1. [26:100] | femâ lenâ min şâfi`în. | فما لنا من شافعين فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ |
---|
Elmalılı | "Bak bizim için ne şefaatçiler var," |
Y. Ali | "'Now, then, we have none to intercede (for us),
|
Words | | فما - So (now) not| لنا - we have| من - any| شافعين - intercessors| |
Pickthal | Now we have no intercessors |
Arberry | so now we have no intercessors, |
Shakir | So we have no intercessors, |
Free Minds | "So we have none to intercede for us." |
Qaribullah | We have no intercessors now, |
Asad | And now we have none to intercede for us, |
Diyanet Vakfı | "Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var". |
Diyanet | Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler. |
Edip Yüksel | "Şimdi bizim ne şefaatçımız var." |
Suat Yıldırım | Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.“Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64] |
Yaşar Nuri Öztürk | "Artık ne şefaatçilerimiz var, |
Abdulbaki Gölpınarlı | Artık ne şefaatçilerden bir şefaatçi var bize. |
Ali Bulaç | "Artık bizim için ne bir şefaatçi var," |
Süleyman Ateş | Şimdi artık bizim ne şefa'atçilerimiz var, |
Önceki [26:99]< >[26:101] Sonraki |