1. [7:42] | velleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti lâ nükellifü nefsen illâ vus`ahâ. ülâike aṣḥâbü-lcenneh. hüm fîhâ ḫâlidûn. | والذين آمنوا وعملوا الصالحات لا نكلف نفسا إلا وسعها أولئك أصحاب الجنة هم فيها خالدون وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا أُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ |
---|
Elmalılı | İman edenler ve iyi amellerde bulunanlarki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır. |
Y. Ali | But those who believe and work righteousness,- no burden do We place on any soul, but that which it can bear,- they will be Companions of the Garden, therein to dwell (for ever).
|
Words | | والذين - But those who| آمنوا - believe| وعملوا - and do| الصالحات - [the] righteous deeds| لا - not| نكلف - We burden| نفسا - any soul| إلا - except| وسعها - (to) its capacity.| أولئك - Those| أصحاب - (are the) companions| الجنة - (of) Paradise,| هم - they| فيها - in it| خالدون - (will) abide forever.| |
Pickthal | But (as for) those who believe and do good works - We tax not any soul beyond its scope - Such are rightful owners of the Garden. They abide therein. |
Arberry | And those who believe, and do deeds of righteousness -- We charge not any soul, save according to its capacity; those are the inhabitants of Paradise, therein dwelling forever; |
Shakir | And (as for) those who believe and do good We do not impose on any soul a duty except to the extent of its ability-- they are the dwellers of the garden; in it they shall abide. |
Free Minds | As for those who believe and do good; We do not burden a soul beyond its means; those are the dwellers of Paradise, in it they will abide. |
Qaribullah | As for those who believe and do good works We never charge a soul with more than it can bear they are the companions of Paradise, and there they shall live for ever. |
Asad | But those who attain to faith and do righteous deeds - [and] We do not burden any human being with more than he is well able to bear - they are destined for paradise, therein to abide, |
Diyanet Vakfı | İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedi kalacaklar. |
Diyanet | İnanan ve yararlı iş işleyenler ki kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz işte cennetlikler onlardır, orada temelli kalacaklardır. |
Edip Yüksel | İnanıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklemeyiz; onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar. |
Suat Yıldırım | İman edip makbul ve güzel işler yapanlar ise -ki hiç kimseye Biz gücünün yetmeyeceği yük yüklemeyiz- cennetlik olup, orada ebedî kalacaklardır. [2,286] |
Yaşar Nuri Öztürk | İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada. |
Abdulbaki Gölpınarlı | İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince; hiç kimseye takatinden aşırı bir teklifte bulunmayız, onlardır cennet ehli ve orada ebedi kalır onlar. |
Ali Bulaç | İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki Biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır. |
Süleyman Ateş | İnanıp iyi işler yapanlar, -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- İşte onlar cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır. |
Önceki [7:41]< >[7:43] Sonraki |