1. [25:56] | vemâ erselnâke illâ mübeşşirav veneẕîrâ. | وما أرسلناك إلا مبشرا ونذيرا وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا |
---|
Elmalılı | (Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. |
Y. Ali | But thee We only sent to give glad tidings and admonition.
|
Words | | وما - And not| أرسلناك - We sent you| إلا - except| مبشرا - (as) a bearer of glad tidings| ونذيرا - and a warner.| |
Pickthal | And We have sent thee (O Muhammad) only as a bearer of good tidings and a warner. |
Arberry | We have sent thee not, except good tidings to bear, and warning. |
Shakir | And We have not sent you but as a giver of good news and as a warner. |
Free Minds | And We have not sent you except as a bearer of good news and a warner. |
Qaribullah | We did not send you but as a bearer of glad tidings and as a warner. |
Asad | Yet [withal, O Prophet,] We have sent thee only as a herald of glad tidings and a warner. |
Diyanet Vakfı | (Resulüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. |
Diyanet | Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. |
Edip Yüksel | Biz seni bir müjdeleyici ve uyarıcı olmaktan başka bir görevle göndermedik. |
Suat Yıldırım | Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. |
Yaşar Nuri Öztürk | Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve biz seni, ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik. |
Ali Bulaç | Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik. |
Süleyman Ateş | Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. |
Önceki [25:55]< >[25:57] Sonraki |