1. [3:66] | hâentüm hâülâi ḥâcectüm fîmâ leküm bihî `ilmün felime tüḥâccûne fîmâ leyse leküm bihî `ilm. vellâhü ya`lemü veentüm lâ ta`lemûn. | ها أنتم هؤلاء حاججتم فيما لكم به علم فلم تحاجون فيما ليس لكم به علم والله يعلم وأنتم لا تعلمون هَاأَنتُمْ هَؤُلاَءِ حَاجَجْتُمْ فِيمَا لَكُم بِهِ عِلمٌ فَلِمَ تُحَآجُّونَ فِيمَا لَيْسَ لَكُم بِهِ عِلْمٌ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ |
---|
Elmalılı | İşte siz böylesiniz. Haydi biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız, ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz. |
Y. Ali | Ah! Ye are those who fell to disputing (Even) in matters of which ye had some knowledge! but why dispute ye in matters of which ye have no knowledge? It is Allah Who knows, and ye who know not!
|
Words | | ها - Here| أنتم - You are| هؤلاء - those who| حاججتم - argued| فيما - about what| لكم - [for] you| به - of it| علم - (have some) knowledge.| فلم - Then why| تحاجون - (do) you argue| فيما - about what| ليس - not| لكم - for you| به - of it| علم - (any) knowledge.| والله - And Allah| يعلم - knows,| وأنتم - while you| لا - (do) not| تعلمون - know.| |
Pickthal | Lo! ye are those who argue about that whereof ye have some knowledge: Why then argue ye concerning that whereof ye have no knowledge? Allah knoweth. Ye know not. |
Arberry | Ha, you are the ones who dispute on what you know; why then dispute you touching a matter of which you know not anything? God knows, and you know not. |
Shakir | Behold! you are they who disputed about that of which you had knowledge; why then do you dispute about that of which you have no knowledge? And Allah knows while you do not know. |
Free Minds | Here you have debated in what you knew; so why then do you debate in what you do not know? God knows while you do not know. |
Qaribullah | Indeed, you have disputed about that which you have knowledge. Why then dispute about that of which you have no knowledge? Allah knows and you do not know. |
Asad | Lo! You are the ones who would argue about that which is known to you; but why do you argue about something which is unknown to you? Yet God knows [it], whereas you do not know: |
Diyanet Vakfı | İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz. |
Diyanet | Siz, hadi bilginiz olan şey üzerinde tartışanlarsınız. Ama bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz. |
Edip Yüksel | Bilgi sahibi olduğunuz konularda tartışıp duruyorsunuz! Peki hakkında hiç bir bilgiye sahip olamadığınız bir konuda nasıl tartışabiliyorsunuz? Siz bilmeyebilirsiniz; ama ALLAH bilir. |
Suat Yıldırım | Haydi diyelim ki az çok bildiğiniz konularda tartışıyorsunuz. Peki ne diye hakkında bilginiz olmayan hususlarda tartışıyorsunuz! Halbuki işin doğrusunu Allah bilir, siz bilemezsiniz. |
Yaşar Nuri Öztürk | İşte siz böyle insanlarsınız! Hakkında biraz bilginiz olan şeyde çekişmeye girdiniz. Peki, hakkında hiçbir bilginiz olmayan şeyde neden tartışmaya giriyorsunuz? Allah bilir ama siz bilmezsiniz. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Şöyleböyle bilginiz olan şeye dair tartışıp duruyorsunuz ama hiç bilginiz olmayan şeyde de ne diye tartışmaya kalkışırsınız? Allah bilir, siz bilmezsiniz. |
Ali Bulaç | İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz. |
Süleyman Ateş | Haydi siz, biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız; ama hiç bilginiz olmayan şey hakkında neden tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz. |
Önceki [3:65]< >[3:67] Sonraki |