Sureler (İsim) Sureler (No.) Kökler  Yardım
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
1.
[79:1]
vennâzi`âti garḳâ.والنازعات غرقا
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
Elmalılı H. Yazır Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,
Yusuf AliBy the (angels) who tear out (the souls of the wicked) with violence;
 Words|والنازعات - By those who extract| غرقا - violently,|
2.
[79:2]
vennâşiṭâti neşṭâ.والناشطات نشطا
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
Elmalılı H. Yazır Usulcacık çekenlere,
Yusuf AliBy those who gently draw out (the souls of the blessed);
 Words|والناشطات - And those who draw out| نشطا - gently,|
3.
[79:3]
vessâbiḥâti sebḥâ.والسابحات سبحا
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
Elmalılı H. Yazır Yüzüp yüzüp gidenlere,
Yusuf AliAnd by those who glide along (on errands of mercy),
 Words|والسابحات - And those who glide| سبحا - swimming,|
4.
[79:4]
fessâbiḳâti sebḳâ.فالسابقات سبقا
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
Elmalılı H. Yazır Yarışıp geçenlere,
Yusuf AliThen press forward as in a race,
 Words|فالسابقات - And those who race each other| سبقا - (in) a race,|
5.
[79:5]
felmüdebbirâti emrâ.فالمدبرات أمرا
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
Elmalılı H. Yazır Derken bir iş çevirenlere kasem olsun (ki kıyamet var).
Yusuf AliThen arrange to do (the Commands of their Lord),
 Words|فالمدبرات - And those who arrange| أمرا - (the) matter.|
6.
[79:6]
yevme tercüfü-rrâcifeh.يوم ترجف الراجفة
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
Elmalılı H. Yazır O gün deprem sarsar,
Yusuf AliOne Day everything that can be in commotion will be in violent commotion,
 Words|يوم - (The) Day| ترجف - will quake| الراجفة - the quaking one,|
7.
[79:7]
tetbe`uhe-rrâdifeh.تتبعها الرادفة
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
Elmalılı H. Yazır Onu ikinci bir sarsıntı izler.
Yusuf AliFollowed by oft-repeated (commotions):
 Words|تتبعها - Follows it| الرادفة - the subsequent,|
8.
[79:8]
ḳulûbüy yevmeiẕiv vâcifeh.قلوب يومئذ واجفة
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
Elmalılı H. Yazır Yürekler vardır, o gün kaygıdan hoplar.
Yusuf AliHearts that Day will be in agitation;
 Words|قلوب - Hearts,| يومئذ - that Day,| واجفة - will palpitate,|
9.
[79:9]
ebṣâruhâ ḫâşi`ah.أبصارها خاشعة
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
Elmalılı H. Yazır Gözler kalkmaz saygıdan.
Yusuf AliCast down will be (their owners') eyes.
 Words|أبصارها - Their eyes| خاشعة - humbled.|
10.
[79:10]
yeḳûlûne einnâ lemerdûdûne fi-lḥâfirah.يقولون أإنا لمردودون في الحافرة
يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
Elmalılı H. Yazır Diyorlar ki: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz?
Yusuf AliThey say (now): "What! shall we indeed be returned to (our) former state?
 Words|يقولون - They say,| أإنا - "Will we| لمردودون - indeed be returned| في - to| الحافرة - the former state?|
11.
[79:11]
eiẕâ künnâ `iżâmen neḫirah.أإذا كنا عظاما نخرة
أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
Elmalılı H. Yazır "Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"
Yusuf Ali"What! - when we shall have become rotten bones?"
 Words|أإذا - What! When| كنا - we are| عظاما - bones| نخرة - decayed?"|
12.
[79:12]
ḳâlû tilke iẕen kerratün ḫâsirah.قالوا تلك إذا كرة خاسرة
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
Elmalılı H. Yazır "Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür." dediler.
Yusuf AliThey say: "It would, in that case, be a return with loss!"
 Words|قالوا - They say,| تلك - "This| إذا - then| كرة - (would be) a return| خاسرة - losing."|
13.
[79:13]
feinnemâ hiye zecratüv vâḥideh.فإنما هي زجرة واحدة
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
Elmalılı H. Yazır Fakat o bir tek haykırıştır.
Yusuf AliBut verily, it will be but a single (Compelling) Cry,
 Words|فإنما - Then only| هي - it| زجرة - (will be) a shout| واحدة - single,|
14.
[79:14]
feiẕâ hüm bissâhirah.فإذا هم بالساهرة
فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ
Elmalılı H. Yazır Bir de bakarsın hepsi meydandadır.
Yusuf AliWhen, behold, they will be in the (full) awakening (to Judgment).
 Words|فإذا - And behold!| هم - They| بالساهرة - (will be) awakened.|
15.
[79:15]
hel etâke ḥadîŝü mûsâ.هل أتاك حديث موسى
هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى
Elmalılı H. Yazır Musa'nın haberi sana geldi mi?
Yusuf AliHas the story of Moses reached thee?
 Words|هل - Has| أتاك - (there) come to you| حديث - (the) story| موسى - (of) Musa?|
16.
[79:16]
iẕ nâdâhü rabbühû bilvâdi-lmüḳaddesi ṭuvâ.إذ ناداه ربه بالواد المقدس طوى
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
Elmalılı H. Yazır Hani Rabbi ona kutsal vaadi Tuva'da seslenmişti:
Yusuf AliBehold, thy Lord did call to him in the sacred valley of Tuwa:-
 Words|إذ - When| ناداه - called him| ربه - his Lord| بالواد - in the valley| المقدس - the sacred| طوى - (of) Tuwa,|
17.
[79:17]
iẕheb ilâ fir`avne innehû ṭagâ.اذهب إلى فرعون إنه طغى
اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى
Elmalılı H. Yazır "Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı."
Yusuf Ali"Go thou to Pharaoh for he has indeed transgressed all bounds:
 Words|اذهب - "Go| إلى - to| فرعون - Firaun.| إنه - Indeed, he| طغى - (has) transgressed.|
18.
[79:18]
feḳul hel leke ilâ en tezekkâ.فقل هل لك إلى أن تزكى
فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى
Elmalılı H. Yazır De ki: İster misin arınasın?
Yusuf Ali"And say to him, 'Wouldst thou that thou shouldst be purified (from sin)?-
 Words|فقل - And say,| هل - "Would| لك - [for] you| إلى - [to]| أن - [that]| تزكى - purify yourself?|
19.
[79:19]
veehdiyeke ilâ rabbike fetaḫşâ.وأهديك إلى ربك فتخشى
وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى
Elmalılı H. Yazır Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.
Yusuf Ali"'And that I guide thee to thy Lord, so thou shouldst fear Him?'"
 Words|وأهديك - And I will guide you| إلى - to| ربك - your Lord| فتخشى - so you would fear."|
20.
[79:20]
feerâhü-l'âyete-lkübrâ.فأراه الآية الكبرى
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى
Elmalılı H. Yazır Musa Firavun'a o büyük mucizeyi gösterdi.
Yusuf AliThen did (Moses) show him the Great Sign.
 Words|فأراه - Then he showed him| الآية - the sign| الكبرى - the great.|
21.
[79:21]
fekeẕẕebe ve`aṣâ.فكذب وعصى
فَكَذَّبَ وَعَصَى
Elmalılı H. Yazır Fakat Firavun yalanladı, karşı geldi.
Yusuf AliBut (Pharaoh) rejected it and disobeyed (guidance);
 Words|فكذب - But he denied| وعصى - and disobeyed.|
22.
[79:22]
ŝümme edbera yes`â.ثم أدبر يسعى
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى
Elmalılı H. Yazır Sonra koşarak dönüp gitti.
Yusuf AliFurther, he turned his back, striving hard (against Allah).
 Words|ثم - Then| أدبر - he turned his back,| يسعى - striving,|
23.
[79:23]
feḥaşera fenâdâ.فحشر فنادى
فَحَشَرَ فَنَادَى
Elmalılı H. Yazır Derken adamlarını topladı da bağırdı:
Yusuf AliThen he collected (his men) and made a proclamation,
 Words|فحشر - And he gathered| فنادى - and called out,|
24.
[79:24]
feḳâle ene rabbükümü-l'a`lâ.فقال أنا ربكم الأعلى
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
Elmalılı H. Yazır "Ben sizin en yüce Rabbinizim" dedi.
Yusuf AliSaying, "I am your Lord, Most High".
 Words|فقال - Then he said,| أنا - "I am| ربكم - your Lord,| الأعلى - the Most High."|
25.
[79:25]
feeḫaẕehü-llâhü nekâle-l'âḫirati vel'ûlâ.فأخذه الله نكال الآخرة والأولى
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى
Elmalılı H. Yazır Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.
Yusuf AliBut Allah did punish him, (and made an) example of him, - in the Hereafter, as in this life.
 Words|فأخذه - So seized him| الله - Allah| نكال - (with) an exemplary punishment| الآخرة - (for) the last| والأولى - and the first.|
26.
[79:26]
inne fî ẕâlike le`ibratel limey yaḫşâ.إن في ذلك لعبرة لمن يخشى
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى
Elmalılı H. Yazır Kuşkusuz bunda, saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
Yusuf AliVerily in this is an instructive warning for whosoever feareth (Allah).
 Words|إن - Indeed,| في - in| ذلك - that| لعبرة - surely (is) a lesson| لمن - for whoever| يخشى - fears.|
27.
[79:27]
eentüm eşeddü ḫalḳan emi-ssemâü. benâhâ.أأنتم أشد خلقا أم السماء بناها
أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ بَنَاهَا
Elmalılı H. Yazır Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? Onu Allah bina etti.
Yusuf AliWhat! Are ye the more difficult to create or the heaven (above)? (Allah) hath constructed it:
 Words|أأنتم - Are you| أشد - a more difficult| خلقا - creation| أم - or| السماء - the heaven.| بناها - He constructed it?|
28.
[79:28]
rafe`a semkehâ fesevvâhâ.رفع سمكها فسواها
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
Elmalılı H. Yazır Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu.
Yusuf AliOn high hath He raised its canopy, and He hath given it order and perfection.
 Words|رفع - He raised| سمكها - its ceiling| فسواها - and proportioned it.|
29.
[79:29]
veagṭaşe leylehâ veaḫrace ḍuḥâhâ.وأغطش ليلها وأخرج ضحاها
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
Elmalılı H. Yazır Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
Yusuf AliIts night doth He endow with darkness, and its splendour doth He bring out (with light).
 Words|وأغطش - And He darkened| ليلها - its night| وأخرج - and brought out| ضحاها - its brightness.|
30.
[79:30]
vel'arḍa ba`de ẕâlike deḥâhâ.والأرض بعد ذلك دحاها
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
Elmalılı H. Yazır Bundan sonra da yeryüzünü döşedi.
Yusuf AliAnd the earth, moreover, hath He extended (to a wide expanse);
 Words|والأرض - And the earth| بعد - after| ذلك - that| دحاها - He spread it.|
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz.
Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız.
   Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir. - IP Numaranız: 3.16.81.71