Sureler (İsim) Sureler (No.) Kökler  Yardım
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
1.
[89:1]
velfecr.والفجر
وَالْفَجْرِ
Elmalılı H. Yazır Andolsun fecre.
Yusuf AliBy the break of Day
 Words|والفجر - By the dawn,|
2.
[89:2]
veleyâlin `aşr.وليال عشر
وَلَيَالٍ عَشْرٍ
Elmalılı H. Yazır On geceye (Zilhicce ayının ilk on gecesine).
Yusuf AliBy the Nights twice five;
 Words|وليال - And the nights| عشر - ten.|
3.
[89:3]
veşşef`i velvetr.والشفع والوتر
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ
Elmalılı H. Yazır Çifte ve teke.
Yusuf AliBy the even and odd (contrasted);
 Words|والشفع - And the even| والوتر - and the odd,|
4.
[89:4]
velleyli iẕâ yesr.والليل إذا يسر
وَاللَّيْلِ إِذَا يَسْرِ
Elmalılı H. Yazır Gitmekte olan geceye.
Yusuf AliAnd by the Night when it passeth away;-
 Words|والليل - And the night| إذا - when| يسر - it passes.|
5.
[89:5]
hel fî ẕâlike ḳasemül liẕî ḥicr.هل في ذلك قسم لذي حجر
هَلْ فِي ذَلِكَ قَسَمٌ لِّذِي حِجْرٍ
Elmalılı H. Yazır Nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?
Yusuf AliIs there (not) in these an adjuration (or evidence) for those who understand?
 Words|هل - Is| في - in| ذلك - that| قسم - (not) an oath| لذي - for those| حجر - who understand?|
6.
[89:6]
elem tera keyfe fe`ale rabbüke bi`âd.ألم تر كيف فعل ربك بعاد
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
Elmalılı H. Yazır Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
Yusuf AliSeest thou not how thy Lord dealt with the 'Ad (people),-
 Words|ألم - Did not| تر - you see| كيف - how| فعل - dealt| ربك - your Lord| بعاد - with Aad,|
7.
[89:7]
irame ẕâti-l`imâd.إرم ذات العماد
إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ
Elmalılı H. Yazır Sütunlar sahibi İrem'e?
Yusuf AliOf the (city of) Iram, with lofty pillars,
 Words|إرم - Iram,| ذات - possessors (of),| العماد - lofty pillars,|
8.
[89:8]
elletî lem yuḫlaḳ miŝlühâ fi-lbilâd.التي لم يخلق مثلها في البلاد
الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ
Elmalılı H. Yazır Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
Yusuf AliThe like of which were not produced in (all) the land?
 Words|التي - Which| لم - not| يخلق - had been created| مثلها - like them| في - in| البلاد - the cities,|
9.
[89:9]
veŝemûde-lleẕîne câbu-ṣṣaḫra bilvâd.وثمود الذين جابوا الصخر بالواد
وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ
Elmalılı H. Yazır Vâdide kayaları yontan Semud kavmine?
Yusuf AliAnd with the Thamud (people), who cut out (huge) rocks in the valley?-
 Words|وثمود - And Thamud,| الذين - who| جابوا - carved out| الصخر - the rocks| بالواد - in the valley,|
10.
[89:10]
vefir`avne ẕi-l'evtâd.وفرعون ذي الأوتاد
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ
Elmalılı H. Yazır Kazıklar sahibi (güçlü, kuvvetli) Firavun'a?
Yusuf AliAnd with Pharaoh, lord of stakes?
 Words|وفرعون - And Firaun,| ذي - owner of| الأوتاد - stakes?|
11.
[89:11]
elleẕîne ṭagav fi-lbilâd.الذين طغوا في البلاد
الَّذِينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِ
Elmalılı H. Yazır Bunlar ülkelerde azmışlardı.
Yusuf Ali(All) these transgressed beyond bounds in the lands,
 Words|الذين - Who| طغوا - transgressed| في - in| البلاد - the lands,|
12.
[89:12]
feekŝerû fîhe-lfesâd.فأكثروا فيها الفساد
فَأَكْثَرُوا فِيهَا الْفَسَادَ
Elmalılı H. Yazır Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı.
Yusuf AliAnd heaped therein mischief (on mischief).
 Words|فأكثروا - And (made) much| فيها - therein| الفساد - corruption.|
13.
[89:13]
feṣabbe `aleyhim rabbüke sevṭa `aẕâb.فصب عليهم ربك سوط عذاب
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ
Elmalılı H. Yazır Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı.
Yusuf AliTherefore did thy Lord pour on them a scourge of diverse chastisements:
 Words|فصب - So poured| عليهم - on them| ربك - your Lord| سوط - scourge| عذاب - (of) punishment.|
14.
[89:14]
inne rabbeke lebilmirṣâd.إن ربك لبالمرصاد
إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
Elmalılı H. Yazır Kuşkusuz Rabbin her an gözetlemededir.
Yusuf AliFor thy Lord is (as a Guardian) on a watch-tower.
 Words|إن - Indeed,| ربك - your Lord| لبالمرصاد - (is) surely Ever Watchful.|
15.
[89:15]
feemme-l'insânü iẕâ me-btelâhü rabbühû feekramehû vene``amehû feyeḳûlü rabbî ekramen.فأما الإنسان إذا ما ابتلاه ربه فأكرمه ونعمه فيقول ربي أكرمن
فَأَمَّا الْإِنسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ
Elmalılı H. Yazır Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, "Rabbim bana ikram etti." der.
Yusuf AliNow, as for man, when his Lord trieth him, giving him honour and gifts, then saith he, (puffed up), "My Lord hath honoured me."
 Words|فأما - And as for| الإنسان - man,| إذا - when| ما - does| ابتلاه - try him| ربه - his Lord| فأكرمه - and is generous to him| ونعمه - and favors him,| فيقول - he says,| ربي - "My Lord| أكرمن - has honored me."|
16.
[89:16]
veemmâ iẕâ me-btelâhü feḳadera `aleyhi rizḳahû feyeḳûlü rabbî ehânen.وأما إذا ما ابتلاه فقدر عليه رزقه فيقول ربي أهانن
وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ
Elmalılı H. Yazır Ama her ne zaman da sınayıp rızkını daraltırsa, o vakit de, "Rabbim beni zillete düşürdü." der.
Yusuf AliBut when He trieth him, restricting his subsistence for him, then saith he (in despair), "My Lord hath humiliated me!"
 Words|وأما - But| إذا - when| ما - does| ابتلاه - He try him| فقدر - and restricts| عليه - for him| رزقه - his provision,| فيقول - then he says| ربي - "My Lord| أهانن - (has) humiliated me."|
17.
[89:17]
kellâ bel lâ tükrimûne-lyetîm.كلا بل لا تكرمون اليتيم
كَلَّا بَل لَّا تُكْرِمُونَ الْيَتِيمَ
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz.
Yusuf AliNay, nay! but ye honour not the orphans!
 Words|كلا - Nay!| بل - But| لا - not| تكرمون - you honor| اليتيم - the orphan,|
18.
[89:18]
velâ teḥâḍḍûne `alâ ṭa`âmi-lmiskîn.ولا تحاضون على طعام المسكين
وَلَا تَحَاضُّونَ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ
Elmalılı H. Yazır Birbirinizi yoksulu yedirmeye teşvik etmiyorsunuz.
Yusuf AliNor do ye encourage one another to feed the poor!-
 Words|ولا - And not| تحاضون - you feel the urge| على - to| طعام - feed| المسكين - the poor.|
19.
[89:19]
vete'külûne-ttürâŝe eklel lemmâ.وتأكلون التراث أكلا لما
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا
Elmalılı H. Yazır Oysa mirası öyle bir yiyorsunuz ki, haramhelal gözetmeden.
Yusuf AliAnd ye devour inheritance - all with greed,
 Words|وتأكلون - And you consume| التراث - the inheritance| أكلا - devouring| لما - altogether,|
20.
[89:20]
vetüḥibbûne-lmâle ḥubben cemmâ.وتحبون المال حبا جما
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّا
Elmalılı H. Yazır Malı öyle bir seviyorsunuz ki, yığmacasına.
Yusuf AliAnd ye love wealth with inordinate love!
 Words|وتحبون - And you love| المال - wealth| حبا - (with) love| جما - immense.|
21.
[89:21]
kellâ iẕâ dükketi-l'arḍu dekken dekkâ.كلا إذا دكت الأرض دكا دكا
كَلَّا إِذَا دُكَّتِ الْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا
Elmalılı H. Yazır Hayır hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp dümdüz olduğu zaman,
Yusuf AliNay! When the earth is pounded to powder,
 Words|كلا - Nay!| إذا - When| دكت - is leveled| الأرض - the earth,| دكا - pounded,| دكا - (and) crushed,|
22.
[89:22]
vecâe rabbüke velmelekü ṣaffen ṣaffâ.وجاء ربك والملك صفا صفا
وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا
Elmalılı H. Yazır Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman,
Yusuf AliAnd thy Lord cometh, and His angels, rank upon rank,
 Words|وجاء - And comes| ربك - your Lord| والملك - and the Angels,| صفا - rank,| صفا - (upon) rank,|
23.
[89:23]
vecîe yevmeiẕim bicehenneme yevmeiẕiy yeteẕekkeru-l'insânü veennâ lehü-ẕẕikrâ.وجيء يومئذ بجهنم يومئذ يتذكر الإنسان وأنى له الذكرى
وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ وَأَنَّى لَهُ الذِّكْرَى
Elmalılı H. Yazır Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlar. Fakat bu anlamanın ona ne yararı var?
Yusuf AliAnd Hell, that Day, is brought (face to face),- on that Day will man remember, but how will that remembrance profit him?
 Words|وجيء - And is brought,| يومئذ - that Day,| بجهنم - Hell.| يومئذ - That Day| يتذكر - will remember| الإنسان - man,| وأنى - but how| له - (will be) for him| الذكرى - the remembrance?|
24.
[89:24]
yeḳûlü yâ leytenî ḳaddemtü liḥayâtî.يقول يا ليتني قدمت لحياتي
يَقُولُ يَا لَيْتَنِي قَدَّمْتُ لِحَيَاتِي
Elmalılı H. Yazır "Keşke hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim." der.
Yusuf AliHe will say: "Ah! Would that I had sent forth (good deeds) for (this) my (Future) Life!"
 Words|يقول - He will say,| يا - O| ليتني - "O I wish!| قدمت - I had sent forth| لحياتي - for my life."|
25.
[89:25]
feyevmeiẕil lâ yü`aẕẕibü `aẕâbehû eḥad.فيومئذ لا يعذب عذابه أحد
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُ أَحَدٌ
Elmalılı H. Yazır Artık o gün Allah'ın edeceği azabı kimse edemez.
Yusuf AliFor, that Day, His Chastisement will be such as none (else) can inflict,
 Words|فيومئذ - So that Day| لا - not| يعذب - will punish,| عذابه - (as) His punishment| أحد - anyone.|
26.
[89:26]
velâ yûŝiḳu veŝâḳahû eḥad.ولا يوثق وثاقه أحد
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُ أَحَدٌ
Elmalılı H. Yazır Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.
Yusuf AliAnd His bonds will be such as none (other) can bind.
 Words|ولا - And not| يوثق - will bind| وثاقه - (as) His binding| أحد - anyone.|
27.
[89:27]
yâ eyyetühe-nnefsü-lmuṭmeinneh.يا أيتها النفس المطمئنة
يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ
Elmalılı H. Yazır Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis!
Yusuf Ali(To the righteous soul will be said:) "O (thou) soul, in (complete) rest and satisfaction!
 Words|يا - O| أيتها - "O| النفس - soul!| المطمئنة - who is satisfied,|
28.
[89:28]
irci`î ilâ rabbiki râḍiyetem merḍiyyeh.ارجعي إلى ربك راضية مرضية
ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
Elmalılı H. Yazır Hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön.
Yusuf Ali"Come back thou to thy Lord,- well pleased (thyself), and well-pleasing unto Him!
 Words|ارجعي - Return| إلى - to| ربك - your Lord| راضية - well pleased,| مرضية - and pleasing.|
29.
[89:29]
fedḫulî fî `ibâdî.فادخلي في عبادي
فَادْخُلِي فِي عِبَادِي
Elmalılı H. Yazır Kullarımın arasına gir.
Yusuf Ali"Enter thou, then, among My devotees!
 Words|فادخلي - So enter| في - among| عبادي - My slaves,|
30.
[89:30]
vedḫulî cennetî.وادخلي جنتي
وَادْخُلِي جَنَّتِي
Elmalılı H. Yazır Cennetime gir.
Yusuf Ali"Yea, enter thou My Heaven!
 Words|وادخلي - And enter| جنتي - My Paradise."|
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
16 farklı meali görmek için lütfen ayet numarasına tıklayınız
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz.
Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız.
   Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir. - IP Numaranız: 18.223.182.235