1. [39:30] | inneke meyyitüv veinnehüm meyyitûn. | إنك ميت وإنهم ميتون إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ |
---|
Elmalılı | Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir. | Y. Ali | Truly thou wilt die (one day), and truly they (too) will die (one day).
| Words | | إنك - Indeed, you| ميت - will die| وإنهم - and indeed, they| ميتون - (will also) die.| | Pickthal | Lo! thou wilt die, and lo! they will die; | Arberry | Thou art mortal, and they are mortal; | Shakir | Surely you shall die and they (too) shall surely die. | Free Minds | You will die, and they will die. | Qaribullah | You are mortal, and they are mortal | Asad | Yet, verily, thou art bound to die, [O Muhammad,] and, verily, they, too, are bound to die: | Diyanet Vakfı | Muhakkak sen de öleceksin, onlar da ölecekler. | Diyanet | Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. | Edip Yüksel | Sen öleceksin, onlar da ölecekler | Suat Yıldırım | Hiç şüphe yok ki sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra da büyük duruşmanın olacağı kıyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizle dâvalaşacaksınız. | Yaşar Nuri Öztürk | Hiç kuşkusuz sen de öleceksin, onlar da ölecekler! | Abdulbaki Gölpınarlı | Şüphe yok ki sen de öleceksin ve onlar da ölecekler. | Ali Bulaç | Gerçek şu ki, sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir. | Süleyman Ateş | Sen de öleceksin, onlar da ölecekler. | Önceki [39:29]< >[39:31] Sonraki |
|