1. [4:118] | le`anehü-llâh. veḳâle leetteḫiẕenne min `ibâdike neṣîbem mefrûḍâ. | لعنه الله وقال لأتخذن من عبادك نصيبا مفروضا لَّعَنَهُ اللّهُ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَّفْرُوضًا |
---|
Elmalılı | Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: "Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım, ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah'ın yaratışını değiştirecekler" dedi. Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur. |
Y. Ali | Allah did curse him, but he said: "I will take of Thy servants a portion Marked off;
|
Words | | |
2. [5:118] | in tü`aẕẕibhüm feinnehüm `ibâdük. vein tagfir lehüm feinneke ente-l`azîzü-lḥakîm. | إن تعذبهم فإنهم عبادك وإن تغفر لهم فإنك أنت العزيز الحكيم إِن تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَإِن تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ |
---|
Elmalılı | "Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin". |
Y. Ali | "If Thou dost punish them, they are Thy servant: If Thou dost forgive them, Thou art the Exalted in power, the Wise."
|
Words | | |
3. [15:40] | illâ `ibâdeke minhümü-lmuḫleṣîn. | إلا عبادك منهم المخلصين إِلاَّ عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ |
---|
Elmalılı | "Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır." |
Y. Ali | "Except Thy servants among them, sincere and purified (by Thy Grace)."
|
Words | | |
4. [27:19] | fetebesseme ḍâḥikem min ḳavlihâ veḳâle rabbi evzi`nî en eşküra ni`meteke-lletî en`amte `aleyye ve`alâ vâlideyye veen a`mele ṣâliḥan terḍâhü veedḫilnî biraḥmetike fî `ibâdike-ṣṣâliḥîn. | فتبسم ضاحكا من قولها وقال رب أوزعني أن أشكر نعمتك التي أنعمت علي وعلى والدي وأن أعمل صالحا ترضاه وأدخلني برحمتك في عبادك الصالحين فَتَبَسَّمَ ضَاحِكًا مِّن قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ |
---|
Elmalılı | (Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat." |
Y. Ali | So he smiled, amused at her speech; and he said: "O my Lord! so order me that I may be grateful for Thy favours, which thou hast bestowed on me and on my parents, and that I may work the righteousness that will please Thee: And admit me, by Thy Grace, to the ranks of Thy righteous Servants."
|
Words | | |
5. [38:83] | illâ `ibâdeke minhümü-lmuḫleṣîn. | إلا عبادك منهم المخلصين إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ |
---|
Elmalılı | "Ancak içlerinden ihlas ile seçilmiş has kulların müstesna" dedi. |
Y. Ali | "Except Thy Servants amongst them, sincere and purified (by Thy Grace)."
|
Words | | |
6. [39:46] | ḳuli-llâhümme fâṭira-ssemâvâti vel'arḍi `âlime-lgaybi veşşehâdeti ente taḥkümü beyne `ibâdike fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn. | قل اللهم فاطر السماوات والأرض عالم الغيب والشهادة أنت تحكم بين عبادك في ما كانوا فيه يختلفون قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ |
---|
Elmalılı | De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'ım! Kulların arasında, o ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında sen hüküm vereceksin." |
Y. Ali | Say: "O Allah! Creator of the heavens and the earth! Knower of all that is hidden and open! it is Thou that wilt judge between Thy Servants in those matters about which they have differed."
|
Words | | |
7. [71:27] | inneke in teẕerhüm yüḍillû `ibâdeke velâ yelidû illâ fâciran keffârâ. | إنك إن تذرهم يضلوا عبادك ولا يلدوا إلا فاجرا كفارا إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا |
---|
Elmalılı | "Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar." |
Y. Ali | "For, if Thou dost leave (any of) them, they will but mislead Thy devotees, and they will breed none but wicked ungrateful ones.
|
Words | | |