1. [18:62] | felemmâ câvezâ ḳâle lifetâhü âtinâ gadâenâ. leḳad leḳînâ min seferinâ hâẕâ neṣabâ. | فلما جاوزا قال لفتاه آتنا غداءنا لقد لقينا من سفرنا هذا نصبا فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَاهُ آتِنَا غَدَاءَنَا لَقَدْ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَذَا نَصَبًا |
---|
Elmalılı | İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi. |
Y. Ali | When they had passed on (some distance), Moses said to his attendant: "Bring us our early meal; truly we have suffered much fatigue at this (stage of) our journey."
|
Words | | فلما - Then when| جاوزا - they had passed beyond| قال - he said| لفتاه - to his boy,| آتنا - "Bring us| غداءنا - our morning meal.| لقد - Certainly| لقينا - we have suffered| من - in| سفرنا - our journey| هذا - this,| نصبا - fatigue."| |
Pickthal | And when they had gone further, he said unto his servant: Bring us our breakfast. Verily we have found fatigue in this our journey. |
Arberry | When they had passed over, he said to his page, 'Bring us our breakfast; indeed, we have encountered weariness from this our journey.' |
Shakir | But when they had gone farther, he said to his servant: Bring to us our morning meal, certainly we have met with fatigue from this our journey. |
Free Minds | And when they had passed further on, he said to his youth: "Bring us our lunch; we have found much fatigue in this journey of ours." |
Qaribullah | And when they had gone further, he said to his assisting youth; 'Bring us our breakfast; we are worn out from our journey. ' |
Asad | And after the two had walked some distance, [Moses] said to his servant: "Bring us our mid-day meal; we have indeed suffered hardship on this [day of] our journey!" |
Diyanet Vakfı | (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi. |
Diyanet | Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: "Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük" dedi. |
Edip Yüksel | Orayı geçtiklerinde, genç yoldaşına, "Yemeğimizi getir. Bu yolculuğumuz bizi gerçekten yordu," dedi. |
Suat Yıldırım | Buluşma yerini farkına varmaksızın geçip gidince Mûsâ yardımcısına:“Getir artık kahvaltımızı!” dedi, “Gerçekten bu seyahatimizde epey yorgun düştük.” |
Yaşar Nuri Öztürk | Orayı geçtiklerinde Mûsa, genç arkadaşına dedi ki: "Hadi, getir şu sabah yemeğimizi. Vallahi bu yolculuğumuz yüzünden epey çektik." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Oradan geçtikten sonra Musa, genç arkadaşına kuşluk yemeğimizi getir dedi, gerçekten de şu yolculuk, yordu bizi. |
Ali Bulaç | (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk." |
Süleyman Ateş | Orayı geçip gittiklerinde (Musa) uşağına: "Kahvaltımızı bize getir (de yiyelim), andolsun ki, bu yolculuğumuzdan (epey) yorgunluk çektik." dedi. |
Önceki [18:61]< >[18:63] Sonraki |