1. [54:5] | ḥikmetüm bâligatün femâ tugni-nnüẕür. | حكمة بالغة فما تغن النذر حِكْمَةٌ بَالِغَةٌ فَمَا تُغْنِ النُّذُرُ |
---|
Elmalılı | Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor. |
Y. Ali | Mature wisdom;- but (the preaching of) Warners profits them not.
|
Words | | حكمة - Wisdom| بالغة - perfect,| فما - but not| تغن - will avail| النذر - the warnings.| |
Pickthal | Effective wisdom; but warnings avail not. |
Arberry | a Wisdom far-reaching; yet warnings do not avail. |
Shakir | Consummate wisdom-- but warnings do not avail; |
Free Minds | A perfect wisdom; but the warnings are of no benefit. |
Qaribullah | which are full of wisdom; but the warnings do not help. |
Asad | far-reaching wisdom [was held out to them]: but [since] all warnings have been of no avail, |
Diyanet Vakfı | Bu büyük bir hikmettir. Fakat (yüz çevirene) uyarılar ne fayda verir! |
Diyanet | Bu haberlerin her birinde üstün hikmet vardır; ama uyarmalar fayda vermiyor. |
Edip Yüksel | Bu üstün bir hikmettir; ancak uyarılar yarar sağlamıyor. |
Suat Yıldırım | Bunlar son derece üstün hikmettir. Ama ne fayda! Uyarmalar kâr etmiyor. [6,149; 10,101] |
Yaşar Nuri Öztürk | Doruk noktaya çıkmış, isabeti tartışmasız bir hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Yüksek hikmet vardı, derken korkutuşlar fayda vermedi gitti. |
Ali Bulaç | (Ki her biri) Doruğunda-olgunlaşmış hikmettir. Fakat uyarmalar bir yarar sağlamıyor. |
Süleyman Ateş | Bunlar üstün hikmettir! Ama uyarılar fayda vermiyor. |
Önceki [54:4]< >[54:6] Sonraki |