Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 Surah :  29 - AnkebutGörüntülenen ayetler : 61 ... 69 | 69 - Sure no: 29
1.
[29:61]
velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa veseḫḫara-şşemse velḳamera leyeḳûlünne-llâh. feennâ yü'fekûn.ولئن سألتهم من خلق السماوات والأرض وسخر الشمس والقمر ليقولن الله فأنى يؤفكون
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Elmalılı Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?
Y. AliIf indeed thou ask them who has created the heavens and the earth and subjected the sun and the moon (to his Law), they will certainly reply, "Allah". How are they then deluded away (from the truth)?
 Words|ولئن - And if| سألتهم - you ask them,| من - "Who| خلق - created| السماوات - the heavens| والأرض - and the earth,| وسخر - and subjected| الشمس - the sun| والقمر - and the moon?"| ليقولن - Surely they would say| الله - "Allah."| فأنى - Then how| يؤفكون - are they deluded?|
2.
[29:62]
allâhü yebsüṭu-rrizḳa limey yeşâü min `ibâdihî veyaḳdiru leh. inne-llâhe bikülli şey'in `alîm.الله يبسط الرزق لمن يشاء من عباده ويقدر له إن الله بكل شيء عليم
اللَّهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Elmalılı Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Y. AliAllah enlarges the sustenance (which He gives) to whichever of His servants He pleases; and He (similarly) grants by (strict) measure, (as He pleases): for Allah has full knowledge of all things.
 Words|الله - Allah| يبسط - extends| الرزق - the provision| لمن - for whom| يشاء - He wills| من - of| عباده - His slaves| ويقدر - and restricts| له - for him.| إن - Indeed,| الله - Allah| بكل - of every| شيء - thing| عليم - (is) All-Knower.|
3.
[29:63]
velein seeltehüm men nezzele mine-ssemâi mâen feaḥyâ bihi-l'arḍa mim ba`di mevtihâ leyeḳûlünne-llâh. ḳuli-lḥamdü lillâh. bel ekŝeruhüm lâ ya`ḳilûn.ولئن سألتهم من نزل من السماء ماء فأحيا به الأرض من بعد موتها ليقولن الله قل الحمد لله بل أكثرهم لا يعقلون
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّن نَّزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ مِن بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
Elmalılı Andolsun ki onlara, "Gökten su indirip, onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah " derler. De ki: (Öyleyse) hamd de Allah'a mahsustur. Fakat çokları akıllarını kullanmazlar.
Y. AliAnd if indeed thou ask them who it is that sends down rain from the sky, and gives life therewith to the earth after its death, they will certainly reply, "Allah!" Say, "Praise be to Allah!" But most of them understand not.
 Words|ولئن - And if| سألتهم - you ask them,| من - "Who| نزل - sends down| من - from| السماء - the sky| ماء - water| فأحيا - and gives life| به - thereby| الأرض - (to) the earth| من - after| بعد - after| موتها - its death?"| ليقولن - Surely, they would say,| الله - "Allah."| قل - Say,| الحمد - "All Praises| لله - (are) for Allah."| بل - But| أكثرهم - most of them| لا - (do) not| يعقلون - use reason.|
4.
[29:64]
vemâ hâẕihi-lḥayâtü-ddünyâ illâ lehvüv vele`ib. veinne-ddâra-l'âḫirate lehiye-lḥayevân. lev kânû ya`lemûn.وما هذه الحياة الدنيا إلا لهو ولعب وإن الدار الآخرة لهي الحيوان لو كانوا يعلمون
وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
Elmalılı Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.
Y. AliWhat is the life of this world but amusement and play? but verily the Home in the Hereafter,- that is life indeed, if they but knew.
 Words|وما - And not| هذه - (is) this| الحياة - life| الدنيا - (of) the world| إلا - but| لهو - amusement| ولعب - and play.| وإن - And indeed,| الدار - the Home| الآخرة - (of) the Hereafter -| لهي - surely, it| الحيوان - (is) the life,| لو - if only| كانوا - they| يعلمون - know.|
5.
[29:65]
feiẕâ rakibû fi-lfülki de`avu-llâhe muḫliṣîne lehü-ddîn. felemmâ neccâhüm ile-lberri iẕâ hüm yüşrikûn.فإذا ركبوا في الفلك دعوا الله مخلصين له الدين فلما نجاهم إلى البر إذا هم يشركون
فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ إِذَا هُمْ يُشْرِكُونَ
Elmalılı Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
Y. AliNow, if they embark on a boat, they call on Allah, making their devotion sincerely (and exclusively) to Him; but when He has delivered them safely to (dry) land, behold, they give a share (of their worship to others)!-
 Words|فإذا - And when| ركبوا - they embark| في - [in]| الفلك - the ship,| دعوا - they call| الله - Allah| مخلصين - (being) sincere| له - to Him| الدين - (in) the religion.| فلما - But when| نجاهم - He delivers them| إلى - to| البر - the land,| إذا - behold,| هم - they| يشركون - associate partners (with Him)|
6.
[29:66]
liyekfürû bimâ âteynâhüm veliyetemette`û. fesevfe ya`lemûn.ليكفروا بما آتيناهم وليتمتعوا فسوف يعلمون
لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ وَلِيَتَمَتَّعُوا فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Elmalılı Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler.
Y. AliDisdaining ungratefully Our gifts, and giving themselves up to (worldly) enjoyment! But soon will they know.
 Words|ليكفروا - So that they may deny| بما - [in] what| آتيناهم - We have given them,| وليتمتعوا - and they may enjoy (themselves).| فسوف - But soon| يعلمون - they will know.|
7.
[29:67]
evelem yerav ennâ ce`alnâ ḥaramen âminev veyüteḫaṭṭafü-nnâsü min ḥavlehüm. efebilbâṭili yü'minûne vebini`meti-llâhi yekfürûn.أولم يروا أنا جعلنا حرما آمنا ويتخطف الناس من حولهم أفبالباطل يؤمنون وبنعمة الله يكفرون
أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّا جَعَلْنَا حَرَمًا آمِنًا وَيُتَخَطَّفُ النَّاسُ مِنْ حَوْلِهِمْ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَةِ اللَّهِ يَكْفُرُونَ
Elmalılı Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken (öldürülürken, ya da esir edilirken), bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
Y. AliDo they not then see that We have made a sanctuary secure, and that men are being snatched away from all around them? Then, do they believe in that which is vain, and reject the Grace of Allah?
 Words|أولم - Do not| يروا - they see| أنا - that We| جعلنا - have made| حرما - a Sanctuary| آمنا - secure| ويتخطف - while are being taken away| الناس - the people| من - around them?| حولهم - around them?| أفبالباطل - Then do in (the) falsehood| يؤمنون - they believe| وبنعمة - and in (the) Favor| الله - (of) Allah| يكفرون - they disbelieve?|
8.
[29:68]
vemen ażlemü mimmeni-fterâ `ale-llâhi keẕiben ev keẕẕebe bilḥaḳḳi lemmâ câeh. eleyse fî cehenneme meŝvel lilkâfirîn.ومن أظلم ممن افترى على الله كذبا أو كذب بالحق لما جاءه أليس في جهنم مثوى للكافرين
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِّلْكَافِرِينَ
Elmalılı Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok?
Y. AliAnd who does more wrong than he who invents a lie against Allah or rejects the Truth when it reaches him? Is there not a home in Hell for those who reject Faith?
 Words|ومن - And who| أظلم - (is) more unjust| ممن - than (he) who| افترى - invents| على - against| الله - Allah| كذبا - a lie| أو - or| كذب - denies| بالحق - the truth| لما - when| جاءه - it has come to him.| أليس - Is there not| في - in| جهنم - Hell| مثوى - an abode| للكافرين - for the disbelievers?|
9.
[29:69]
velleẕîne câhedû fînâ lenehdiyennehüm sübülenâ. veinne-llâhe leme`a-lmuḥsinîn.والذين جاهدوا فينا لنهدينهم سبلنا وإن الله لمع المحسنين
وَالَّذِينَ جَاهَدُوا فِينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَا وَإِنَّ اللَّهَ لَمَعَ الْمُحْسِنِينَ
Elmalılı Ama bizim yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir.
Y. AliAnd those who strive in Our (cause),- We will certainly guide them to our Paths: For verily Allah is with those who do right.
 Words|والذين - And those who| جاهدوا - strive| فينا - for Us,| لنهدينهم - We will surely, guide them| سبلنا - (to) Our ways.| وإن - And indeed,| الله - Allah| لمع - surely (is) with| المحسنين - the good-doers.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17