1. [20:99] | keẕâlike neḳuṣṣu `aleyke min embâi mâ ḳad sebeḳ. veḳad âteynâke mil ledünnâ ẕikrâ. | كذلك نقص عليك من أنباء ما قد سبق وقد آتيناك من لدنا ذكرا كَذَلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ أَنبَاءِ مَا قَدْ سَبَقَ وَقَدْ آتَيْنَاكَ مِن لَّدُنَّا ذِكْرًا |
---|
Elmalılı | (Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana katımızdan bir zikir (düşünüp kendisinden ibret alınacak bir kitab) verdik. |
Y. Ali | Thus do We relate to thee some stories of what happened before: for We have sent thee a Message from Our own Presence.
|
Words | | كذلك - Thus| نقص - We relate| عليك - to you| من - from| أنباء - (the) news| ما - (of) what| قد - has preceded.| سبق - has preceded.| وقد - And certainly| آتيناك - We have given you| من - from| لدنا - Us| ذكرا - a Reminder.| |
Pickthal | Thus relate We unto thee (Muhammad) some tidings of that which happened of old, and We have given thee from Our presence a reminder. |
Arberry | So We relate to thee stories of what has gone before, and We have given thee a remembrance from Us. |
Shakir | Thus do We relate to you (some) of the news of what has gone before; and indeed We have given to you a Reminder from Ourselves. |
Free Minds | And it is such that We relate to you the news of what has passed. And We have given you from Us a remembrance. |
Qaribullah | And so We narrate to you the stories of the past, and We have given you a remembrance from Us. |
Asad | THUS DO WE relate unto thee some of the stories of what happened in the past; and [thus] have We vouchsafed unto thee, out of Our grace, a reminder." |
Diyanet Vakfı | (Resulüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik. |
Diyanet | Geçmiş olayları sana böyle anlatırız. Katımızdan sana da bir Kitap verdik; kim ondan yüz çevirirse bilsin ki kıyamet günü bir günah yükü yüklenecektir. |
Edip Yüksel | Geçmişlerin haberlerini, sana böylece aktarıyoruz. Sana katımızdan bir mesaj vermiş bulunuyoruz. |
Suat Yıldırım | İşte böylece sana geçmiş mühim olaylardan bir kısmını anlatıyoruz. Tarafımızdan sana da bir zikir verdik. [41,41; 15,9; 21,50] |
Yaşar Nuri Öztürk | İşte böylece, geçip gitmişlerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Biz sana katımızdan da bir Zikir/Kur'an vermişizdir. |
Abdulbaki Gölpınarlı | İşte böylece geçmişlerin ahvalinden bir kısmını sana hikaye etmedeyiz ve şüphe yok ki sana katımızdan bir de Kur'an verdik. |
Ali Bulaç | Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana Katımız'dan bir zikir verdik. |
Süleyman Ateş | Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir miktar anlatıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir Zikir (geçmiş olaylardan bir anı) verdik. |
Önceki [20:98]< >[20:100] Sonraki |