1. [28:20] | vecâe racülüm min aḳṣe-lmedîneti yes`â. ḳâle yâ mûsâ inne-lmelee ye'temirûne bike liyaḳtülûke faḫruc innî leke mine-nnâṣiḥîn. | وجاء رجل من أقصى المدينة يسعى قال يا موسى إن الملأ يأتمرون بك ليقتلوك فاخرج إني لك من الناصحين وَجَاءَ رَجُلٌ مِّنْ أَقْصَى الْمَدِينَةِ يَسْعَى قَالَ يَا مُوسَى إِنَّ الْمَلَأَ يَأْتَمِرُونَ بِكَ لِيَقْتُلُوكَ فَاخْرُجْ إِنِّي لَكَ مِنَ النَّاصِحِينَ |
---|
Elmalılı | Şehrin öbür ucundan bir adam geldi ve dedi ki: "Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çık! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim." | Y. Ali | And there came a man, running, from the furthest end of the City. He said: "O Moses! the Chiefs are taking counsel together about thee, to slay thee: so get thee away, for I do give thee sincere advice."
| Words | | وجاء - And came| رجل - a man| من - from| أقصى - (the) farthest end| المدينة - (of) the city| يسعى - running.| قال - He said,| يا - O| موسى - "O Musa!| إن - Indeed,| الملأ - the chiefs| يأتمرون - are taking counsel| بك - about you| ليقتلوك - to kill you,| فاخرج - so leave;| إني - indeed, I am| لك - to you| من - of| الناصحين - the sincere advisors."| | Pickthal | And a man came from the uttermost part of the city, running. He said: O Moses! Lo! the chiefs take counsel against thee to slay thee; therefor escape. Lo! I am of those who give thee good advice. | Arberry | Then came a man from the furthest part of the city, running; he said, 'Moses, the Council are conspiring to slay thee. Depart; I am one of thy sincere advisers.' | Shakir | And a man came running from the remotest part of the city. He said: O Musa! surely the chiefs are consulting together to slay you, therefore depart (at once); surely I am of those who wish well to you. | Free Minds | And a man came running from the far side of the city, saying: "O Moses, the commanders are plotting to kill you, so leave immediately. I am giving you good advice." | Qaribullah | Then a man came running from the furthest part of the city, 'Moses, ' he said, 'the Assembly are plotting to kill you. Leave, for I am one of your sincere advisers. ' | Asad | And [then and there] a man came running from the farthermost end of the city, and said: "O Moses! Behold, the great ones [of the kingdom] are deliberating upon thy case with a view to killing thee! Begone, then: verily, I am of those who wish thee well!" | Diyanet Vakfı | Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi: Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çık! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim, dedi. | Diyanet | Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi: "Ey Musa! İleri gelenler, seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Hemen uzaklaş. Doğrusu ben sana öğüt veriyorum" dedi. | Edip Yüksel | Şehrin öte yanından koşa koşa gelen bir adam, "Musa, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Çabuk burayı terket; ben sana öğüt vermekteyim," dedi. | Suat Yıldırım | Derken, şehrin öte başından bir adam koşarak geldi ve dedi ki:“Ne yapıyorsun Mûsa? Yetkililer idam istemi ile senin hakkında karar vermek üzere toplantı halindeler. Beni dinlersen derhal şehri terk et!Ben, hakikaten senin iyiliğini isteyen biriyim!” | Yaşar Nuri Öztürk | Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. Dedi: "Ey Mûsa, kentin ileri gelenleri seni öldürmeyi planlıyorlar. Çık buradan! Ben sana öğüt verenlerdenim." | Abdulbaki Gölpınarlı | Ve şehrin öte yanından koşa koşa birisi geldi de ey Musa dedi, ileri gelenler, seni öldürmek için birbirleriyle görüşüp danışmadalar, hemen çık git, şüphe etme ki ben sana öğüt verenlerdenim. | Ali Bulaç | Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim." | Süleyman Ateş | Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey Musa, dedi, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında konuşuyorlar. Sen çık (git), ben sana öğüt verenlerdenim." | Önceki [28:19]< >[28:21] Sonraki |
|