Sureler (İsim) Sureler (No.) Kökler  Yardım
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
1.
[75:1]
lâ uḳsimü biyevmi-lḳiyâmeh.لا أقسم بيوم القيامة
لَا أُقْسِمُ بِيَوْمِ الْقِيَامَةِ
Elmalılı H. Yazır Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
Yusuf AliI do call to witness the Resurrection Day;
 Words|لا - Nay!| أقسم - I swear| بيوم - by (the) Day| القيامة - (of) the Resurrection.|
2.
[75:2]
velâ uḳsimü binnefsi-llevvâmeh.ولا أقسم بالنفس اللوامة
وَلَا أُقْسِمُ بِالنَّفْسِ اللَّوَّامَةِ
Elmalılı H. Yazır Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
Yusuf AliAnd I do call to witness the self-reproaching spirit: (Eschew Evil).
 Words|ولا - And nay!| أقسم - I swear| بالنفس - by the soul| اللوامة - self-accusing.|
3.
[75:3]
eyaḥsebü-l'insânü ellen necme`a `iżâmeh.أيحسب الإنسان ألن نجمع عظامه
أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَلَّن نَجْمَعَ عِظَامَهُ
Elmalılı H. Yazır İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
Yusuf AliDoes man think that We cannot assemble his bones?
 Words|أيحسب - Does think| الإنسان - [the] man| ألن - that not| نجمع - We will assemble| عظامه - his bones?|
4.
[75:4]
belâ ḳâdirîne `alâ en nüsevviye benâneh.بلى قادرين على أن نسوي بنانه
بَلَى قَادِرِينَ عَلَى أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُ
Elmalılı H. Yazır Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
Yusuf AliNay, We are able to put together in perfect order the very tips of his fingers.
 Words|بلى - Nay!| قادرين - (We are) Able| على - on| أن - that| نسوي - We can restore| بنانه - his fingertips.|
5.
[75:5]
bel yürîdü-l'insânü liyefcüra emâmeh.بل يريد الإنسان ليفجر أمامه
بَلْ يُرِيدُ الْإِنسَانُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُ
Elmalılı H. Yazır Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
Yusuf AliBut man wishes to do wrong (even) in the time in front of him.
 Words|بل - Nay!| يريد - Desires| الإنسان - [the] man| ليفجر - to give (the) lie| أمامه - (to) what is before him.|
6.
[75:6]
yes'elü eyyâne yevmü-lḳiyâmeh.يسأل أيان يوم القيامة
يَسْـئَلُ أَيَّانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ
Elmalılı H. Yazır O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
Yusuf AliHe questions: "When is the Day of Resurrection?"
 Words|يسأل - He asks,| أيان - "When| يوم - (is the) Day| القيامة - (of) the Resurrection?"|
7.
[75:7]
feiẕâ beriḳa-lbeṣar.فإذا برق البصر
فَإِذَا بَرِقَ الْبَصَرُ
Elmalılı H. Yazır Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
Yusuf AliAt length, when the sight is dazed,
 Words|فإذا - So when| برق - is dazzled| البصر - the vision,|
8.
[75:8]
veḫasefe-lḳamer.وخسف القمر
وَخَسَفَ الْقَمَرُ
Elmalılı H. Yazır Ay tutulur,
Yusuf AliAnd the moon is buried in darkness.
 Words|وخسف - And becomes dark| القمر - the moon,|
9.
[75:9]
vecümi`a-şşemsü velḳamer.وجمع الشمس والقمر
وَجُمِعَ الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ
Elmalılı H. Yazır Güneş ve ay toplanır,
Yusuf AliAnd the sun and moon are joined together,-
 Words|وجمع - And are joined| الشمس - the sun| والقمر - and the moon,|
10.
[75:10]
yeḳûlü-l'insânü yevmeiẕin eyne-lmeferr.يقول الإنسان يومئذ أين المفر
يَقُولُ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ الْمَفَرُّ
Elmalılı H. Yazır İşte o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.
Yusuf AliThat Day will Man say: "Where is the refuge?"
 Words|يقول - Will say| الإنسان - [the] man| يومئذ - that Day,| أين - "Where| المفر - (is) the escape?"|
11.
[75:11]
kellâ lâ vezer.كلا لا وزر
كَلَّا لَا وَزَرَ
Elmalılı H. Yazır Hayır, hayır, yok bir siper.
Yusuf AliBy no means! No place of safety!
 Words|كلا - By no means!| لا - (There is) no| وزر - refuge.|
12.
[75:12]
ilâ rabbike yevmeiẕin-lmüsteḳarr.إلى ربك يومئذ المستقر
إِلَى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ
Elmalılı H. Yazır O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
Yusuf AliBefore thy Lord (alone), that Day will be the place of rest.
 Words|إلى - To| ربك - your Lord,| يومئذ - that Day,| المستقر - (is) the place of rest.|
13.
[75:13]
yünebbeü-l'insânü yevmeiẕim bimâ ḳaddeme veeḫḫar.ينبأ الإنسان يومئذ بما قدم وأخر
يُنَبَّؤُاْ الْإِنسَانُ يَوْمَئِذٍ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
Elmalılı H. Yazır O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
Yusuf AliThat Day will Man be told (all) that he put forward, and all that he put back.
 Words|ينبأ - Will be informed| الإنسان - [the] man| يومئذ - that Day| بما - of what| قدم - he sent forth| وأخر - and kept back.|
14.
[75:14]
beli-l'insânü `alâ nefsihî beṣîrah.بل الإنسان على نفسه بصيرة
بَلِ الْإِنسَانُ عَلَى نَفْسِهِ بَصِيرَةٌ
Elmalılı H. Yazır Doğrusu insan kendi nefsini görür,
Yusuf AliNay, man will be evidence against himself,
 Words|بل - Nay!| الإنسان - [The] man| على - against| نفسه - himself| بصيرة - (will be) a witness.|
15.
[75:15]
velev elḳâ me`âẕîrah.ولو ألقى معاذيره
وَلَوْ أَلْقَى مَعَاذِيرَهُ
Elmalılı H. Yazır Bir takım özürler ortaya atsa da.
Yusuf AliEven though he were to put up his excuses.
 Words|ولو - Even if| ألقى - he presents| معاذيره - his excuses.|
16.
[75:16]
lâ tüḥarrik bihî lisâneke lita`cele bih.لا تحرك به لسانك لتعجل به
لَا تُحَرِّكْ بِهِ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِ
Elmalılı H. Yazır Onu hemen okumak için dilini depretme.
Yusuf AliMove not thy tongue concerning the (Qur'an) to make haste therewith.
 Words|لا - Not| تحرك - move| به - with it| لسانك - your tongue| لتعجل - to hasten| به - with it.|
17.
[75:17]
inne `aleynâ cem`ahû veḳur'âneh.إن علينا جمعه وقرآنه
إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ
Elmalılı H. Yazır Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.
Yusuf AliIt is for Us to collect it and to promulgate it:
 Words|إن - Indeed,| علينا - upon Us| جمعه - (is) its collection| وقرآنه - and its recitation.|
18.
[75:18]
feiẕâ ḳara'nâhü fettebi` ḳur'âneh.فإذا قرأناه فاتبع قرآنه
فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ
Elmalılı H. Yazır O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.
Yusuf AliBut when We have promulgated it, follow thou its recital (as promulgated):
 Words|فإذا - And when| قرأناه - We have recited it,| فاتبع - then follow| قرآنه - its recitation.|
19.
[75:19]
ŝümme inne `aleynâ beyâneh.ثم إن علينا بيانه
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُ
Elmalılı H. Yazır Sonra onu açıklamak da bize aittir.
Yusuf AliNay more, it is for Us to explain it (and make it clear):
 Words|ثم - Then| إن - indeed,| علينا - upon Us| بيانه - (is) its explanation.|
20.
[75:20]
kellâ bel tüḥibbûne-l`âcileh.كلا بل تحبون العاجلة
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ
Elmalılı H. Yazır Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
Yusuf AliNay, (ye men!) but ye love the fleeting life,
 Words|كلا - No!| بل - But| تحبون - you love| العاجلة - the immediate,|
21.
[75:21]
veteẕerûne-l'âḫirah.وتذرون الآخرة
وَتَذَرُونَ الْآخِرَةَ
Elmalılı H. Yazır Ahireti bırakıyorsunuz.
Yusuf AliAnd leave alone the Hereafter.
 Words|وتذرون - And leave| الآخرة - the Hereafter.|
22.
[75:22]
vucûhüy yevmeiẕin nâḍirah.وجوه يومئذ ناضرة
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ
Elmalılı H. Yazır Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
Yusuf AliSome faces, that Day, will beam (in brightness and beauty);-
 Words|وجوه - Faces| يومئذ - that Day| ناضرة - (will be) radiant,|
23.
[75:23]
ilâ rabbihâ nâżirah.إلى ربها ناظرة
إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
Elmalılı H. Yazır Rabbine bakar.
Yusuf AliLooking towards their Lord;
 Words|إلى - Towards| ربها - their Lord| ناظرة - looking,|
24.
[75:24]
vevucûhüy yevmeiẕim bâsirah.ووجوه يومئذ باسرة
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ
Elmalılı H. Yazır Yüzler de var ki o gün asıktır.
Yusuf AliAnd some faces, that Day, will be sad and dismal,
 Words|ووجوه - And faces| يومئذ - that Day| باسرة - (will be) distorted,|
25.
[75:25]
teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah.تظن أن يفعل بها فاقرة
تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
Elmalılı H. Yazır Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
Yusuf AliIn the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;
 Words|تظن - Thinking| أن - that| يفعل - will be done| بها - to them| فاقرة - backbreaking.|
26.
[75:26]
kellâ iẕâ belegati-tterâḳiy.كلا إذا بلغت التراقي
كَلَّا إِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَ
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
Yusuf AliYea, when (the soul) reaches to the collar-bone (in its exit),
 Words|كلا - No!| إذا - When| بلغت - it reaches| التراقي - the collar bones|
27.
[75:27]
veḳîle men râḳ.وقيل من راق
وَقِيلَ مَنْ رَاقٍ
Elmalılı H. Yazır "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
Yusuf AliAnd there will be a cry, "Who is a magician (to restore him)?"
 Words|وقيل - And it is said,| من - "Who| راق - (will) cure?"|
28.
[75:28]
veżanne ennehü-lfirâḳ.وظن أنه الفراق
وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ
Elmalılı H. Yazır Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
Yusuf AliAnd he will conclude that it was (the Time) of Parting;
 Words|وظن - And he is certain| أنه - that it| الفراق - (is) the parting.|
29.
[75:29]
velteffeti-ssâḳu bissâḳ.والتفت الساق بالساق
وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ
Elmalılı H. Yazır Bacak bacağa dolaşır..
Yusuf AliAnd one leg will be joined with another:
 Words|والتفت - And is wound,| الساق - the leg| بالساق - about the leg,|
30.
[75:30]
ilâ rabbike yevmeiẕin-lmesâḳ.إلى ربك يومئذ المساق
إِلَى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ
Elmalılı H. Yazır İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
Yusuf AliThat Day the Drive will be (all) to thy Lord!
 Words|إلى - To| ربك - your Lord| يومئذ - that Day| المساق - (will be) the driving.|
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz.
Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız.
   Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir. - IP Numaranız: 3.16.147.139