1. [40:18] | veenẕirhüm yevme-l'âzifeti iẕi-lḳulûbü lede-lḥanâciri kâżimîn. mâ liżżâlimîne min ḥamîmiv velâ şefî`iy yüṭâ`. | وأنذرهم يوم الآزفة إذ القلوب لدى الحناجر كاظمين ما للظالمين من حميم ولا شفيع يطاع وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلَا شَفِيعٍ يُطَاعُ |
---|
Elmalılı | Yaklaşmakta olan o felaket (kıyamet) gününü de onlara haber ver. O dem ki yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunup dururlar. Zalimler için ne ısınacak bir dost vardır, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi. | Y. Ali | Warn them of the Day that is (ever) drawing near, when the hearts will (come) right up to the throats to choke (them); No intimate friend nor intercessor will the wrong-doers have, who could be listened to.
| Words | | وأنذرهم - And warn them| يوم - (of the) Day| الآزفة - the Approaching,| إذ - when| القلوب - the hearts| لدى - (are) at| الحناجر - the throats,| كاظمين - choked.| ما - Not| للظالمين - for the wrongdoers| من - any| حميم - intimate friend| ولا - and no| شفيع - intercessor| يطاع - (who) is obeyed.| | Pickthal | Warn them (O Muhammad) of the Day of the approaching (doom), when the hearts will be choking the throats, (when) there will be no friend for the wrong-doers, nor any intercessor who will be heard. | Arberry | And warn them against the Day of the Imminent when, choking with anguish, the hearts are in the throats and the evildoers have not one loyal friend, no intercessor to be heeded. | Shakir | And warn them of the day that draws near, when hearts shall rise up to the throats, grieving inwardly; the unjust shall not have any compassionate friend nor any intercessor who should be obeyed. | Free Minds | And warn them of the imminent Day, when the hearts will reach the throats, and many will be remorseful. The transgressors will have no friend nor intercessor to be obeyed. | Qaribullah | Warn them against the Imminent Day when, choking with anguish, the hearts will be in their throats, the harmdoers will not have a single, loyal friend, and there will be no intercessor to be obeyed. | Asad | Hence, warn them of that Day which draws ever nearer, when the hearts will chokingly come up to the throats: no loving friend will the evildoers have, nor any intercessor who would be heeded: [Regarding the problem of "intercession" (shafaah) and its meaning in the Quran, see note on 10:3.] | Diyanet Vakfı | Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır. | Diyanet | Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur. | Edip Yüksel | Onları yaklaşan gün hakkında uyar, o zaman yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunurlar. Zalimler için ne bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçı vardır. | Suat Yıldırım | Onları, yaklaşan müthiş güne karşı uyar! Yürekler ağıza gelir, yutkunur da yutkunurlar. O zalim kâfirlerin ne dostları, ne de sözüne itibar edilir şefaatçileri olmaz. [53,57-58; 54,1; 21,1; 16,1, 67,27; 78,38] | Yaşar Nuri Öztürk | Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları. | Abdulbaki Gölpınarlı | Ve onları, yaklaşmakta olan o günle korkut, o gün, korkudan yürekler, ağızlara gelir, gönüller, dertle dolar, zalimlere ne yardımı dokunacak bir dost bulunur, ne şefaati kabul edilecek bir şefaatçi. | Ali Bulaç | Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir şefaatçi yoktur. | Süleyman Ateş | Onları yaklaşan güne karşı uyar. Zira (o gün) yürekler, (korkudan adeta yerinden sökülüp) gırtlaklara dayanmıştır; (kederlerini) yutkunur dururlar. Zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü tutulur bir aracıları yoktur. | Önceki [40:17]< >[40:19] Sonraki |
|