1. [56:51] | ŝümme inneküm eyyühe-ḍḍâllûne-lmükeẕẕibûn. | ثم إنكم أيها الضالون المكذبون ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ |
---|
Elmalılı | Sonra siz, ey sapık yalanlayıcılar! | Y. Ali | "Then will ye truly,- O ye that go wrong, and treat (Truth) as Falsehood!-
| Words | | ثم - "Then| إنكم - indeed you,| أيها - O those astray!| الضالون - O those astray!| المكذبون - the deniers,| | Pickthal | Then lo! ye, the erring, the deniers, | Arberry | Then you erring ones, you that cried lies, | Shakir | Then shall you, O you who err and call it a lie! | Free Minds | "Then you, O rejecting strayers," | Qaribullah | Then you went astray, you that belied, | Asad | and then, verily, O you who have gone astray and called the truth a lie, | Diyanet Vakfı | Sonra siz ey sapıklar, yalancılar! | Diyanet | Sonra, siz ey sapıklar, yalanlayanlar! | Edip Yüksel | "Sonra da siz, ey sapıtmışlar, ey yalanlayıcılar," | Suat Yıldırım | Sonra siz ey yoldan sapanlar ve hak dini yalan sayanlar! | Yaşar Nuri Öztürk | Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar! | Abdulbaki Gölpınarlı | Sonra da siz ey yalanlayan sapıklar, şüphe yok ki. | Ali Bulaç | Sonra gerçekten siz, ey sapık olan yalanlayıcılar, | Süleyman Ateş | Sonra siz de, ey sapık yalanlayıcılar (o zaman toplanacaksınız). | Önceki [56:50]< >[56:52] Sonraki |
|