Resulullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
"Allah'ı zikretmenin haricinde çok konuşmayın. Zira Allah'ı zikretmenin haricinde çok konuşmak kalbi katılaştırır.
Muhakkak ki insanların Allahu Teala'nın rahmetinden en uzak olanları, katı kalpli olanlardır."
(Sünen-i Tirmizi)
Resulullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
"Allah'ım! Senden hidayet üzere olmayı, takva sahibi olmayı, iffetli olmayı ve Senden başkasına muhtaç olmamayı niyaz ederim."
(Müslim, Zikir 72)
Câbir (r.a.), Peygamber (s.a.v)’in şöyle söylediğini işitmiştir: Zikrin en değerlisi “La ilahe
illallah” tır. Duânın en değerlisi ise “Elhamdülillah” tır. (İbn Mâce, Edeb: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece Musa b. İbrahim’in rivâyetiyle bilmekteyiz.
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) tüm zamanlarında
ve her yerde Allah’ı hatırlar ve onu gündeminden hiç eksik etmezdi.” (Müslim, Hayz: 27; Ebû Dâvûd,
Tahara: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisi sadece Yahya b. Zekeriyya b. ebî Zaide’nin rivâyetiyle
bilmekteyiz.
Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) namaza kalktığı vakit şöyle
derdi: “Yüzümü yerleri ve gökleri yaratana samimi olarak yönelttim ve ben müşriklerden değilim.
Muhakkak ki benim namazım ve tüm ibadetlerim yaşamam ve ölümüm, alemlerin rabbi olan
Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bu şekilde söylemek ve yaşamakla emrolundum. Ve ben
Müslümanlardanım. Allah’ım hükümdar sensin senden başka gerçek ilah yoktur. Sen benim
Rabbimsin ben de senin kulunum ben benliğime zulmettim, günahımı itiraf ettim. Tüm
günahlarımı affet senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Ancak sen varsın. Beni en
güzel ahlaka ulaştır. Senden başka güzel ahlaka ulaştıracak yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır.
Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak kimse yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim.
Senden başkasına kul köle olmam! Bütün hayırlar senin elindedir. Kötülükler senden değildir. Ben
senin sayende varım ve sana dönmüşüm. Sen ne ulusun ve ne yücesin. Senden günahlarımın
bağışlanmasını diler ve sana yönelirim.” Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: “Allah’ım sadece senin
önünde eğildim sana iman ettim irademi sana teslim ettim. Kulağım gözüm sinirlerim ve
kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.” Rükû’dan doğrulunca ise şöyle derdi:
“Allah’ım gökler ve yerler dolusu ve ikisinin arasındaki mesafeler dolusu ve dilediğin şeyler dolusu
kadar hamd ve övgüler sana mahsustur.” Secdeye vardığında ise: “Allah’ım sadece sana secde ettim
sana inandım irademi sana teslim ettim. Yüzüm kendisini yaratıp şekil veren kulak ve göz verene
secde etti. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah, güzellerin güzeli ve ne mübarektir.” Sonra
teşehhüd oturumu ve selam arasında da şöyle derdi: “Allah’ım, öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi, gizli
ve aşikâr olarak yaptığımı ve aşırı giderek işlediğim tüm günahlarımı ve senin benden daha iyi
bildiğin günahlarımı affet bağışla. Öne geçiren ve geri bırakan sensin. Senden başka gerçek ilah
yoktur, ancak sen varsın.” (Nesâî, İftitah: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Her kim evinden çıktığında: “Allah’ın adıyla Allah’a güvendim, Allah’a dayandım çaba ve güç
gösterebilmemiz ancak Allah’ın izni iledir” derse kendisine: “İhtiyaçlarının karşılandı koruma
altına alındın” denilir ve şeytan o kimseden uzaklaşır. (Ebû Dâvûd, Edeb: 27)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz.
Ebû Musa el Eşarî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte bir
savaşta idik. Döndüğümüzde Müslümanlar seslerini yükselterek tekbir getirdiler. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizin Rabbiniz sağır değildir. Uzakta da değildir. Yanı başınızda
ve aranızda gibidir.” Sonra şöyle devam etti: “Ey Abdullah b. Kays! Cennet hazinelerinden bir
hazineyi sana haber vereyim mi? Güç kuvvet sadece Allah’ındır.” (Buhârî, Cihâd: 27; Müslim, Zikir:
17)
Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) yanında oturanlara sizden
birinizin bin sevap kazanmaya gücü yetmez mi? buyurdu. Oturanlardan biri hangimiz bin sevâbı nasıl
kazanabilir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Herhangi biriniz yüz sefer Sübhanallah derse
kendisine bin sevap yazılır ve bin günahı silinir.” (Müslim, Zikr: 27)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Kim, Allah’ı
hamdiyle tesbih ederim” derse denizin köpükleri kadar bile günahı olsa bağışlanır. (Buhârî, Deavat: 27;
Müslim, Zikr: 17)