Sureler (İsim) Sureler (No.) Kökler  Yardım
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
1.
[78:1]
`amme yetesâelûn.عم يتساءلون
عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ
Elmalılı H. Yazır Birbirlerine neyi soruyorlar?
Yusuf AliConcerning what are they disputing?
 Words|عم - About what| يتساءلون - are they asking one another?|
2.
[78:2]
`ani-nnebei-l`ażîm.عن النبإ العظيم
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ
Elmalılı H. Yazır O büyük haberden (kıyametten) mi?
Yusuf AliConcerning the Great News,
 Words|عن - About| النبإ - the News| العظيم - the Great,|
3.
[78:3]
elleẕî hüm fîhi muḫtelifûn.الذي هم فيه مختلفون
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
Elmalılı H. Yazır Ki onlar onda ayrılığa düşmektedirler.
Yusuf AliAbout which they cannot agree.
 Words|الذي - (About) which| هم - they| فيه - (are) concerning it| مختلفون - (in) disagreement.|
4.
[78:4]
kellâ seya`lemûn.كلا سيعلمون
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Elmalılı H. Yazır Hayır, ilerde bilecekler.
Yusuf AliVerily, they shall soon (come to) know!
 Words|كلا - Nay!| سيعلمون - (soon) they will know.|
5.
[78:5]
ŝümme kellâ seya`lemûn.ثم كلا سيعلمون
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, ilerde bilecekler.
Yusuf AliVerily, verily they shall soon (come to) know!
 Words|ثم - Then| كلا - Nay!| سيعلمون - (soon) they will know.|
6.
[78:6]
elem nec`ali-l'arḍa mihâdâ.ألم نجعل الأرض مهادا
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا
Elmalılı H. Yazır Biz yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
Yusuf AliHave We not made the earth as a wide expanse,
 Words|ألم - Have not| نجعل - We made| الأرض - the earth| مهادا - a resting place?|
7.
[78:7]
velcibâle evtâdâ.والجبال أوتادا
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا
Elmalılı H. Yazır Dağları da birer kazık kılmadık mı?
Yusuf AliAnd the mountains as pegs?
 Words|والجبال - And the mountains| أوتادا - (as) pegs,|
8.
[78:8]
veḫalaḳnâküm ezvâcâ.وخلقناكم أزواجا
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا
Elmalılı H. Yazır Sizleri çift çift yarattık.
Yusuf AliAnd (have We not) created you in pairs,
 Words|وخلقناكم - And We created you| أزواجا - (in) pairs,|
9.
[78:9]
vece`alnâ nevmeküm sübâtâ.وجعلنا نومكم سباتا
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
Elmalılı H. Yazır Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
Yusuf AliAnd made your sleep for rest,
 Words|وجعلنا - And We made| نومكم - your sleep| سباتا - (for) rest,|
10.
[78:10]
vece`alne-lleyle libâsâ.وجعلنا الليل لباسا
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا
Elmalılı H. Yazır Geceyi bir örtü yaptık.
Yusuf AliAnd made the night as a covering,
 Words|وجعلنا - And We made| الليل - the night| لباسا - (as) covering,|
11.
[78:11]
vece`alne-nnehâra me`âşâ.وجعلنا النهار معاشا
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
Elmalılı H. Yazır Gündüzü de bir geçim zamanı yaptık.
Yusuf AliAnd made the day as a means of subsistence?
 Words|وجعلنا - And We made| النهار - the day| معاشا - (for) livelihood,|
12.
[78:12]
vebeneynâ fevḳaküm seb`an şidâdâ.وبنينا فوقكم سبعا شدادا
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا
Elmalılı H. Yazır Üstünüze yedi sağlam bina (gök) çattık.
Yusuf AliAnd (have We not) built over you the seven firmaments,
 Words|وبنينا - And We constructed| فوقكم - over you| سبعا - seven| شدادا - strong,|
13.
[78:13]
vece`alnâ sirâcev vehhâcâ.وجعلنا سراجا وهاجا
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
Elmalılı H. Yazır İçlerine ışık saçan bir kandil astık.
Yusuf AliAnd placed (therein) a Light of Splendour?
 Words|وجعلنا - And We placed| سراجا - a lamp| وهاجا - burning,|
14.
[78:14]
veenzelnâ mine-lmü`ṣirâti mâen ŝeccâcâ.وأنزلنا من المعصرات ماء ثجاجا
وَأَنزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا
Elmalılı H. Yazır Yoğunlaşmış bulutlardan şarıl şarıl bir su indirdik.
Yusuf AliAnd do We not send down from the clouds water in abundance,
 Words|وأنزلنا - And We sent down| من - from| المعصرات - the rain clouds| ماء - water| ثجاجا - pouring abundantly,|
15.
[78:15]
linuḫrice bihî ḥabbev venebâtâ.لنخرج به حبا ونباتا
لِّنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا
Elmalılı H. Yazır Onunla taneler ve otlar çıkaralım diye.
Yusuf AliThat We may produce therewith corn and vegetables,
 Words|لنخرج - That We may bring forth| به - thereby| حبا - grain| ونباتا - and vegetation,|
16.
[78:16]
vecennâtin elfâfâ.وجنات ألفافا
وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا
Elmalılı H. Yazır Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye).
Yusuf AliAnd gardens of luxurious growth?
 Words|وجنات - And gardens| ألفافا - (of) thick foliage.|
17.
[78:17]
inne yevme-lfaṣli kâne mîḳâtâ.إن يوم الفصل كان ميقاتا
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا
Elmalılı H. Yazır Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur.
Yusuf AliVerily the Day of Sorting out is a thing appointed,
 Words|إن - Indeed,| يوم - (the) Day| الفصل - (of) the Judgment| كان - is| ميقاتا - an appointed time,|
18.
[78:18]
yevme yünfeḫu fi-ṣṣûri fete'tûne efvâcâ.يوم ينفخ في الصور فتأتون أفواجا
يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا
Elmalılı H. Yazır O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.
Yusuf AliThe Day that the Trumpet shall be sounded, and ye shall come forth in crowds;
 Words|يوم - (The) Day| ينفخ - (in which) shall be blown| في - in| الصور - the trumpet| فتأتون - and you will come forth| أفواجا - (in) crowds,|
19.
[78:19]
vefütiḥati-ssemâü fekânet ebvâbâ.وفتحت السماء فكانت أبوابا
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا
Elmalılı H. Yazır Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.
Yusuf AliAnd the heavens shall be opened as if there were doors,
 Words|وفتحت - And is opened| السماء - the heaven| فكانت - and becomes| أبوابا - gateways,|
20.
[78:20]
vesüyyirati-lcibâlü fekânet serâbâ.وسيرت الجبال فكانت سرابا
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
Elmalılı H. Yazır Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.
Yusuf AliAnd the mountains shall vanish, as if they were a mirage.
 Words|وسيرت - And are moved| الجبال - the mountains| فكانت - and become| سرابا - a mirage.|
21.
[78:21]
inne cehenneme kânet mirṣâdâ.إن جهنم كانت مرصادا
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
Elmalılı H. Yazır Kuşkusuz Cehennem gözetleme yeri olmuştur.
Yusuf AliTruly Hell is as a place of ambush,
 Words|إن - Indeed,| جهنم - Hell| كانت - is| مرصادا - lying in wait,|
22.
[78:22]
liṭṭâgîne meâbâ.للطاغين مآبا
لِّلْطَّاغِينَ مَآبًا
Elmalılı H. Yazır Azgınlar için son varılacak yer olmuştur.
Yusuf AliFor the transgressors a place of destination:
 Words|للطاغين - For the transgressors| مآبا - a place of return,|
23.
[78:23]
lâbiŝîne fîhâ aḥḳâbâ.لابثين فيها أحقابا
لاَّبِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا
Elmalılı H. Yazır Orada çağlarca kalacaklardır.
Yusuf AliThey will dwell therein for ages.
 Words|لابثين - (They will) be remaining| فيها - therein| أحقابا - (for) ages.|
24.
[78:24]
lâ yeẕûḳûne fîhâ berdev velâ şerâbâ.لا يذوقون فيها بردا ولا شرابا
لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
Elmalılı H. Yazır Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir şey.
Yusuf AliNothing cool shall they taste therein, nor any drink,
 Words|لا - Not| يذوقون - they will taste| فيها - therein| بردا - coolness| ولا - and not| شرابا - any drink,|
25.
[78:25]
illâ ḥamîmev vegassâḳâ.إلا حميما وغساقا
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا
Elmalılı H. Yazır Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).
Yusuf AliSave a boiling fluid and a fluid, dark, murky, intensely cold,
 Words|إلا - Except| حميما - scalding water| وغساقا - and purulence,|
26.
[78:26]
cezâev vifâḳâ.جزاء وفاقا
جَزَاءً وِفَاقًا
Elmalılı H. Yazır Bir ceza ki tam yaptıklarına uygun.
Yusuf AliA fitting recompense (for them).
 Words|جزاء - A recompense| وفاقا - appropriate.|
27.
[78:27]
innehüm kânû lâ yercûne ḥisâbâ.إنهم كانوا لا يرجون حسابا
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا
Elmalılı H. Yazır Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardı.
Yusuf AliFor that they used not to fear any account (for their deeds),
 Words|إنهم - Indeed, they| كانوا - were| لا - not| يرجون - expecting| حسابا - an account,|
28.
[78:28]
vekeẕẕebû biâyâtinâ kiẕẕâbâ.وكذبوا بآياتنا كذابا
وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا
Elmalılı H. Yazır Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalancı olmuşlardı.
Yusuf AliBut they (impudently) treated Our Signs as false.
 Words|وكذبوا - And they denied| بآياتنا - Our Signs| كذابا - (with) denial.|
29.
[78:29]
vekülle şey'in aḥṣaynâhü kitâbâ.وكل شيء أحصيناه كتابا
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا
Elmalılı H. Yazır Biz ise herşeyi sayıp bir kitaba geçirmişiz.
Yusuf AliAnd all things have We preserved on record.
 Words|وكل - And every| شيء - thing| أحصيناه - We have enumerated it| كتابا - (in) a Book.|
30.
[78:30]
feẕûḳû felen nezîdeküm illâ `aẕâbâ.فذوقوا فلن نزيدكم إلا عذابا
فَذُوقُوا فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
Elmalılı H. Yazır (Onlara): "Şimdi tadın (cezanızı). Artık size azabınızı artırmaktan başka bir şey yapmayacağız" (denir).
Yusuf Ali"So taste ye (the fruits of your deeds); for no increase shall We grant you, except in Punishment."
 Words|فذوقوا - So taste,| فلن - and never| نزيدكم - We will increase you| إلا - except| عذابا - (in) punishment.|
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz.
Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız.
   Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir. - IP Numaranız: 3.16.81.71