Sureler (İsim) Sureler (No.) Kökler  Yardım
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
1.
[54:1]
iḳterabeti-ssâ`atü venşeḳḳa-lḳamer.اقتربت الساعة وانشق القمر
اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانشَقَّ الْقَمَرُ
Elmalılı H. Yazır Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.
Yusuf AliThe Hour (of Judgment) is nigh, and the moon is cleft asunder.
 Words|اقتربت - Has come near| الساعة - the Hour| وانشق - and has split| القمر - the moon.|
2.
[54:2]
veiy yerav âyetey yü`riḍû veyeḳûlû siḥrum müstemirr.وإن يروا آية يعرضوا ويقولوا سحر مستمر
وَإِن يَرَوْا آيَةً يُعْرِضُوا وَيَقُولُوا سِحْرٌ مُّسْتَمِرٌّ
Elmalılı H. Yazır Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler.
Yusuf AliBut if they see a Sign, they turn away, and say, "This is (but) transient magic."
 Words|وإن - And if| يروا - they see| آية - a Sign,| يعرضوا - they turn away| ويقولوا - and say,| سحر - "Magic| مستمر - continuing."|
3.
[54:3]
vekeẕẕebû vettebe`û ehvâehüm veküllü emrim müsteḳirr.وكذبوا واتبعوا أهواءهم وكل أمر مستقر
وَكَذَّبُوا وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ وَكُلُّ أَمْرٍ مُّسْتَقِرٌّ
Elmalılı H. Yazır Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır.
Yusuf AliThey reject (the warning) and follow their (own) lusts but every matter has its appointed time.
 Words|وكذبوا - And they denied| واتبعوا - and followed| أهواءهم - their desires,| وكل - but (for) every| أمر - matter| مستقر - (will be a) settlement.|
4.
[54:4]
veleḳad câehüm mine-l'embâi mâ fîhi müzdecer.ولقد جاءهم من الأنباء ما فيه مزدجر
وَلَقَدْ جَاءَهُم مِّنَ الْأَنبَاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ
Elmalılı H. Yazır Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.
Yusuf AliThere have already come to them Recitals wherein there is (enough) to check (them),
 Words|ولقد - And certainly| جاءهم - has come to them| من - of| الأنباء - the information| ما - wherein| فيه - wherein| مزدجر - (is) deterrence,|
5.
[54:5]
ḥikmetüm bâligatün femâ tugni-nnüẕür.حكمة بالغة فما تغن النذر
حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ
Elmalılı H. Yazır Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor.
Yusuf AliMature wisdom;- but (the preaching of) Warners profits them not.
 Words|حكمة - Wisdom| بالغة - perfect,| فما - but not| تغن - will avail| النذر - the warnings.|
6.
[54:6]
fetevelle `anhüm. yevme yed`u-ddâ`i ilâ şey'in nükür.فتول عنهم يوم يدع الداع إلى شيء نكر
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ يَوْمَ يَدْعُ الدَّاعِ إِلَى شَيْءٍ نُّكُرٍ
Elmalılı H. Yazır Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.
Yusuf AliTherefore, (O Prophet,) turn away from them. The Day that the Caller will call (them) to a terrible affair,
 Words|فتول - So turn away| عنهم - from them.| يوم - (The) Day,| يدع - will call| الداع - the caller| إلى - to| شيء - a thing| نكر - terrible,|
7.
[54:7]
ḫuşşe`an ebṣâruhüm yaḫrucûne mine-l'ecdâŝi keennehüm cerâdüm münteşir.خشعا أبصارهم يخرجون من الأجداث كأنهم جراد منتشر
خُشَّعًا أَبْصَارُهُمْ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ كَأَنَّهُمْ جَرَادٌ مُّنتَشِرٌ
Elmalılı H. Yazır Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.
Yusuf AliThey will come forth,- their eyes humbled - from (their) graves, (torpid) like locusts scattered abroad,
 Words|خشعا - (Will be) humbled| أبصارهم - their eyes| يخرجون - they will come forth| من - from| الأجداث - the graves| كأنهم - as if they (were)| جراد - locusts| منتشر - spreading,|
8.
[54:8]
mühti`îne ile-ddâ`. yeḳûlü-lkâfirûne hâẕâ yevmün `asir.مهطعين إلى الداع يقول الكافرون هذا يوم عسر
مُّهْطِعِينَ إِلَى الدَّاعِ يَقُولُ الْكَافِرُونَ هَذَا يَوْمٌ عَسِرٌ
Elmalılı H. Yazır O çağırana koşarak, kâfirler: "Bu çetin bir gündür." derler.
Yusuf AliHastening, with eyes transfixed, towards the Caller!- "Hard is this Day!", the Unbelievers will say.
 Words|مهطعين - Racing ahead| إلى - towards| الداع - the caller.| يقول - Will say| الكافرون - the disbelievers,| هذا - "This| يوم - (is) a Day| عسر - difficult."|
9.
[54:9]
keẕẕebet ḳablehüm ḳavmü nûḥin fekeẕẕebû `abdenâ veḳâlû mecnûnüv vezdücira.كذبت قبلهم قوم نوح فكذبوا عبدنا وقالوا مجنون وازدجر
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ
Elmalılı H. Yazır Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: "Cinlenmiştir." dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandı.
Yusuf AliBefore them the People of Noah rejected (their messenger): they rejected Our servant, and said, "Here is one possessed!", and he was driven out.
 Words|كذبت - Denied| قبلهم - before them| قوم - (the) people| نوح - (of) Nuh,| فكذبوا - and they denied| عبدنا - Our slave| وقالوا - and said,| مجنون - "A madman,"| وازدجر - and he was repelled.|
10.
[54:10]
fede`â rabbehû ennî maglûbün fenteṣir.فدعا ربه أني مغلوب فانتصر
فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانتَصِرْ
Elmalılı H. Yazır Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı.
Yusuf AliThen he called on his Lord: "I am one overcome: do Thou then help (me)!"
 Words|فدعا - So he called| ربه - his Lord,| أني - "I am| مغلوب - one overpowered,| فانتصر - so help."|
11.
[54:11]
fefetaḥnâ ebvâbe-ssemâi bimâim münhemir.ففتحنا أبواب السماء بماء منهمر
فَفَتَحْنَا أَبْوَابَ السَّمَاءِ بِمَاءٍ مُّنْهَمِرٍ
Elmalılı H. Yazır Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık.
Yusuf AliSo We opened the gates of heaven, with water pouring forth.
 Words|ففتحنا - So We opened| أبواب - (the) gates| السماء - (of) heaven| بماء - with water| منهمر - pouring down|
12.
[54:12]
vefeccerne-l'arḍa `uyûnen felteḳe-lmâü `alâ emrin ḳad ḳudir.وفجرنا الأرض عيونا فالتقى الماء على أمر قد قدر
وَفَجَّرْنَا الْأَرْضَ عُيُونًا فَالْتَقَى الْمَاءُ عَلَى أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ
Elmalılı H. Yazır Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
Yusuf AliAnd We caused the earth to gush forth with springs, so the waters met (and rose) to the extent decreed.
 Words|وفجرنا - And We caused to burst| الأرض - the earth| عيونا - (with) springs,| فالتقى - so met| الماء - the water(s)| على - for| أمر - a matter| قد - already| قدر - predestined.|
13.
[54:13]
veḥamelnâhü `alâ ẕâti elvâḥiv vedüsür.وحملناه على ذات ألواح ودسر
وَحَمَلْنَاهُ عَلَى ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ
Elmalılı H. Yazır Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.
Yusuf AliBut We bore him on an (Ark) made of broad planks and caulked with palm-fibre:
 Words|وحملناه - And We carried him| على - on| ذات - (ark) made of planks| ألواح - (ark) made of planks| ودسر - and nails,|
14.
[54:14]
tecrî bia`yüninâ. cezâel limen kâne küfira.تجري بأعيننا جزاء لمن كان كفر
تَجْرِي بِأَعْيُنِنَا جَزَاءً لِّمَن كَانَ كُفِرَ
Elmalılı H. Yazır Nankörlük edilen (kulumuz)e bir mükafat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.
Yusuf AliShe floats under our eyes (and care): a recompense to one who had been rejected (with scorn)!
 Words|تجري - Sailing| بأعيننا - before Our eyes,| جزاء - a reward| لمن - for (he) who| كان - was| كفر - denied.|
15.
[54:15]
veleḳat teraknâhâ âyeten fehel mim müddekir.ولقد تركناها آية فهل من مدكر
وَلَقَد تَّرَكْنَاهَا آيَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Elmalılı H. Yazır Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?
Yusuf AliAnd We have left this as a Sign (for all time): then is there any that will receive admonition?
 Words|ولقد - And certainly| تركناها - We left it| آية - (as) a Sign,| فهل - so is (there)| من - any| مدكر - who will receive admonition?|
16.
[54:16]
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.فكيف كان عذابي ونذر
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı H. Yazır Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)
Yusuf AliBut how (terrible) was My Penalty and My Warning?
 Words|فكيف - So how| كان - was| عذابي - My punishment| ونذر - and My warnings?|
17.
[54:17]
veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir.ولقد يسرنا القرآن للذكر فهل من مدكر
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Elmalılı H. Yazır Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Yusuf AliAnd We have indeed made the Qur'an easy to understand and remember: then is there any that will receive admonition?
 Words|ولقد - And certainly| يسرنا - We have made easy| القرآن - the Quran| للذكر - for remembrance,| فهل - so is (there)| من - any| مدكر - who will receive admonition?|
18.
[54:18]
keẕẕebet `âdün fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.كذبت عاد فكيف كان عذابي ونذر
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı H. Yazır Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?
Yusuf AliThe 'Ad (people) (too) rejected (Truth): then how terrible was My Penalty and My Warning?
 Words|كذبت - Denied| عاد - Aad;| فكيف - so how| كان - was| عذابي - My punishment| ونذر - and My warnings?|
19.
[54:19]
innâ erselnâ `aleyhim rîḥan ṣarṣaran fî yevmi naḥsim müstemirr.إنا أرسلنا عليهم ريحا صرصرا في يوم نحس مستمر
إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِي يَوْمِ نَحْسٍ مُّسْتَمِرٍّ
Elmalılı H. Yazır Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.
Yusuf AliFor We sent against them a furious wind, on a Day of violent Disaster,
 Words|إنا - Indeed, We| أرسلنا - [We] sent| عليهم - upon them| ريحا - a wind| صرصرا - furious| في - on| يوم - a day| نحس - (of) misfortune| مستمر - continuous,|
20.
[54:20]
tenzi`u-nnâse keennehüm a`câzü naḫlim münḳa`ir.تنزع الناس كأنهم أعجاز نخل منقعر
تَنْزِعُ النَّاسَ كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ مُّنقَعِرٍ
Elmalılı H. Yazır (O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
Yusuf AliPlucking out men as if they were roots of palm-trees torn up (from the ground).
 Words|تنزع - Plucking out| الناس - men| كأنهم - as if they (were)| أعجاز - trunks| نخل - (of) date-palms| منقعر - uprooted.|
21.
[54:21]
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.فكيف كان عذابي ونذر
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı H. Yazır Nasılmış benim azabım ve uyarım?
Yusuf AliYea, how (terrible) was My Penalty and My Warning!
 Words|فكيف - So how| كان - was| عذابي - My punishment| ونذر - and My warnings?|
22.
[54:22]
veleḳad yesserne-lḳur'âne liẕẕikri fehel mim müddekir.ولقد يسرنا القرآن للذكر فهل من مدكر
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْآنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ
Elmalılı H. Yazır Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Yusuf AliBut We have indeed made the Qur'an easy to understand and remember: then is there any that will receive admonition?
 Words|ولقد - And certainly,| يسرنا - We have made easy| القرآن - the Quran| للذكر - for remembrance,| فهل - so is (there)| من - any| مدكر - who will receive admonition?|
23.
[54:23]
keẕẕebet ŝemûdü binnüẕür.كذبت ثمود بالنذر
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
Elmalılı H. Yazır Semûd da o uyarıları yalanladılar.
Yusuf AliThe Thamud (also) rejected (their) Warners.
 Words|كذبت - Denied| ثمود - Thamud| بالنذر - the warnings,|
24.
[54:24]
feḳâlû ebeşeram minnâ vâḥiden nettebi`uhû innâ iẕel lefî ḍalâliv vesü`ur.فقالوا أبشرا منا واحدا نتبعه إنا إذا لفي ضلال وسعر
فَقَالُوا أَبَشَرًا مِّنَّا وَاحِدًا نَّتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَّفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
Elmalılı H. Yazır "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.
Yusuf AliFor they said: "What! a man! a Solitary one from among ourselves! shall we follow such a one? Truly should we then be straying in mind, and mad!
 Words|فقالوا - And said,| أبشرا - "Is (it) a human being| منا - among us| واحدا - one,| نتبعه - (that) we should follow him?| إنا - Indeed, we| إذا - then| لفي - (will be) surely in| ضلال - error| وسعر - and madness.|
25.
[54:25]
eülḳiye-ẕẕikru `aleyhi mim beyninâ bel hüve keẕẕâbün eşir.أألقي الذكر عليه من بيننا بل هو كذاب أشر
أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
Elmalılı H. Yazır "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir" (dediler).
Yusuf Ali"Is it that the Message is sent to him, of all people amongst us? Nay, he is a liar, an insolent one!"
 Words|أألقي - Has been sent| الذكر - the Reminder| عليه - to him| من - from| بيننا - among us?| بل - Nay,| هو - he| كذاب - (is) a liar| أشر - insolent."|
26.
[54:26]
seya`lemûne gadem meni-lkeẕẕâbü-l'eşir.سيعلمون غدا من الكذاب الأشر
سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَّنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ
Elmalılı H. Yazır Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler.
Yusuf AliAh! they will know on the morrow, which is the liar, the insolent one!
 Words|سيعلمون - They will know| غدا - tomorrow| من - who| الكذاب - (is) the liar,| الأشر - the insolent one.|
27.
[54:27]
innâ mürsilü-nnâḳati fitnetel lehüm ferteḳibhüm vaṣṭabir.إنا مرسلو الناقة فتنة لهم فارتقبهم واصطبر
إِنَّا مُرْسِلُوا النَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ
Elmalılı H. Yazır Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.
Yusuf AliFor We will send the she-camel by way of trial for them. So watch them, (O Salih), and possess thyself in patience!
 Words|إنا - Indeed, We| مرسلو - (are) sending| الناقة - the she-camel| فتنة - (as) a trial| لهم - for them,| فارتقبهم - so watch them| واصطبر - and be patient.|
28.
[54:28]
venebbi'hüm enne-lmâe ḳismetüm beynehüm. küllü şirbim muḥteḍar.ونبئهم أن الماء قسمة بينهم كل شرب محتضر
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ كُلُّ شِرْبٍ مُّحْتَضَرٌ
Elmalılı H. Yazır Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.
Yusuf AliAnd tell them that the water is to be divided between them: Each one's right to drink being brought forward (by suitable turns).
 Words|ونبئهم - And inform them| أن - that| الماء - the water| قسمة - (is) to be shared| بينهم - between them,| كل - each| شرب - drink| محتضر - attended.|
29.
[54:29]
fenâdev ṣâḥibehüm fete`âṭâ fe`aḳara.فنادوا صاحبهم فتعاطى فعقر
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ
Elmalılı H. Yazır Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.
Yusuf AliBut they called to their companion, and he took a sword in hand, and hamstrung (her).
 Words|فنادوا - But they called| صاحبهم - their companion| فتعاطى - and he took| فعقر - and hamstrung.|
30.
[54:30]
fekeyfe kâne `aẕâbî venüẕür.فكيف كان عذابي ونذر
فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Elmalılı H. Yazır Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.
Yusuf AliAh! how (terrible) was My Penalty and My Warning!
 Words|فكيف - So how| كان - was| عذابي - My punishment| ونذر - and My warnings.|
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz.
Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız.
   Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir. - IP Numaranız: 18.191.230.106