Bayezid-i Bistami Hz.

Hicri 160'da İran Bistam'da dünyaya gözlerini açmıştır. (Diğer bazı rivayetlerde doğum yılı hicri 188 olarakta geçmektedir.) Bayezid-i Bistami Hazretlerinin ölüm tarihi ise hicri 261 olarak bilinmektedir. Ariflerin Sultanı ünvanıyla meşhurdur. Cüneyd-i Bağdadi Hz. şöyle buyurmuşlardır: 'Veliler arasında Bayezid-i Bistami'nin yeri, melekler arasında Cebrail'in yeri gibidir.'

Bayezid-i Bistami Hazretleri, anne karnında iken keramet göstermeye başlamıştır. Annesi haram mı helal mi olduğu şüpheli bir yiyeceği eline alacak olsa, yiyeceği elinden bırakıncaya kadar karnını hafifçe tekmeleyerek annesini onu yememesi konusunda uyardığı anlatılmaktadır. Şakik-i Belhi Hz. henüz çocuk yaşta olan Bayezid-i Bistami Hazretlerini gördüğünde 'Bu çocuk zamanının en büyük velisi olacak' buyurmuşlardır.

Bayezid-i Bistami Hazretleri çocuk yaşlarda iken kendisine nasıl namaz kıldığına soran bir zata şu yanıtı vermişlerdir:
"Rabbimin buyruğunu yerine getirmek için tekbir getiriyor, Kur'an'ı Kerim'i tane tane okuyor, tazim ile rükuya varıyor, tevazu ile secde ediyor, vedalaşarak selam veriyorum."

Bayezid-i Bistami Hazretleri annesine çok düşkündü. Onun hayır duasını alır, elinden geldiğince arzularını yerine getirmeye çalışırdı. Bir gün annesine ibadetlerinden zevk alamadığını anlattı ve küçükken kendisine şüpheli birşey yedirip yedirmediğini sordu. Annesi bir müddet düşündükten sonra Hz. Bayezid-i Bistami'nin bebekliğinde komşusundan habersiz ateşin üzerinde pişmekte olan yemekten bir parmak alarak azına koyduğunu hatırladı. Bunun üzerine o komşudan helallik istediler, komşuları hakkını helal etti ve Bayezid-i Bistami Hazretleri ibadetlerden zevk almaya başladı.

Bir gün öylesine kendinden geçerek "Allah" dedi ki, olduğu yere yığılıp kalıverdi. Ayıldığında kendisine niçin bayıldığını sordular. "Bir nida gelir de, 'Senin haddine mi O'nun yüce ismini ağzına almak' derler diye korktum, bu sebeple bayılmışım" diyerek cevap verdi.

Bayezid-i Bistami Hazretleri buyurmuşlardır ki:
"Hayatım boyunca Allahu Teala'ya hakkıyla ibadet edebilmeyi, namazımı layıkıyla kılabilmeyi arzu ettim. Bu arzumu yerine getirebilmek için çokça namaz kıldım. Fakat kıldığım hiçbir namazı yeterli bulamadım. Nihayet Rabbime şu şekilde niyaz eyledim:'Ya Rabbi! Sana layık olacak şekilde hiç namaz kılamadım. Kıldığım namazlar hep Beyazid'e yakışır şekilde oldu. Beni ve ibadetlerimi kusurlarımla birlikte kabul ve mağfiret eyle."

Bayezid-i Bistami Hazretleri çokça "Allah Allah ..." derlerdi. Ölüm anında da "Allah Allah ..." diyorlardı. Bir ara şöyle dua ettiler: "Allah'ım! Ömrümce bütün ibadetlerimi, zikirlerimi hep gaflet ile gerçekleştirdim. Şimdi can verirken de bu gaflet hali devam ediyor. Bana huzur ve zikir halini ihsan eyle!" Bu duası kabul olunmuş, huzur ve zikir hali ile ebedi aleme göç etmişlerdir. Kabri Bistam'dadır.

Ölüümünden sonra bir zat rüyasında Bayezid-i Bistami hazretlerini gördü. Münker ve Nekir'in kendisine nasıl muamele ettiklerini sordu. Bu rüyada Bayezid-i Bistami hazretleri : "Bana 'Rabbin kimdir?' diye sordular. Bunu sormakla maksadınıza ulaşamazsınız. O'nu bana değil, beni O'na sorun. Ben her ne kadar 'O benim Rabbimdir' desem de, O beni kulu olarak kabul etmezse, sözümün ne faydası olur?" diyerek cevap verdi.

Bayezid-i Bistami hazretlerinin, Allahu Teala'ya olan derin muhabbeti sebebiyle kendinden geçtiği zamanlarda "Subhani" (kendimi hatalardan, günahlardan,her türlü eksikliklerden tenzih ederim) dediği bildirilmiştir. Öğrencileri Bayezid-i Bistami hazretleri kendine geldiğinde bu sözü söylediğini kendisine anlattıklarında "Nasıl böyle birşey söylerim, bir daha aynısını söylersem, beni derhal kendime getirin" demiştir. Aynı sözü tekrar söylediğinde öğrencileri müdahele etmeye çalışmışlar, ancak başarıya ulaşamamışlar. Sonrasında Bayezid-i Bistami hazretlerine "Ne yaptıysak sizi o halden çıkaramadık" demişlerdir. Bayezid-i Bistami hazretleri de "O halde bunu bize bir söyleten var" buyurmuşlardır. Bayezid-i Bistami hazretlerinin "Subhani" sözü hakikatte kendisini tenzih etmek değil, Allahu Teala'yı tenzih etmektedir. Yaradanın sevgisiyle kendinden geçtiği o halde, Allahu Teala'nın varlığından başka herşeye, kendisine de hiçlik payesi biçmiş, kendi yokluğunda, Allahu Teala'nın varlığını, büyüklüğünü, azametini kavramaya çalışmışlardır.

Beyazid-i Bistami hazretlerinin kalbine şöyle ilham olundu: "Ey Bayezid! Hazînelerim, başkaları tarafından yapılan ibâdetlerle ve güzel hizmetlerle doludur. Sen bize öyle bir şeyle gel ki, o Bizde olmasın." Bayezid; "Yâ Rabbî! Hazînende bulunmayan şey nedir?" dedi. Kalbime ilhâm olundu ki: "Âcizlik, zavallılık, çâresizlik, zillet ve ihtiyaç."

Bayezid-i Bistami hazretleri anlattılar ki: Bizim ruhumuzu, semalara götürdüler. Cennet'i, Cehennem'i gösterdiler. Hiçbir şeye bakmadım. Hep Allahu Teala'yı düşünüyordum. Nice makâmlardan geçirdiler. Nihayet ezeliyet ağacını gördüm. Sonra; "Ya Rabbi! Sana gelebilmem için beni benliğimden kurtar." diye yalvardım. Bana bildirildi ki:"Ey Bayezid! Benliğinden kurtulup Bana yaklaşman, Sevgili Peygamberime tâbi olmana bağlıdır. O'nun ayağının tozunu, gözüne sürme yap. O'nun bildirdiği hükümlere uymaya devâm et. (Tasavvuf ehli arasında bu menkıbeye Bayezid'in miracı denir.)

"Bulunduğunuz şu derecelere nasıl kavuştunuz?" diye kendisine sordular. Cevabında "Her yerde Allahu Teala'nın gördüğünü ve bildiğini düşünüp, edebe uymakla" buyurdu.

Bir gün hazreti Bayezid'e "Peygamberler hakkında ne buyurursunuz?" diye sordular. Cevabında buyurdu ki: "Biz onlar hakkında bir şey söyleyemeyiz ve onları anlayamayız. Hallerini anlamaktan âciziz. Onlar, bizim anlayabildiğimizden çok daha yüksektirler. Diğer insanlar, büyük velileri ne kadar anlayabilirse, veliler de peygamberleri ancak o kadar tanıyabilirler."

Bayezid-i Bistami hazretlerinden bazı nasihatler ve dualar:
"Dilini Allahu Teala'nın adını anmaktan başka şeyler konuşmaktan koru, kendini hesaba çek, ilme sarıl, edebini muhafaza eyle. Hakka ve hukuka riayet et. Güzel ahlaklı, merhametli ve yumuşak huylu ol. İbadetten ayrılma. Allah'ı unutturacak herşeyden uzak dur."
"Gözlerini haramdan ve başkalarının kusurlarını görmekten koru"
"Bir gece odamda otururken ayaklarımı uzatmıştım. Bir ses duydum: 'Sultanla oturan edebi gözetmelidir' Bunun üzerine hemen toparlandım."
"Allahu Teala'yı bir an unutmak, (O'ndan bir an gafil olmak) cehennem ateşinden daha şiddetlidir."
"Ey Rabbim! Benim vücudumu öyle büyült, öyle büyült ki, cehenneme benden başkası giremesin. Onların yerine de ben yanayım." (Hz. Ebu Bekir (r.a.) efendimiz de böyle dua ederlerdi, bazı rivayetlerde bu dua sonrası Allahu Teala'nın Hz. Ebu Bekir hakkında 'Kulumdan razıyım, o Ben'den razı mıdır' buyurduğu rivayet edilmiştir. Hz. Ebu Bekir efendimiz de: 'Ben kimim ki razı olmayacağım' demişler, çok sevinmişlerdir.)
"Bir kimse havada uçsa onun hemen keramet sahibi ve faziletli olduğuna hükmetmeyin. Faziletli olup olmadığını anlamak için peygamber efendimizin (s.a.v.) sünnetine ne kadar uyduğuna, gerçek İslam alimlerine olan bağlılığına bakın. Bunlarda en ufak bir eksiklik varsa o kimse için keramet sahibi ve faziletli denemez."
" 'Ya Rabbi! Sana ulaşmak nasıll mümkün olur' diye dua ettim. Bir nida geldi: 'Nefsini üç talakla boşa' "
"Sıkıntı ve zahmetlere katlanarak aradığımı, annemin rızasını almakta buldum. Çok basit gibi görünen anne rızasını almanın bütün işlerin evvelinde lazım olduğunu anladım"
"Bütün alemin yerine beni cehennemde yaksalar ve ben de sabretsem, Allahü Teala'ya muhabbeti dava edinmiş birisi olarak yine bir şey yapmış olmam. Allahü Teala da benim ve bütün alemin günahını affetse, rahmetinden ve ihsanından bir şey eksilmiş olmaz."
"Bir kimsenin, Allahü Teala'ya olan muhabbetinin hakiki olup olmadığının alameti, kendisinde deniz misali cömertlik, güneş misali şefkat ve toprak misali tevazu gibi üç hasletin bulunmasıdır."
"Arifin alameti, Allahü Teala'yı anmakta gevşeklik göstermemesidir."
"Allahü Teala'nın nîmetleri, her an herkese gelmektedir. O halde her zaman O'na şükretmek gereklidir."
"Bizim sözlerimiz Kitap ve sünnettendir. Bu iki kaynaktan gücünü ve anlamını almayan bir sözde değer yoktur."
"Sana yaşadığın sürece tamamen Allahu Teala'ya yönelmeni, yüzünü hiçbir vakit O'ndan çevirmemeni tavsiye ederim. Şüphe yok ki O'na kavuşacak ve O'nun yüce huzurunda duracaksınız. Bütün işlediklerinden sorumlu tutulacaksın. Sakın gafil olma. Gaflet uykusundan bir an önce kendini kurtar. Hiç kimseyi O'na tercih etme. Sana gelen belalara sabret. Allahü Teala'nın hükmüne ve kazasına rıza göster. Allahu Teala'nın verdiğine kanaat et. Allahü Teala'ya güven, vadettiklerinin mutlaka yerine geleceğine inan. Hiç ölmeyecek ve hep diri olan Rabbine tevekkül eyle. Her işinde O'nun inayetini iste. O'nun emirlerine uy. Hayatta olduğun müddetçe bu dediklerimi yapmaya çalış. Halkı bırakıp, Hakk'a yönel. İşini O'ndan niyaz eyle."

************************************************


Paylaşın:


Paylaşım tarihi:





ANA SAYFA İSLAM Kıssadan Hisseler