1. [92:19] | vemâ lieḥadin `indehû min ni`metin tüczâ. | وما لأحد عنده من نعمة تجزى وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ مِن نِّعْمَةٍ تُجْزَى |
---|
Elmalılı | Onun yanında, başka bir kimse için karşılığı verilecek hiçbir nimet yoktur. |
Y. Ali | And have in their minds no favour from anyone for which a reward is expected in return,
|
Words | | وما - And not| لأحد - for anyone| عنده - with him| من - any| نعمة - favor| تجزى - to be recompensed| |
Pickthal | And none hath with him any favour for reward, |
Arberry | and confers no favour on any man for recompense, |
Shakir | And no one has with him any boon for which he should be rewarded, |
Free Minds | Seeking nothing in return. |
Qaribullah | and confers no favor upon anyone for recompense |
Asad | not as payment for favours received, |
Diyanet Vakfı | Onun nezdinde hiçbir kimseye ait şükranla karşılanacak bir nimet yoktur. |
Diyanet | O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinin hoşnudluğunu (rızasını) gözeterek yapmıştır. |
Edip Yüksel | Hiç kimseden de buna karşılık bir iyilik beklemez. |
Suat Yıldırım | O, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak vermez. Verdiğinden ötürü hiç kimseden mükâfat da beklemez. |
Yaşar Nuri Öztürk | Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve hiçbir kimseden, bir nimetle mükafatlanmayı dilemez. |
Ali Bulaç | Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu) yoktur. |
Süleyman Ateş | Ve onun yanında, hiç kimsenin karşılık verilecek bir ni'meti yoktur (o, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak değil), |
Önceki [92:18]< >[92:20] Sonraki |