1. [20:110] | ya`lemü mâ beyne eydîhim vemâ ḫalfehüm velâ yüḥîṭûne bihî `ilmâ. | يعلم ما بين أيديهم وما خلفهم ولا يحيطون به علما يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يُحِيطُونَ بِهِ عِلْمًا |
---|
Elmalılı | Allah, onların geleceklerini de, geçmişlerini de bilir. Onlar ise O'nu ilmen kavrayamazlar. |
Y. Ali | He knows what (appears to His creatures as) before or after or behind them: but they shall not compass it with their knowledge.
|
Words | | يعلم - He knows| ما - what| بين - (is) before them| أيديهم - (is) before them| وما - and what| خلفهم - (is) behind them,| ولا - while not| يحيطون - they encompass| به - it| علما - (in) knowledge.| |
Pickthal | He knoweth (all) that is before them and (all) that is behind them, while they cannot compass it in knowledge. |
Arberry | He knows what is before them and behind them, and they comprehend Him not in knowledge. |
Shakir | He knows what is before them and what is behind them, while they do not comprehend it in knowledge. |
Free Minds | He knows their present and their future, and they do not have any of His knowledge. |
Qaribullah | He knows what is before them and behind them, and they do not comprehend Him in knowledge. |
Asad | [for] He knows all that lies open before men and all that is hidden from them," whereas they cannot encompass Him with their knowledge. |
Diyanet Vakfı | O, insanların geleceklerini de geçmişlerini de bilir. Onların ilmi ise bunu kapsayamaz: |
Diyanet | Allah onların geçmişlerini de, geleceklerini de bilir. Onların hiçbirinin ilmi ise O'nu kuşatamaz. |
Edip Yüksel | Hiç kimse O'nu bilgice kavrayamazken, O onların geçmişini de geleceğini de bilir. |
Suat Yıldırım | O, onların geleceklerini de geçmişlerini de bilir. Kulların ilmi ise bunu asla kavrayamaz. [2,255] |
Yaşar Nuri Öztürk | Onların önden gönderdiklerini de arkada bıraktıklarını da bilir, ama onlar O'nu ilimle kuşatamazlar. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Önlerinde ne varsa onu da bilir, artlarında ne varsa onu da ve onların bilgisi, bunu ihata edemez. |
Ali Bulaç | O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, bilgi bakımından O'nu kavrayıp kuşatamazlar. |
Süleyman Ateş | O, onların önlerindekini ve arkalarındakini (geçmişlerini ve geleceklerini) bilir; onlar ise bilgice O'nu kavrayamazlar. |
Önceki [20:109]< >[20:111] Sonraki |