1. [2:286] | lâ yükellifü-llâhü nefsen illâ vus`ahâ. lehâ mâ kesebet ve`aleyhâ me-ktesebet. rabbenâ lâ tüâḫiẕnâ in nesînâ ev aḫṭa'nâ. rabbenâ velâ taḥmil `aleynâ iṣran kemâ ḥameltehû `ale-lleẕîne min ḳablinâ. rabbenâ velâ tüḥammilnâ mâ lâ ṭâḳate lenâ bih. va`fü `annâ. vagfir lenâ. verḥamnâ. ente mevlânâ fenṣurnâ `ale-lḳavmi-lkâfirîn. | لا يكلف الله نفسا إلا وسعها لها ما كسبت وعليها ما اكتسبت ربنا لا تؤاخذنا إن نسينا أو أخطأنا ربنا ولا تحمل علينا إصرا كما حملته على الذين من قبلنا ربنا ولا تحملنا ما لا طاقة لنا به واعف عنا واغفر لنا وارحمنا أنت مولانا فانصرنا على القوم الكافرين لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ |
---|
Elmalılı | Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka yük yüklemez. Herkesin kazandığı hayır kendisine, yaptığı kötülüğün zararı yine kendisinedir. Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yardım et bize. |
Y. Ali | On no soul doth Allah Place a burden greater than it can bear. It gets every good that it earns, and it suffers every ill that it earns. (Pray:) "Our Lord! Condemn us not if we forget or fall into error; our Lord! Lay not on us a burden Like that which Thou didst lay on those before us; Our Lord! Lay not on us a burden greater than we have strength to bear. Blot out our sins, and grant us forgiveness. Have mercy on us. Thou art our Protector; Help us against those who stand against faith."
|
Words | | |
2. [23:22] | ve`aleyhâ ve`ale-lfülki tuḥmelûn. | وعليها وعلى الفلك تحملون وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz. |
Y. Ali | An on them, as well as in slips, ye side.
|
Words | | |
3. [40:80] | veleküm fîhâ menâfi`u veliteblügû `aleyhâ ḥâceten fî ṣudûriküm ve`aleyhâ ve`ale-lfülki tuḥmelûn. | ولكم فيها منافع ولتبلغوا عليها حاجة في صدوركم وعليها وعلى الفلك تحملون وَلَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَلِتَبْلُغُوا عَلَيْهَا حَاجَةً فِي صُدُورِكُمْ وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ |
---|
Elmalılı | Sizin için onlarda daha nice menfaatler vardır. Onların üzerinde gönüllerinizdeki bir arzuya erersiniz. Hem onlar üzerinde, hem de gemiler üzerinde taşınırsınız. |
Y. Ali | And there are (other) advantages in them for you (besides); that ye may through them attain to any need (there may be) in your hearts; and on them and on ships ye are carried.
|
Words | | |