1. [56:46] | vekânû yüṣirrûne `ale-lḥinŝi-l`ażîm. | وكانوا يصرون على الحنث العظيم وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنثِ الْعَظِيمِ |
---|
Elmalılı | Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı. |
Y. Ali | And persisted obstinately in wickedness supreme!
|
Words | | وكانوا - And were| يصرون - persisting| على - in| الحنث - the sin| العظيم - the great,| |
Pickthal | And used to persist in the awful sin. |
Arberry | and persisted in the Great Sin, |
Shakir | And they persisted in the great violation. |
Free Minds | And they persisted in the great blasphemy. |
Qaribullah | and persisted in the great sin |
Asad | and would persist in heinous sinning, |
Diyanet Vakfı | Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı. |
Diyanet | Çünkü onlar, bundan önce, dünyada, nimet içinde bulunurlar iken, büyük günah işlemekte direnir dururlardı. |
Edip Yüksel | Büyük günahı işlemekte direniyorlardı. |
Suat Yıldırım | O en büyük günahta, şirkte ısrar ederlerdi. |
Yaşar Nuri Öztürk | O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve büyük günahları yapmada ısrar ederlerdi. |
Ali Bulaç | Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı. |
Süleyman Ateş | Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı. |
Önceki [56:45]< >[56:47] Sonraki |