1. [20:37] | veleḳad menennâ `aleyke merraten uḫrâ. | ولقد مننا عليك مرة أخرى وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَيْكَ مَرَّةً أُخْرَى |
---|
Elmalılı | "And olsun biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik" |
Y. Ali | "And indeed We conferred a favour on thee another time (before).
|
Words | | ولقد - And indeed,| مننا - We conferred a favor| عليك - on you| مرة - another time,| أخرى - another time,| |
Pickthal | And indeed, another time, already We have shown thee favour, |
Arberry | Already another time We favoured thee, |
Shakir | And certainly We bestowed on you a favor at another time; |
Free Minds | "And We Have graced you another time." |
Qaribullah | We had already shown you favor |
Asad | "And, indeed, We bestowed Our favour upon thee at a time long since past,' |
Diyanet Vakfı | Andolsun biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk. |
Diyanet | Allah: "Ey Musa! İstediğin sana verildi" dedi, "Zaten sana başka bir defa da iyilikte bulunmuş ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik: Musa'yı bir sandığa koy da suya bırak; su onu kıyıya atar, Bana da, ona da düşman olan biri onu alır. Ey Musa! Gözümün önünde yetişesin diye seni sevimli kıldım." |
Edip Yüksel | "Sana bir kez daha lütufta bulunduk." |
Suat Yıldırım | “Mûsâ!” dedi, “istediklerin sana verildi. Zaten başka bir sefer de sana lütufta bulunmuştuk.” [28,7-13] {KM, Çıkış 2,1-10} |
Yaşar Nuri Öztürk | "Yemin olsun, sana bir kez daha lütufta bulunmuştuk." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Andolsun ki bir kere daha lutfetmiştik sana. |
Ali Bulaç | "Andolsun, Biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk." |
Süleyman Ateş | Zaten biz sana bir kez daha lutufta bulunmuştuk. |
Önceki [20:36]< >[20:38] Sonraki |