Sureler (İsim) Sureler (No.) Kökler  Yardım
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
1.
[83:1]
veylül lilmüṭaffifîn.ويل للمطففين
وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ
Elmalılı H. Yazır Eksik ölçüp tartanların vay haline!
Yusuf AliWoe to those that deal in fraud,-
 Words|ويل - Woe| للمطففين - to those who give less,|
2.
[83:2]
elleẕîne iẕe-ktâlû `ale-nnâsi yestevfûn.الذين إذا اكتالوا على الناس يستوفون
الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُواْ عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ
Elmalılı H. Yazır Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam ölçerler.
Yusuf AliThose who, when they have to receive by measure from men, exact full measure,
 Words|الذين - Those who| إذا - when| اكتالوا - they take a measure| على - from| الناس - the people,| يستوفون - they take in full,|
3.
[83:3]
veiẕâ kâlûhüm ev vezenûhüm yuḫsirûn.وإذا كالوهم أو وزنوهم يخسرون
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ
Elmalılı H. Yazır Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik ölçer ve tartarlar.
Yusuf AliBut when they have to give by measure or weight to men, give less than due.
 Words|وإذا - But when| كالوهم - they give by measure (to) them| أو - or| وزنوهم - they weigh (for) them| يخسرون - they give less.|
4.
[83:4]
elâ yeżunnü ülâike ennehüm meb`ûŝûn.ألا يظن أولئك أنهم مبعوثون
أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ
Elmalılı H. Yazır Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?
Yusuf AliDo they not think that they will be called to account?-
 Words|ألا - Do not| يظن - think| أولئك - those| أنهم - that they| مبعوثون - (will be) resurrected,|
5.
[83:5]
liyevmin `ażîm.ليوم عظيم
لِيَوْمٍ عَظِيمٍ
Elmalılı H. Yazır Büyük bir gün için.
Yusuf AliOn a Mighty Day,
 Words|ليوم - For a Day| عظيم - Great,|
6.
[83:6]
yevme yeḳûmü-nnâsü lirabbi-l`âlemîn.يوم يقوم الناس لرب العالمين
يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Elmalılı H. Yazır Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar.
Yusuf AliA Day when (all) mankind will stand before the Lord of the Worlds?
 Words|يوم - (The) Day| يقوم - will stand| الناس - mankind| لرب - before (the) Lord| العالمين - (of) the worlds?|
7.
[83:7]
kellâ inne kitâbe-lfüccâri lefî siccîn.كلا إن كتاب الفجار لفي سجين
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, kötülerin yazısı muhakkak Siccin'dedir.
Yusuf AliNay! Surely the record of the wicked is (preserved) in Sijjin.
 Words|كلا - Nay!| إن - Indeed,| كتاب - (the) record| الفجار - (of) the wicked| لفي - (is) surely in| سجين - Sijjin.|
8.
[83:8]
vemâ edrâke mâ siccîn.وما أدراك ما سجين
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ
Elmalılı H. Yazır Bildin mi sen, Siccin nedir?
Yusuf AliAnd what will explain to thee what Sijjin is?
 Words|وما - And what| أدراك - can make you know| ما - what| سجين - (is) Sijjin?|
9.
[83:9]
kitâbüm merḳûm.كتاب مرقوم
كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
Elmalılı H. Yazır Yazılmış bir kitaptır o.
Yusuf Ali(There is) a Register (fully) inscribed.
 Words|كتاب - A book| مرقوم - written.|
10.
[83:10]
veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.ويل يومئذ للمكذبين
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Elmalılı H. Yazır Vay haline yalanlayanların o gün!
Yusuf AliWoe, that Day, to those that deny-
 Words|ويل - Woe| يومئذ - that Day| للمكذبين - to the deniers,|
11.
[83:11]
elleẕîne yükeẕẕibûne biyevmi-ddîn.الذين يكذبون بيوم الدين
الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ
Elmalılı H. Yazır Onlar ceza gününü yalanlayanlardır.
Yusuf AliThose that deny the Day of Judgment.
 Words|الذين - Those who| يكذبون - deny| بيوم - (the) Day| الدين - (of) the Judgment.|
12.
[83:12]
vemâ yükeẕẕibü bihî illâ küllü mü`tedin eŝîm.وما يكذب به إلا كل معتد أثيم
وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ
Elmalılı H. Yazır Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar.
Yusuf AliAnd none can deny it but the Transgressor beyond bounds the Sinner!
 Words|وما - And not| يكذب - can deny| به - [of] it| إلا - except| كل - every| معتد - transgressor| أثيم - sinful.|
13.
[83:13]
iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.إذا تتلى عليه آياتنا قال أساطير الأولين
إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
Elmalılı H. Yazır Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, "eskilerin masalları" der.
Yusuf AliWhen Our Signs are rehearsed to him, he says, "Tales of the ancients!"
 Words|إذا - When| تتلى - are recited| عليه - to him| آياتنا - Our Verses,| قال - he says,| أساطير - "Stories| الأولين - (of) the former (people)."|
14.
[83:14]
kellâ bel râne `alâ ḳulûbihim mâ kânû yeksibûn.كلا بل ران على قلوبهم ما كانوا يكسبون
كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.
Yusuf AliBy no means! but on their hearts is the stain of the (ill) which they do!
 Words|كلا - Nay!| بل - But,| ران - (the) stain has covered| على - [over]| قلوبهم - their hearts| ما - (for) what| كانوا - they used to| يكسبون - earn.|
15.
[83:15]
kellâ innehüm `ar rabbihim yevmeiẕil lemaḥcûbûn.كلا إنهم عن ربهم يومئذ لمحجوبون
كَلَّا إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar.
Yusuf AliVerily, from (the Light of) their Lord, that Day, will they be veiled.
 Words|كلا - Nay!| إنهم - Indeed, they| عن - from| ربهم - their Lord| يومئذ - that Day| لمحجوبون - surely will be partitioned.|
16.
[83:16]
ŝümme innehüm leṣâlü-lceḥîm.ثم إنهم لصالو الجحيم
ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُوا الْجَحِيمِ
Elmalılı H. Yazır Sonra onlar muhakkak cehenneme girecekler.
Yusuf AliFurther, they will enter the Fire of Hell.
 Words|ثم - Then| إنهم - indeed, they| لصالو - (surely) will burn| الجحيم - (in) the Hellfire.|
17.
[83:17]
ŝümme yüḳâlü hâẕe-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.ثم يقال هذا الذي كنتم به تكذبون
ثُمَّ يُقَالُ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı H. Yazır Sonra da onlara: "İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir" denilecek.
Yusuf AliFurther, it will be said to them: "This is the (reality) which ye rejected as false!
 Words|ثم - Then| يقال - it will be said,| هذا - "This| الذي - (is) what| كنتم - you used to| به - [of it]| تكذبون - deny."|
18.
[83:18]
kellâ inne kitâbe-l'ebrâri lefî `illiyyîn.كلا إن كتاب الأبرار لفي عليين
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, iyilerin yazısı muhakkak Illiyyîn'dedir.
Yusuf AliDay, verily the record of the Righteous is (preserved) in 'Illiyin.
 Words|كلا - Nay!| إن - Indeed,| كتاب - (the) record| الأبرار - (of) the righteous| لفي - (will be) surely in| عليين - Illiyin.|
19.
[83:19]
vemâ edrâke mâ `illiyyûn.وما أدراك ما عليون
وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ
Elmalılı H. Yazır Bildin mi sen, Illiyyîn nedir?
Yusuf AliAnd what will explain to thee what 'Illiyun is?
 Words|وما - And what| أدراك - can make you know| ما - what| عليون - (is) Illiyun?|
20.
[83:20]
kitâbüm merḳûm.كتاب مرقوم
كِتَابٌ مَّرْقُومٌ
Elmalılı H. Yazır Yazılmış bir kitaptır o.
Yusuf Ali(There is) a Register (fully) inscribed,
 Words|كتاب - A book| مرقوم - written,|
21.
[83:21]
yeşhedühü-lmüḳarrabûn.يشهده المقربون
يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ
Elmalılı H. Yazır Allah'a yaklaştırılmış melekler ona tanık olurlar.
Yusuf AliTo which bear witness those Nearest (to Allah).
 Words|يشهده - Witness it| المقربون - those brought near.|
22.
[83:22]
inne-l'ebrâra lefî ne`îm.إن الأبرار لفي نعيم
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
Elmalılı H. Yazır Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir.
Yusuf AliTruly the Righteous will be in Bliss:
 Words|إن - Indeed,| الأبرار - the righteous| لفي - (will be) surely in| نعيم - bliss,|
23.
[83:23]
`ale-l'erâiki yenżurûn.على الأرائك ينظرون
عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ
Elmalılı H. Yazır Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar.
Yusuf AliOn Thrones (of Dignity) will they command a sight (of all things):
 Words|على - On| الأرائك - thrones| ينظرون - observing.|
24.
[83:24]
ta`rifü fî vucûhihim naḍrate-nne`îm.تعرف في وجوههم نضرة النعيم
تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ
Elmalılı H. Yazır Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün.
Yusuf AliThou wilt recognise in their faces the beaming brightness of Bliss.
 Words|تعرف - You will recognize| في - in| وجوههم - their faces| نضرة - (the) radiance| النعيم - (of) bliss.|
25.
[83:25]
yüsḳavne mir raḥîḳim maḫtûm.يسقون من رحيق مختوم
يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ
Elmalılı H. Yazır Onlara damgalı saf bir içki sunulur.
Yusuf AliTheir thirst will be slaked with Pure Wine sealed:
 Words|يسقون - They will be given to drink| من - of| رحيق - a pure wine| مختوم - sealed,|
26.
[83:26]
ḫitâmühû misk. vefî ẕâlike felyetenâfesi-lmütenâfisûn.ختامه مسك وفي ذلك فليتنافس المتنافسون
خِتَامُهُ مِسْكٌ وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ
Elmalılı H. Yazır Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler.
Yusuf AliThe seal thereof will be Musk: And for this let those aspire, who have aspirations:
 Words|ختامه - Its seal| مسك - (will be of) musk.| وفي - And for| ذلك - that| فليتنافس - let aspire| المتنافسون - the aspirers.|
27.
[83:27]
vemizâcühû min tesnîm.ومزاجه من تسنيم
وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ
Elmalılı H. Yazır Karışımı Tesnim'dendir (En üstün cennet şarabındandır).
Yusuf AliWith it will be (given) a mixture of Tasnim:
 Words|ومزاجه - And its mixture| من - (is) of| تسنيم - Tasneem,|
28.
[83:28]
`ayney yeşrabü bihe-lmüḳarrabûn.عينا يشرب بها المقربون
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ
Elmalılı H. Yazır Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.
Yusuf AliA spring, from (the waters) whereof drink those Nearest to Allah.
 Words|عينا - A spring,| يشرب - will drink| بها - from it,| المقربون - those brought near.|
29.
[83:29]
inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yaḍḥakûn.إن الذين أجرموا كانوا من الذين آمنوا يضحكون
إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُواْ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ
Elmalılı H. Yazır Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.
Yusuf AliThose in sin used to laugh at those who believed,
 Words|إن - Indeed,| الذين - those who| أجرموا - committed crimes| كانوا - used to| من - at| الذين - those who| آمنوا - believed| يضحكون - laugh.|
30.
[83:30]
veiẕâ merrû bihim yetegâmezûn.وإذا مروا بهم يتغامزون
وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ
Elmalılı H. Yazır Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.
Yusuf AliAnd whenever they passed by them, used to wink at each other (in mockery);
 Words|وإذا - And when| مروا - they passed| بهم - by them,| يتغامزون - they winked at one another.|
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz.
Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız.
   Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir. - IP Numaranız: 18.191.23.195