Sureler (İsim) Sureler (No.) Kökler  Yardım
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
1.
[88:1]
hel etâke ḥadîŝü-lgâşiyeh.هل أتاك حديث الغاشية
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ
Elmalılı H. Yazır O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?
Yusuf AliHas the story reached thee of the overwhelming (Event)?
 Words|هل - Has| أتاك - (there) come to you| حديث - (the) news| الغاشية - (of) the Overwhelming?|
2.
[88:2]
vucûhüy yevmeiẕin ḫâşi`ah.وجوه يومئذ خاشعة
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ
Elmalılı H. Yazır Yüzler var ki, o gün eğilmiş, zillete düşmüştür.
Yusuf AliSome faces, that Day, will be humiliated,
 Words|وجوه - Faces| يومئذ - that Day| خاشعة - (will be) humbled,|
3.
[88:3]
`âmiletün nâṣibeh.عاملة ناصبة
عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ
Elmalılı H. Yazır Çalışmış, yorulmuştur.
Yusuf AliLabouring (hard), weary,-
 Words|عاملة - Laboring,| ناصبة - exhausted.|
4.
[88:4]
taṣlâ nâran ḥâmiyeh.تصلى نارا حامية
تَصْلَى نَارًا حَامِيَةً
Elmalılı H. Yazır Kızışmış bir ateşe girer.
Yusuf AliThe while they enter the Blazing Fire,-
 Words|تصلى - They will burn| نارا - (in) a Fire| حامية - intensely hot.|
5.
[88:5]
tüsḳâ min `aynin âniyeh.تسقى من عين آنية
تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ
Elmalılı H. Yazır Onlara kızgın bir kaynaktan su verilir.
Yusuf AliThe while they are given, to drink, of a boiling hot spring,
 Words|تسقى - They will be given to drink| من - from| عين - a spring,| آنية - boiling.|
6.
[88:6]
leyse lehüm ṭa`âmün illâ min ḍarî`.ليس لهم طعام إلا من ضريع
لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ
Elmalılı H. Yazır Onlar için kuru bir dikenden başka yiyecek de yoktur.
Yusuf AliNo food will there be for them but a bitter Dhari'
 Words|ليس - Not is| لهم - for them| طعام - food| إلا - except| من - from| ضريع - a bitter thorny plant,|
7.
[88:7]
lâ yüsminü velâ yugnî min cû`.لا يسمن ولا يغني من جوع
لاَّ يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ
Elmalılı H. Yazır O da ne besler, ne de açlığı giderir.
Yusuf AliWhich will neither nourish nor satisfy hunger.
 Words|لا - Not| يسمن - it nourishes| ولا - and not| يغني - it avails| من - from| جوع - hunger.|
8.
[88:8]
vucûhüy yevmeiẕin nâ`imeh.وجوه يومئذ ناعمة
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ
Elmalılı H. Yazır Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur.
Yusuf Ali(Other) faces that Day will be joyful,
 Words|وجوه - Faces| يومئذ - that Day| ناعمة - (will be) joyful.|
9.
[88:9]
lisa`yihâ râḍiyeh.لسعيها راضية
لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ
Elmalılı H. Yazır Yaptığından hoşnuttur.
Yusuf AliPleased with their striving,-
 Words|لسعيها - With their effort| راضية - satisfied,|
10.
[88:10]
fî cennetin `âliyeh.في جنة عالية
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Elmalılı H. Yazır Yüksek bir cennettedir.
Yusuf AliIn a Garden on high,
 Words|في - In| جنة - a garden| عالية - elevated.|
11.
[88:11]
lâ tesme`u fîhâ lâgiyeh.لا تسمع فيها لاغية
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً
Elmalılı H. Yazır Orada boş bir söz işitmez.
Yusuf AliWhere they shall hear no (word) of vanity:
 Words|لا - Not| تسمع - they will hear| فيها - therein| لاغية - vain talk.|
12.
[88:12]
fîhâ `aynün câriyeh.فيها عين جارية
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ
Elmalılı H. Yazır Orada akan bir kaynak,
Yusuf AliTherein will be a bubbling spring:
 Words|فيها - Therein| عين - (will be) a spring| جارية - flowing,|
13.
[88:13]
fîhâ sürurum merfû`ah.فيها سرر مرفوعة
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ
Elmalılı H. Yazır Yükseltilmiş divanlar,
Yusuf AliTherein will be Thrones (of dignity), raised on high,
 Words|فيها - Therein| سرر - (will be) thrones| مرفوعة - raised high,|
14.
[88:14]
veekvâbüm mevḍû`ah.وأكواب موضوعة
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ
Elmalılı H. Yazır Konulmuş kadehler,
Yusuf AliGoblets placed (ready),
 Words|وأكواب - And cups| موضوعة - put in place,|
15.
[88:15]
venemâriḳu maṣfûfeh.ونمارق مصفوفة
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ
Elmalılı H. Yazır Dizilmiş koltuklar, yastıklar,
Yusuf AliAnd cushions set in rows,
 Words|ونمارق - And cushions| مصفوفة - lined up,|
16.
[88:16]
vezerâbiyyü mebŝûŝeh.وزرابي مبثوثة
وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ
Elmalılı H. Yazır Serilmiş halılar vardır.
Yusuf AliAnd rich carpets (all) spread out.
 Words|وزرابي - And carpets| مبثوثة - spread out.|
17.
[88:17]
efelâ yenżurûne ile-l'ibili keyfe ḫuliḳat.أفلا ينظرون إلى الإبل كيف خلقت
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
Elmalılı H. Yazır Bakmıyorlar mı o develere, nasıl yaratılmış?
Yusuf AliDo they not look at the Camels, how they are made?-
 Words|أفلا - Then do not| ينظرون - they look| إلى - towards| الإبل - the camels,| كيف - how| خلقت - they are created?|
18.
[88:18]
veile-ssemâi keyfe rufi`at.وإلى السماء كيف رفعت
وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Elmalılı H. Yazır Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş?
Yusuf AliAnd at the Sky, how it is raised high?-
 Words|وإلى - And towards| السماء - the sky,| كيف - how| رفعت - it is raised?|
19.
[88:19]
veile-lcibâli keyfe nüṣibet.وإلى الجبال كيف نصبت
وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
Elmalılı H. Yazır Bakmıyorlar mı dağlara, nasıl dikilmiş?
Yusuf AliAnd at the Mountains, how they are fixed firm?-
 Words|وإلى - And towards| الجبال - the mountains,| كيف - how| نصبت - they are fixed?|
20.
[88:20]
veile-l'arḍi keyfe süṭiḥat.وإلى الأرض كيف سطحت
وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
Elmalılı H. Yazır Yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılmış?
Yusuf AliAnd at the Earth, how it is spread out?
 Words|وإلى - And towards| الأرض - the earth,| كيف - how| سطحت - it is spread out?|
21.
[88:21]
feẕekkir innemâ ente müẕekkir.فذكر إنما أنت مذكر
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ
Elmalılı H. Yazır Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.
Yusuf AliTherefore do thou give admonition, for thou art one to admonish.
 Words|فذكر - So remind,| إنما - only| أنت - you| مذكر - (are) a reminder.|
22.
[88:22]
leste `aleyhim bimüṣayṭir.لست عليهم بمصيطر
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ
Elmalılı H. Yazır Onların üzerinde bir zorba değilsin.
Yusuf AliThou art not one to manage (men's) affairs.
 Words|لست - You are not| عليهم - over them| بمصيطر - a controller,|
23.
[88:23]
illâ men tevellâ vekefera.إلا من تولى وكفر
إِلَّا مَن تَوَلَّى وَكَفَرَ
Elmalılı H. Yazır Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,
Yusuf AliBut if any turn away and reject Allah,-
 Words|إلا - But| من - whoever| تولى - turns away| وكفر - and disbelieves,|
24.
[88:24]
feyü`aẕẕibühü-llâhü-l`aẕâbe-l'ekber.فيعذبه الله العذاب الأكبر
فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ
Elmalılı H. Yazır Allah ona en büyük azap ile azap edecek.
Yusuf AliAllah will punish him with a mighty Punishment,
 Words|فيعذبه - Then will punish him| الله - Allah| العذاب - (with) the punishment| الأكبر - greatest.|
25.
[88:25]
inne ileynâ iyâbehüm.إن إلينا إيابهم
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ
Elmalılı H. Yazır Kuşkusuz onlar döne dolaşa bize gelecekler.
Yusuf AliFor to Us will be their return;
 Words|إن - Indeed,| إلينا - to Us| إيابهم - (will be) their return,|
26.
[88:26]
ŝümme inne `aleynâ ḥisâbehüm.ثم إن علينا حسابهم
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ
Elmalılı H. Yazır Sonra da bize hesap verecekler.
Yusuf AliThen it will be for Us to call them to account.
 Words|ثم - Then| إن - indeed,| علينا - upon Us| حسابهم - (is) their account.|
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz.
Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız.
   Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir. - IP Numaranız: 18.223.182.235