Kelime

Kelime<not selected>
Kök<not selected>
Konum[:]

Lütfen mavi renkteki Arapça herhangi bir kelimeyi tıklayınız.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
15 farklı meali görmek için lütfen [Sure:Ayet] numarasına tıklayınız
Ayet(ler): 1 31 61 91 121 Surah :  16 - NahlGörüntülenen ayetler : 121 ... 128 | 128 - Sure no: 16
1.
[16:121]
şâkiral lien`umih. ictebâhü vehedâhü ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.شاكرا لأنعمه اجتباه وهداه إلى صراط مستقيم
شَاكِرًا لِّأَنْعُمِهِ اجْتَبَاهُ وَهَدَاهُ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Elmalılı Allah'ın nimetlerine şükredendi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.
Y. AliHe showed his gratitude for the favours of Allah, who chose him, and guided him to a Straight Way.
 Words|شاكرا - Thankful| لأنعمه - for His favors.| اجتباه - He chose him| وهداه - and guided him| إلى - to| صراط - the way| مستقيم - straight.|
2.
[16:122]
veâteynâhü fi-ddünyâ ḥaseneh. veinnehû fi-l'âḫirati lemine-ṣṣâliḥîn.وآتيناه في الدنيا حسنة وإنه في الآخرة لمن الصالحين
وَآتَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَإِنَّهُ فِي الْآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
Elmalılı Ve biz ona (İbrahim'e) iyilik verdik. Şüphesiz ki o, ahirette de salihlerdendir.
Y. AliAnd We gave him Good in this world, and he will be, in the Hereafter, in the ranks of the Righteous.
 Words|وآتيناه - And We gave him| في - in| الدنيا - the world| حسنة - good,| وإنه - and indeed, he| في - in| الآخرة - the Hereafter| لمن - (he) will surely (be) among| الصالحين - the righteous.|
3.
[16:123]
ŝümme evḥaynâ ileyke eni-ttebi` millete ibrâhîme ḥanîfâ. vemâ kâne mine-lmüşrikîn.ثم أوحينا إليك أن اتبع ملة إبراهيم حنيفا وما كان من المشركين
ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Elmalılı Sonra da (ey Muhammed!) sana: "Hakk'a yönelen ve müşriklerden olmayan İbrahim'in dinine tabi ol" diye vahyettik.
Y. AliSo We have taught thee the inspired (Message), "Follow the ways of Abraham the True in Faith, and he joined not gods with Allah."
 Words|ثم - Then| أوحينا - We revealed| إليك - to you,| أن - that,| اتبع - "You follow| ملة - (the) religion| إبراهيم - (of) Ibrahim| حنيفا - upright;| وما - and not| كان - he was| من - of| المشركين - the polytheists."|
4.
[16:124]
innemâ cü`ile-ssebtü `ale-lleẕîne-ḫtelefû fîh. veinne rabbeke leyaḥkümü beynehüm yevme-lḳiyâmeti fîmâ kânû fîhi yaḫtelifûn.إنما جعل السبت على الذين اختلفوا فيه وإن ربك ليحكم بينهم يوم القيامة فيما كانوا فيه يختلفون
إِنَّمَا جُعِلَ السَّبْتُ عَلَى الَّذِينَ اخْتَلَفُواْ فِيهِ وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُواْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Elmalılı Cumartesi günü (avlanmamak), ancak onda ihtilafa düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin onların ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında kıyamet günü, aralarında elbette hükmünü verecektir.
Y. AliThe Sabbath was only made (strict) for those who disagreed (as to its observance); But Allah will judge between them on the Day of Judgment, as to their differences.
 Words|إنما - Only| جعل - was appointed| السبت - the Sabbath| على - for| الذين - those who| اختلفوا - differed| فيه - in it.| وإن - And indeed,| ربك - your Lord| ليحكم - will surely judge| بينهم - between them| يوم - (on) the Day| القيامة - (of) the Resurrection| فيما - in what| كانوا - they used (to)| فيه - [in it]| يختلفون - differ.|
5.
[16:125]
üd`u ilâ sebîli rabbike bilḥikmeti velmev`iżati-lḥaseneti vecâdilhüm billetî hiye aḥsen. inne rabbeke hüve a`lemü bimen ḍalle `an sebîlihî vehüve a`lemü bilmühtedîn.ادع إلى سبيل ربك بالحكمة والموعظة الحسنة وجادلهم بالتي هي أحسن إن ربك هو أعلم بمن ضل عن سبيله وهو أعلم بالمهتدين
ادْعُ إِلَى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُم بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
Elmalılı (Ey Resulüm!) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete kavuşanları da en iyi bilendir.
Y. AliInvite (all) to the Way of thy Lord with wisdom and beautiful preaching; and argue with them in ways that are best and most gracious: for thy Lord knoweth best, who have strayed from His Path, and who receive guidance.
 Words|ادع - Call| إلى - to| سبيل - (the) way| ربك - (of) your Lord| بالحكمة - with the wisdom| والموعظة - and the instruction| الحسنة - the good,| وجادلهم - and discuss with them| بالتي - in that| هي - which| أحسن - (is) best.| إن - Indeed,| ربك - your Lord,| هو - He| أعلم - (is) most knowing| بمن - of who| ضل - has strayed| عن - from| سبيله - His way,| وهو - And He| أعلم - (is) most knowing| بالمهتدين - of the guided ones.|
6.
[16:126]
vein `âḳabtüm fe`âḳibû bimiŝli mâ `ûḳibtüm bih. velein ṣabertüm lehüve ḫayrul liṣṣâbirîn.وإن عاقبتم فعاقبوا بمثل ما عوقبتم به ولئن صبرتم لهو خير للصابرين
وَإِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُواْ بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُم بِهِ وَلَئِن صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِّلصَّابِرينَ
Elmalılı Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek olursanız size yapılan azab ve cezanın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır.
Y. AliAnd if ye do catch them out, catch them out no worse than they catch you out: But if ye show patience, that is indeed the best (course) for those who are patient.
 Words|وإن - And if| عاقبتم - you retaliate,| فعاقبوا - then retaliate| بمثل - with the like| ما - of what| عوقبتم - you were afflicted| به - with [it].| ولئن - But if| صبرتم - you are patient,| لهو - surely (it) is| خير - better| للصابرين - for those who are patient.|
7.
[16:127]
vaṣbir vemâ ṣabruke illâ billâhi velâ taḥzen `aleyhim velâ tekü fî ḍayḳim mimmâ yemkürûn.واصبر وما صبرك إلا بالله ولا تحزن عليهم ولا تك في ضيق مما يمكرون
وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلاَّ بِاللّهِ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلاَ تَكُ فِي ضَيْقٍ مِّمَّا يَمْكُرُونَ
Elmalılı (Ey Peygamber!) Sabret! Sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan dolayı üzülme! Kurdukları tuzaklardan telaş edip sıkıntıya düşme!
Y. AliAnd do thou be patient, for thy patience is but from Allah; nor grieve over them: and distress not thyself because of their plots.
 Words|واصبر - And be patient| وما - and not| صبرك - (is) your patience| إلا - but| بالله - from Allah.| ولا - And (do) not| تحزن - grieve| عليهم - over them| ولا - and (do) not| تك - be| في - in| ضيق - distress| مما - for what| يمكرون - they plot.|
8.
[16:128]
inne-llâhe me`a-lleẕîne-tteḳav velleẕîne hüm muḥsinûn.إن الله مع الذين اتقوا والذين هم محسنون
إِنَّ اللّهَ مَعَ الَّذِينَ اتَّقَواْ وَّالَّذِينَ هُم مُّحْسِنُونَ
Elmalılı Şüphesiz Allah, takva sahipleri ile ve iyilikte bulunanlarla beraberdir.
Y. AliFor Allah is with those who restrain themselves, and those who do good.
 Words|إن - Indeed,| الله - Allah| مع - (is) with| الذين - those who| اتقوا - fear (Him)| والذين - and those who| هم - [they]| محسنون - (are) good-doers.|
Burada sunulan verilerin tamamı kontrol edilmemiştir. Lütfen orijinal kaynaklardan doğruluğunu kontrol ediniz. Türkçe Tercümeler, tanzil.net internet sitesinden temin edilmiştir. Çalışmamızda kullanılan veritabanı, openburhan.net projesinin veritabanının yeniden düzenlenmiş halidir. Kur'an-ı Kerim sayfasına dönüş için tıklayınız. Urduca-İngilizce OpenBurhan versiyonu için tıklayınız. Çalışmamızda kullanılan verilerin ve dosyaların telif hakları sahiplerine aittir.
OpenBurhanTR 2.0.17