1. [26:171] | illâ `acûzen fi-lgâbirîn. | إلا عجوزا في الغابرين إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ |
---|
Elmalılı | Ancak (geride) bir yaşlı kadın kaldı. |
Y. Ali | Except an old woman who lingered behind.
|
Words | | إلا - Except| عجوزا - an old woman,| في - (was) among| الغابرين - those who remained behind.| |
Pickthal | Save an old woman among those who stayed behind. |
Arberry | save an old woman among those that tarried; |
Shakir | Except an old woman, among those who remained behind. |
Free Minds | Except for an old woman who remained. |
Qaribullah | except an old woman who stayed behind, |
Asad | all but an old woman, who was among those that stayed behind; [As is evident from 7:83, 11:81, 27:57 and 29:32-33, the old woman was Lots' wife - a native of Sodom - who chose to remain with her own people instead of accompanying her husband, whom she thus betrayed (cf. also 66:10).] |
Diyanet Vakfı | Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu). |
Diyanet | Bunun üzerine geride kalan yaşlı bir kadın dışında, onu ve ailesini, hepsini kurtardık. |
Edip Yüksel | Yalnız bir yaşlı kadın hariç; geride kalanlardan idi. |
Suat Yıldırım | Yalnız bir koca karı geride kalıp helâk edilenler arasında oldu. |
Yaşar Nuri Öztürk | Ancak geridekiler arasında bir kocakarı kaldı. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ancak bir kocakarı, geri kalanların içindeydi. |
Ali Bulaç | Yalnızca geri kalanlar içinde bir kocakarı hariç. |
Süleyman Ateş | Yalnız geride kalanlar arasında bulunan bir koca karıyı (kurtarmadık). |
Önceki [26:170]< >[26:172] Sonraki |