1. [42:39] | velleẕîne iẕâ eṣâbehümü-lbagyü hüm yenteṣirûn. | والذين إذا أصابهم البغي هم ينتصرون وَالَّذِينَ إِذَا أَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنتَصِرُونَ |
---|
Elmalılı | Onlar, bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman birbirleriyle yardımlaşırlar. |
Y. Ali | And those who, when an oppressive wrong is inflicted on them, (are not cowed but) help and defend themselves.
|
Words | | والذين - And those who,| إذا - when| أصابهم - strikes them| البغي - tyranny,| هم - they| ينتصرون - defend themselves.| |
Pickthal | And those who, when great wrong is done to them, defend themselves, |
Arberry | and who, when insolence visits them, do help themselves -- |
Shakir | And those who, when great wrong afflicts them, defend themselves. |
Free Minds | And those who, when gross injustice befalls them, they seek justice. |
Qaribullah | and when harmed they become victorious. |
Asad | and who, whenever tyranny afflicts them, defend themselves. |
Diyanet Vakfı | Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar. |
Diyanet | Bir haksızlığa uğradıklarında, üstün gelmek için aralarında yardımlaşırlar. |
Edip Yüksel | Haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunurlar. |
Suat Yıldırım | Onlar zulme uğradıklarında yardımlaşıp haklarını alırlar. {KM, Çıkış 32,26-29; Luka 19,27} |
Yaşar Nuri Öztürk | Kendilerine zulüm ve haksızlık gelip çattığında, yardımlaşırlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve bir zulme uğradıkları zaman haddi aşmaksızın birbirlerine yardım ederek karşı duranlara. |
Ali Bulaç | Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. |
Süleyman Ateş | Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman kendilerini savunurlar. |
Önceki [42:38]< >[42:40] Sonraki |