1. [26:96] | ḳâlû vehüm fîhâ yaḫteṣimûn. | قالوا وهم فيها يختصمون قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ |
---|
Elmalılı | Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki: |
Y. Ali | "They will say there in their mutual bickerings:
|
Words | | قالوا - They (will) say| وهم - while they| فيها - in it| يختصمون - (are) disputing,| |
Pickthal | And they will say, when they are quarrelling therein: |
Arberry | They shall say, as they dispute there one with another, |
Shakir | They shall say while they contend therein: |
Free Minds | They said, while they were disputing therein: |
Qaribullah | And they will say while they dispute with one another, |
Asad | And there and then, blaming one another, [Lit., "while they quarrel with one another".] they [who had grievously sinned in life] will exclaim: |
Diyanet Vakfı | Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler: |
Diyanet | Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler. |
Edip Yüksel | Orada çekişerek şöyle konuşacaklar: |
Suat Yıldırım | Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.“Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64] |
Yaşar Nuri Öztürk | Onun içinde birbiriyle çekişirlerken şöyle derler: |
Abdulbaki Gölpınarlı | Orada birbirleriyle çekişerek derler ki. |
Ali Bulaç | Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: |
Süleyman Ateş | Onlar orada (putlarıyle) çekişerek derler ki: |
Önceki [26:95]< >[26:97] Sonraki |