1. [56:31] | vemâim meskûb. | وماء مسكوب وَمَاءٍ مَّسْكُوبٍ |
---|
Elmalılı | Fışkıran sular. | Y. Ali | By water flowing constantly,
| Words | | وماء - And water| مسكوب - poured forth,| | Pickthal | And water gushing, | Arberry | and outpoured waters, | Shakir | And water flowing constantly, | Free Minds | And flowing water. | Qaribullah | and flowing water | Asad | and waters gushing, | Diyanet Vakfı | Çağlayarak akan sular, | Diyanet | Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler. | Edip Yüksel | Fışkıran sular, | Suat Yıldırım | Şarıl şarıl akan sular... [47,15] | Yaşar Nuri Öztürk | Akıp dökülen sular, | Abdulbaki Gölpınarlı | Ve çağlayaçağlaya akan sular. | Ali Bulaç | Durmaksızın akan su(lar); | Süleyman Ateş | Fışkıran sular, | Önceki [56:30]< >[56:32] Sonraki |
|