1. [12:19] | vecâet seyyâratün feerselû vâridehüm feedlâ delveh. ḳâle yâ büşrâ hâẕâ gulâm. veeserrûhü biḍâ`ah. vellâhü `alîmüm bimâ ya`melûn. | وجاءت سيارة فأرسلوا واردهم فأدلى دلوه قال يا بشرى هذا غلام وأسروه بضاعة والله عليم بما يعملون وَجَاءَتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُواْ وَارِدَهُمْ فَأَدْلَى دَلْوَهُ قَالَ يَا بُشْرَى هَـذَا غُلاَمٌ وَأَسَرُّوهُ بِضَاعَةً وَاللّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَعْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | Daha sonra bir kafile gelmiş, sucularını da göndermişlerdi. Vardı, kovasını kuyuya saldı, "Müjde hey, müjde! İşte bir çocuk!" dedi. Ve onu satılık bir mal olarak gizleyip korudular. Allah ise onların ne yapacaklarını biliyordu. |
Y. Ali | Then there came a caravan of travellers: they sent their water-carrier (for water), and he let down his bucket (into the well)...He said: "Ah there! Good news! Here is a (fine) young man!" So they concealed him as a treasure! But Allah knoweth well all that they do!
|
Words | | وجاءت - And there came| سيارة - a caravan| فأرسلوا - and they sent| واردهم - their water drawer| فأدلى - then he let down| دلوه - his bucket.| قال - He said,| يا - O| بشرى - "O good news!| هذا - This| غلام - (is) a boy."| وأسروه - And they hid him| بضاعة - (as) a merchandise.| والله - And Allah| عليم - (is) All-Knower| بما - of what| يعملون - they do.| |
Pickthal | And there came a caravan, and they sent their waterdrawer. He let down his pail (into the pit). He said: Good luck! Here is a youth. And they hid him as a treasure, and Allah was Aware of what they did. |
Arberry | Then came travellers, and they sent one of them, a water-drawer, who let down his bucket. 'Good news!' he said. 'Here is a young man.' So they hid him as merchandise; but God knew what they were doing. |
Shakir | And there came travellers and they sent their water-drawer and he let down his bucket. He said: O good news! this is a youth; and they concealed him as an article of merchandise, and Allah knew what they did. |
Free Minds | And a traveling caravan came and they sent their man to draw water, but when he drew he said: "Good news, there is a boy!" So they hid him as merchandise. And God is aware of what they do. |
Qaribullah | Thereafter travelers came, and sent their waterman. And when he had let down his pail, (he cried:) 'Rejoice, a boy! ' Then they concealed him among their merchandise, but Allah knew what they did. |
Asad | AND THERE CAME a caravan;'9 and they sent forth their drawer of water, and he let down his bucket into the well - [and when he saw Joseph] he exclaimed: "Oh, what a lucky find, this boy!" And they hid him with a view to selling him: but God had full knowledge of all that they were doing. |
Diyanet Vakfı | Bir kervan geldi ve sucularını (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasını saldı, (Yusufu görünce) "Müjde! İşte bir oğlan!" dedi. Onu bir ticaret malı olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını çok iyi bilir. |
Diyanet | Bir kervan geldi, sucularını gönderdiler; sucu kovasını kuyuya saldı, "Müjde! İşte bir oğlan" dedi. Yusuf'u alıp onu ticari bir mal olarak sakladılar. Oysa Allah yaptıklarını bilir. |
Edip Yüksel | Oradan geçmekte olan bir kervan, sucularını gönderdi, kovasını sarkıtınca: "Müjde, burada bir erkek çocuğu var!," dedi. Onu ticari bir mal olarak sakladılar. ALLAH onların yaptıklarını biliyordu. |
Suat Yıldırım | (Gelelim Yusuf'a) Öteden bir kafile gelmiş, sucularını kuyuya göndermişlerdi. Saka vardı, kovasını sarkıttı. “A müjde! müjde! işte bir civan!” dedi.Sucu ile yanındakiler, onu ticaret malı olarak satmak niyetiyle, kafilede olanlara onu bildirmeyip gizlediler. Ama Allah Teâlâ, onların ne yapacaklarını pek iyi biliyordu! |
Yaşar Nuri Öztürk | Bir yolcu kafilesi gelmişti. Sucularını gönderdiler. O da kovasını sarkıttı. "Müjde! Bu bir oğlan!" diye haykırdı. Ticaret maksadıyla onu sakladılar. Allah ne yaptıklarını çok iyi biliyordu. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Derken bir yolcu kafilesi geçerken kuyudan su almak için birini yollamışlardı, o da kovasını kuyuya salınca müjde diye bağırmıştı, burada bir genç var ve onu çıkarıp bir ticaret malı gibi gizlemişlerdi; Allah'sa onların yaptıklarını biliyordu. |
Ali Bulaç | Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını (kuyuya su almak için) gönderdiler. O da kovasını sarkıttı. "Hey müjde... Bu bir çocuk." dedi. Ve onu (kuyudan çıkarıp) 'ticaret konusu bir mal' olarak sakladılar. Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi. |
Süleyman Ateş | Bir kervan geldi, sucularını gönderdiler, (o da gidip kuyuya) kovasını sarkıttı: "Müjde, dedi, işte bir oğlan!" Onu ticaret için sakladılar, halbuki Allah, onların ne yaptıklarını biliyordu. |
Önceki [12:18]< >[12:20] Sonraki |