyler boşaltıvermekte yine sadaka sevâbı kazandırır.”
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu Konuda İbn Mes’ûd, Câbir, Huzeyfe, Âişe ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Ebû Zümeyl’in ismi Simâk b. Velîd el Hanefî’dir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Bir adam yolda yürürken bir diken dalı bularak onu kenara çekti, Allah’ta onun bu hareketini takdir edip onu bağışladı.”
(İbn Mâce: Edeb: 7; Ebû Dâvûd: Edeb: 159)
Bu konuda Ebû Berze, İbn Abbâs ve Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse sağına soluna bakınıp bir kimseye bir söz söylerse o söz bir emanettir, sırdır ifşa edilmemelidir.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 38)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Ebû Bekir’in kızı Esma (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü evimde kocam Zübeyr’in getirdiğinden başka bir şey yoktur bu durumda ben de sadaka olarak bir şeyler verebilir miyim? Diye sordum da Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Evet verebilirsin sen cüzdanın ağzını kapatma sana verilen cüzdanın ağzı da kapanır. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti: Verirsen sayma sana da sayılarak verilir.”
(Buhârî, Edeb: 39; Ebû Dâvûd, Zekat: 46)
Tirmizî: Bu konuda Âişe ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi aynı sened ile İbn ebî Müleyke’den, Abbâd b. Abdullah b. Zübeyr’den ve Esma binti ebî Bekir’den rivâyet etmişlerdir. Pek çok kimse bu hadisi Eyyûb’tan rivâyet ederek hadisin senedinde “Abbâd b. Abdullah b. ez Zübeyr’den” demediler.

Ebû Mes’ûd el Ensârî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişinin çoluk çocuğuna yaptığı harcamalar da sadakadır.”
(Buhârî, İman: 53; Müslim, Zekat: 69)
Bu konuda Abdullah b. Amr, Amr b. Umeyye ed Damrî ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “En değerli para kişinin kendi çoluk çocuğuna harcadığı para ile Allah yolunda savaş atı için harcadığı para ve Allah yolunda silah arkadaşları için harcadığı paradır. Ebû Kılâbe diyor ki: Çoluk çocukla söze başladı ve şöyle devam etti. Küçük yaştaki çoluk çocuğuna nafaka temin eden bu vesile ile Allah’ın kendilerini kanaatkar kılıp gönlünü zengin kıldığı kişiden sevap bakımından daha büyük kim vardır.”
(Müslim, Zekat: 10; İbn Mâce: Cihâd: 50)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Şüreyh el Adevî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) - bunları söylerken gözlerim görmüş ve kulaklarım dinlemiştir- şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi misafirlerine ikramda bulunsun Ashab: Misafirin ikramı nedir? Diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.) de: Bir gün ve bir gece güzelce ağırlamaktır. Misafirlik üç gün olup üç günden sonrası için misafire ikram etmek sadaka sevâbı kazandırır. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi ya hayır söylesin yada sussun.”
(Buhârî, Edeb: 60; Müslim, İman: 69)

Ebû Şüreyh el Kabrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Misafirlik üç gündür misafirin güzelce iyi bir şekilde ağırlanması bir gün bir gecedir. Bu bir günden sonra misafir için ne harcanırsa o sadakadır. Misafirin ev sahibi daraltılıncaya kadar kalması caiz değildir.”
(Buhârî, Edeb: 60; Müslim, İman: 69)
Bu konuda Âişe, Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Mâlik b. Enes ve Leys b. Sa’d, Saîd el Makburî’den de bu hadisi rivâyet etmişlerdir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Safvân b. Süleym (r.a.), merfu olarak şöyle rivâyet etmiştir: “Dul kadın ve yoksul yetim kimselerle ilgilenmek için gayret edip koşturan kişi Allah yolunda cihâd eden kimse gibi veya gündüzü oruçla geceyi namazla geçiren kimse gibi sevap kazanır.”
(Buhârî, Nafakat: 24; İbn Mâce, Ticarat: 31)
Ensârî, Ma’n vasıtasıyla Mâlik’den, Sevr b. Zeyd ed Dîlî’den, Ebû’l Gays’den ve Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Bu hadis hasen sahih garibtir.

Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her yapılan iyilik sadaka sevâbı kazandırır. Kardeşini güler yüzle karşılamak bir iyilik olduğu gibi kendi kabından ihtiyacı olan bir şeyi kardeşinin kabına boşaltmakta bir iyilik olup sadaka sevâbı kazandırır.”
(Müsned: 14182)
Bu konuda Ebû Zerr’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Doğruluktan ayrılmayınız! Doğruluk, iyiliğe götürür, iyilik te Cennete götürür. Kişi doğru olduğu ve doğruları araştırıp doğru yolda olduğu sürece Allah katında “Sıddîk” = Dosdoğru kimse Allah’tan gelenleri tasdik eden kimse olarak yazılır. Yalandan sakınıp uzak durunuz. Yalan kötülüklere götürür kötülüklerde Cehenneme götürür. Kişi yalan söylediği ve yalana devam ettiği sürece Allah katında çok yalancı kişiler arasına yazılır.”
(Buhârî, Edeb: 29; Müslim, Birr: 18)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Bekir es Sıddîk, Ömer, Abdullah b. Şıhhîr ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in hiç hoşlanmayıp kızdığı huy ve ahlak yalan söylemektir.
Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında bir kimse yalan söylerse o kişinin hemen tevbe edip o günahından dolayı temizlenmesini arzu ederdi.
(Müsned: 24027)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hayasızlık ve kötülük her nerede olursa olsun o yeri ve kimseyi kirletir haya kimde ve nerede olursa orayı süsler ve güzelleştirir.”
(Buhârî, Edeb: 77; İbn Mâce: Zühd: 17)
Tirmizî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Abdurrezzak’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.

Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlı ve iyi olanlarınız ahlakı en güzel olanlarınızdır. Rasûlullah (s.a.v.), ne doğuştan nede sonradan kaba ve sert karakterli değildi.”
(Buhârî, Edeb: 77; İbn Mâce: Zühd: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Nerede olursan ol Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşa, işlediğin bir günahın arkasından hemen bir sevap işle ki onu imha edip yok etsin. İnsanlara güzel ahlakla muamele et.”
(Dârimî, Rıkak: 71)
Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) biz çocuklarla beraber olur aramıza karışırdı. Hatta benim küçük kardeşime şöyle; “Ey Ömercik kuşun ne haldedir” diyerek şakalaşırdı.
(Ebû Dâvûd, Edeb: 64)
Hennâd, Vekî’ vasıtasıyla Şu’be’den, Ebû’t Teyyah’tan, Enes’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır. Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü sen bizimle şakalaşıyorsun olacak şey mi bu! Dedik. Bunun üzerine buyurdular ki: Ben şakalaşırken bile ancak gerçekleri ve doğruları söylerim.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 64)

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’den binmek için bir binek hayvan istemişti de Rasûlullah (s.a.v.): “Seni dişi devenin yavrusuna bindireceğim” demişti. Adam: Ey Allah’ın Rasûlü! Dişi devenin yavrusunu ben ne yapayım? Deyince Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Tüm develeri dişi develer doğurmuş değil midir?
(Ebû Dâvûd, Edeb: 84)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) kendisine şöyle derdi: “Ey iki kulaklı.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 84)
Mahmûd b. Gaylân; Ebû Umâme’den naklen şöyle diyor: “Yani onunla şakalaşmak için böyle derdi.” Bu hadis sahih garibtir.

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Geçersiz ve boş olan yalan söylemeyi kim terk ederse Cennetin etrafında bir köşk yaptırılır. Kim de haklı olduğu halde münakaşayı ve tartışmayı terk ederse Cennetin ortasında bir köşk yaptırılır. Kim de ahlakını güzelleştirirse ona da Cennetin en yüksek bölgesinde bir köşk yaptırılır.”
(İbn Mâce, Mukaddime: 5)
Tirmizî: Bu hadis hasen olup Seleme b. Verdan’ın, Enes’den yaptığı rivâyetiyle bilmekteyiz.

Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde hardal tanesi kadar kibir, büyüklenme olan kişi Cennete giremeyecektir. Yine kalbinde bir hububat ağırlığında iman olan kimse de Cehenneme girmeyecektir.”
(Müslim, İman: 31; İbn Mâce, Mukaddime: 9)
Bu konuda Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Seleme b. Ekvâ’ ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi Cennete giremeyecek, kalbinde zerre kadar imanı olan kimse de Cehenneme girmeyecektir.” Bunun üzerine bir adam: “Elbise ve ayakkabımın güzel olmasından ben hoşlanırım” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah güzelliği sever fakat kibir: Hakkı tanımamak ve insanları küçük görmek demektir.”
(İbn Mâce, Mukaddime: 9)
Bazı ilim adamları bu hadisin yorumunda şöyle derler: “Kalbinde zerre kadar iman olan Cehenneme girmeyecektir” sözünün manası; “Ebedî olarak girmeyecektir” demektir. Aynı şekilde Ebû Saîd el Hudrî’den şöyle rivâyet edilmiştir:Kalbinde zerre kadar iman olan cehennemde ebedi kalmayıp mutlaka çıkacaktır.
Tabiinden pek çok kişi: Âl-i Imran: sûresi 192. ayeti olan: “Ey Rabbimiz şüphesiz sen kimi cehennem ateşine koyarsan elbette onu rezil ve rüsvay edersin...” Hakkında şöyle demişlerdir: “Kimi Cehenneme ebedi olarak koyarsa onu gerçekten rezil ve rüsvay etmiştir.”
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.

Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü mü’minin mizanında hiçbirşey güzel ahlaktan daha ağır değildir. Allah kaba ve ahlaksız kişileri asla sevmez.”
(Ebû Dâvûd, Edeb: 5)
Tirmizî: Bu konuda Âişe, Ebû Hüreyre, Enes, Üsâme b. Şerîk’den de hadis rivâyet edilmiş olup bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e insanların Cennetegirmelerine sebep olan amel hangisidir? Diye sorulduğunda: “Allah’a karşı sorumluluk bilinci ve güzel ahlaktır” buyurdular. “İnsanların Cehenneme girmelerine sebep olan amel sorulduğunda da: Ağızdaki dil ve cinsel organdır” buyurdular.
(İbn Mâce, Zühd: 26)
Tirmizî: Bu hadis sahih garibtir.

Eb’ul Ahvas (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! Dedim; Bir kimseye uğrarım fakat beni misafir edip ağırlamaz O’da bana uğradığında ben de ona onun yaptığının aynısını yapayım mı? Rasûlullah (s.a.v.): “Hayır sen onu misafir et ve ağırla” buyurdular. Beni eskimiş elbiseler içerisinde gördü ve senin malın var mıdır* buyurdular. Ben de her türlü maldan; deve ve koyundan Allah bana bolca vermiştir dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Öyleyse bu nimetin izi üzerinde görünsün” buyurdular.
(Müsned: 15323)
Tirmizî: Bu konuda Âişe, Câbir, Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Huzeyfe (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herkes iyilik yaparsa biz de yaparız herkes haksızlık yaparsa bizde haksızlık ederiz diyen kimseler gibi olmayın, fakat kendinizi iyilik yapanlara karşı iyilik yapmaya kötülük yapanlara karşı da haksızlık yapmamaya hazırlayınız.”
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup bu şekliyle bilmekteyiz.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim bir hastayı ziyaret eder ve Allah rızası için bir din kardeşini ziyaret ederse bir tellal şöyle bağırır: “İyi ettin attığın adımlar hayırlı olsun, Cennet’teki yerin güzel olsun.”
(İbn Mâce, Cenaiz: 33)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Haya imandandır iman edenin yeri ise Cennettir. Kötü söz konuşmak insanlara sıkıntı verip incitir, sıkıntı verip inciten kimselerin yeri de Cehennemdir.”
(Müsned: 10108)
Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer, Ebû Bekre, Ebû Umâme, Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.), Abdulkays kabilesinden Eşec isimli kimseye şöyle dedi: “Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır:
1- Yumuşak huyluluk
2- Düşünerek ölçülü hareket etmek.”
(İbn Mâce: Zühd: 72)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu konuda Eşec el Usarî’den de hadis rivâyet edilmiştir.

Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kime yumuşak huylu olmaktan bir pay verilmişse hayırdan nasibini almış demektir. Yumuşak huyluluktan pay alamayıp mahrum olan kimse ise hayırdan nasip alamamış demektir.”
(Müsned: 26273)
Tirmizî: Bu konuda Âişe, Cerir b. Abdullah ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Muâz b. Cebel’i, Yemen’e vali olarak gönderirken şöyle buyurdu: “Mazlumun âhından, bedduasından sakın! Çünkü onunla Allah arasında bir perde yoktur.”
(Buhârî, Zekat: 8; Müslim, İman: 27)
Tirmizî: Bu konuda Enes, Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer ve Ebû Saîd el Hudrî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’e on yıl hizmet ettim, bana asla üf bile demedi. Yaptığım bir şeyden dolayı bunu niçin yaptın demediği gibi yapmadığım bir iş içinde niçin bunu yapmadın buyurmadı.” Rasûlullah (s.a.v.), İnsanların ahlakça en güzeli idi. Dokunduğum hiçbir kumaş parçası, ipek ve hiçbirşey Rasûlullah (s.a.v.)’in elinden yumuşak değildi. Rasûlullah (s.a.v.)’in ter kokusu tüm kokulardan ve miskten daha güzeldi.”
(Buhârî, Vesaya: 61; Müslim, Fezail: 69)
Tirmizî: Bu konuda Âişe ve Berâ.’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû İshâk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Abdullah el Cedelî’den işittim şöyle diyordu: Âişe’den Rasûlullah (s.a.v.)’in ahlakını sordum da şöyle dedi: “Kaba saba biri hiç değildi, çarşı ve pazarda insanlarla münakaşa etmez, kötülüğe kötülükle karşılık vermez affeder ve hoş görülü davranırdı.”
(Buhârî, Edeb: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in hanımlarından Hatice’ye duyduğum kıskançlığı hiçbir kimseye karşı duymadım halbuki ben kendisiyle görüşüp konuşmuşta değildim. Bunun tek sebebi Rasûlullah (s.a.v.)’in onu çokça hatırlaması idi. Hatta bir koyun kestiğinde bile Hatice’nin sevdiği kimseleri bir araya toplayıp onlara bu etten hediye ederdi.”
(Müslim, Fezail-üs Sahabe: 62; Buhârî, Menakîb: 32)
Bu hadis hasen sahih garibtir.

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir genç bir ihtiyara yaşlı olmasından dolayı ikramda bulunursa; yaşlandığı zaman kendisine ikramda bulunacak bir kimseyi kendisine hazırlar.”
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garip olup, sadece Yezîd b. Beyan’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennetin kapıları Pazartesi ve Perşembe günleri açılır. Bu iki günde Allah’a ortak koşmayan herkesin günahı bağışlanır. Ancak birbirine dargın olan iki kişi bu affedilenlerin dışındadır. Bu iki kişiyi barışıncaya kadar Cennete bırakmayın denilir.” (Müslim, Birr: 54; Ebû Dâvûd, Edeb: 70)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bazı rivâyetlerde “Bu iki kişiyi barışıncaya kadar bırakın” denilir.
Tirmizî: “Mütehâcirîn” sözünün manası: Dargın ve küs olmak demektir.
Bu da: “Rasûlullah (s.a.v.)’in, Müslüman’a üç günden fazla din kardeşiyle dargın ve küs durması caiz olmaz” hadisi gibidir.

Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Ensâr’dan bazı kimseler Rasûlullah (s.a.v.)’den bir şeyler istediler. Peygamber (s.a.v.)’de onlara istediklerini verdi. Sonra tekrar istediler. Peygamber (s.a.v.)’de onlara istedikleri şeyi tekrar verdi ve sonra şöyle buyurdu: “Yanımda bulunan herhangi bir şeyi sizden gizleyecek değilim, mutlaka verme yoluna giderim.”
“Ama kim de tok gözlülük gösterirse; Allah onu zengin kılar. Kim iffetli olmak isterse Allah’ta onu iffetli kılar. Kim de sabretmek için sabır ve tahammül gösterirse Allah’ta onu sabırlı kılar hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve faydası geniş olan bir şey verilmemiştir.”
(Buhârî, Rıkak: 79; Müslim, Zekat: 45)
Tirmizî: Bu konuda Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadis Mâlik’den de rivâyet edilmiş olup “Felen eddehîrehû” yerine “Felen ezharahû” denmiştir. Mana birdir; Onu sizden saklayıp esirgeyecek değilim, demektir.

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, iki adam Rasûlullah (s.a.v.) zamanında Medîne’ye geldiler, ikisi de birer konuşma yaptılar. İnsanlarda onların konuşmalarına hayran kaldılar. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bize dönerek: “İfade tarzının büyüleyici bir tarafı vardır” veya “kimi ifade tarzları büyüleyicidir” buyurdular.
(Buhârî, Tıp: 51; Ebû Dâvûd, Edeb: 86)
Tirmizî: Bu konuda Ammâr, İbn Mes’ûd ve Abdullah b. Şıhhîr’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sadaka hiçbir zaman malı eksiltmez, Allah affetmesiyle kişinin şerefini artırır. Allah için alçakgönüllülük gösteren bir kimsenin derecesini Allah yükseltir.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 19)

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), hayatı boyunca hiçbir yemekte kusur bulmamıştır; Arzu ettiği sevdiği bir yemek ise yer değilse bırakırdı.”
(İbn Mâce: Etıme: 4)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Üsâme b. Zeyd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimseye bir iyilik yapılırsa o kimse de iyilik yapan kimseye Allah seni dünya ve ahirette hayırla mükafatlandırsın derse şüphesiz en güzel övgüyü yapmış ve karşılığını vermiş olur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen ceyyid garibtir. Bu hadisi sadece Üsâme b. Zeyd’in rivâyetiyle bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzeri rivâyet edilmiştir. Muhammed’e sordum bu hadis hakkında bir şey bilemedi.
Bana Abdurrahman b. Hâzım el Belhî aktararak şöyle dedi: Mekkî b. İbrahim’den işittim şöyle diyordu: İbn Cüreyc el Mekkî’nin yanında idik bir dilenci geldi bir şeyler istedi. İbn Cüreyc hizmetçisine bir dinar ver dedi. Hizmetçi: Yanımda bir dinardan başka para yok onu verirsem çoluk çocuk aç kalırsın. İbn Cüreyc kızdı ve şöyle dedi: Onu o fakire ver! Mekki diyor ki: Biz İbn Cüreyc’in yanındaydık bir adam bir mektup ve bir kese getirdi. Bazı arkadaşları onu göndermişlerdi. Mektupta şöyle yazılıydı. Sana elli dinar çıktı. Busefer İbn Cüreyc keseyi açtı paraları saydı. Orada elli bir dinar çıktı. Busefer İbn Cüreyc hizmetçisine dedi ki: Ben fakire bir dinar verdim. Allah’ta bir dinar ve fazladan da elli dinar verdi.



Paylaşın:


Paylaşım tarihi:





ANA SAYFA İSLAM Hadis-i Şerifler