Hz. Mevlana ile Hz. Şems'in Tanışması

Ariflerin Sultanı olarak bilinen Beyazid-i Bistami hazretlerinin, hicri 160'da dünyaya geldiği rivayet edilir. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri buyurmuştur ki: "Velîler arasında Bayezid-i Bistami'nin yeri, melekler arasında Cebrâil'in yeri gibidir." Beyazid-i Bistami hazretlerinin, Allahu Teala'ya olan derin muhabbeti sebebiyle kendinden geçtiği zamanlarda "Subhani" (kendimi hatalardan, günahlardan,her türlü eksikliklerden tenzih ederim) dediği bildirilmiştir. Öğrencileri Beyazid-i Bistami hazretleri kendine geldiğinde bu sözü söylediğini kendisine anlattıklarında "Nasıl böyle birşey söylerim, bir daha aynısını söylersem, beni derhal kendime getirin" demiştir. Aynı sözü tekrar söylediğinde öğrencileri müdahele etmeye çalışmışlar, ancak başarıya ulaşamamışlar. Sonrasında Beyazid-i Bistami hazretlerine "Ne yaptıysak sizi o halden çıkaramadık" demişlerdir. Beyazid-i Bistami hazretleri de "O halde bunu bize bir söyleten var" buyurmuşlardır. Beyazid-i Bistami hazretlerinin "Subhani" sözü hakikatte kendisini tenzih etmek değil, Allahu Teala'yı tenzih etmektedir. Yaradanın sevgisiyle kendinden geçtiği o halde, Allahu Teala'nın varlığından başka herşeye, kendisine de hiçlik payesi biçmiş, kendi yokluğunda, Allahu Teala'nın varlığını, büyüklüğünü, azametini kavramaya çalışmıştır.

Hz. Mevlana ve Hz. Şems ise Beyazid-i Bistami hazretlerinden dört asır sonra yaşamışlardır. Hz. Şems çocukluğunda dahi sıradan değildi. Uzun süre yemeden içmeden kesilir, Allahu Teala'nın kudretini ve azametini düşünür, aşk deryasına dalıp dalıp çıkardı. Babası onun haline bakarak:
"Oğlum, ne olacak senin bu halin?" diye sorduğunda, babasına şöyle yanıt vermişti:
"Babacığım benimle sizin durumunuz (anne-babasını kastederek) tavuk yumurtaları arasındaki kaz yumurtasından çıkmış yavru kaz ile anne tavuğun haline benzer ki, kaz diğerlerinden ayrılıp suya girdiğinde annesi 'Eyvah! Boğulacak' diye endişeye kapılır. Halbuki yavru kaz gayet güzel yüzmektedir."

Hz. Şems, bir şeyhe tabi olmuş, ancak zamanla şeyhi ona artık yetemediğini anlamış ve ona yetecek birini bulması için izin vermiş. Hz. Şems, yollara düşmüş, kendini eğitecek, daha da olgunlaştıracak bir zat aramaya başlamış, lakin hakiki bir Hakk yolcusuna mürid olma arzusu içindeyken karşılaştığı çoğu şeyhi aralarında geçen konuşmalardan sonra kendisine mürid olma istediğinde bulmuş. Bir gün bir şeyhle konuşurlar, o şeyh Hz. Şems'e mürid olmak ister. Hz. Şems, "Bize mürid olamazsın" der, ancak şeyh ısrar eder. Hz. Şems:
"O halde, yahudi mahallesinden şarap getirt ve ondan iç!" Şeyh:
"Yapamam" diye yanıt verir. Hz. Şems:
"O zaman bana şarap getir de ben içeyim" der. Şeyh onu da yapamam deyince Hz. Şems:
"Biz sana yapamazsın diye söylemiştik, ayrıca ben mürid değil, bana yol gösterecek birini arıyorum" der.


En sonunda Hz. Şems'in yolu Hz. Mevlana'nın yaşadığı şehre düşmüş. Bir gün Hz. Şems, Hz. Mevlana'nın yolu üzerinde beklemeye başlar. Hz. Mevlana atı üzerinde gelirken atının eğerinden tutarak selam verir. Ardından:
"Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) mi daha büyüktür yoksa Beyazid-i Bistami hazretleri mi" diye sorar. Hz. Mevlana soru karşısında kısa bir şaşkınlık geçirse de:
"Elbetteki peygamberimiz (s.a.v.) daha büyüktür." diyerek cevap verir. Hz. Şems ise asıl sormak istediğini sorar:
"O halde Hz. Muhammed (s.a.v.) 'Allah'ım Sen'i tenzih ederim. Bizi bağışla, günahlarımızı affet' derken, Beyazid-i Bistami hazretleri niçin 'Ben günahlardan münezzehim, her bir zerremde Allahu Teala'nın varlığını hissetmekteyim' diyordu?"
Hz. Mevlana hemen şu cevabı verir:
"Beyazid-i Bistami hazretleri hakikatin bir damlasına tahammül edemeyerek kendinden geçtiği hallerde o sözü söylemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) ise bir derya gibiydi, hakikati öğrendikçe daha fazlasını özümseyebiliyor, tahammül edebiliyordu."
Hz. Şems bu cevap karşısında aradığı gerçek dostu bulmanın sevinciyle kendinden geçerek bayıldı. (Hz. Şems sorduğu sorunun cevabını zaten biliyordu, onun aradığı bu sorunun cevabını bilen bir dosttu) Hz. Mevlana, onu düştüğü yerden kaldırarak misafir etti, dünya tarihinin gördüğü en büyük dostluklardan biri böylece başlamış oldu. Hz. Şems diğer şeyhleri sınadığı gibi Hz. Mevlana'yı da sınamıştır. Kendisinden bir kadın istediğinde Hz. Mevlana, dünyalar güzeli eşini getirmiş, Hz. Şems:
"O olmaz, o benim can bacımdır, sen bana en iyisi mi şarap getirt de içeyim" demiş. Hz. Mevlana şarap bulup getirmiş. Bu teslimiyet karşısında Hz. Şems hakiki bir can yoldaşı bulduğunu anlamış, Hz. Mevlana'ya methiyeler, övgüler sunmuş.

Paylaşın:


Paylaşım tarihi:





ANA SAYFA İSLAM Kıssadan Hisseler