1. [7:83] | feenceynâhü veehlehû ille-mraeteh. kânet mine-lgâbirîn. | فأنجيناه وأهله إلا امرأته كانت من الغابرين فَأَنْجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلاَّ امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ |
---|
Elmalılı | Biz de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı(nı kurtarmadık) çünkü o, geride kalanlardan oldu. |
Y. Ali | But we saved him and his family, except his wife: she was of those who legged behind.
|
Words | | |
2. [21:76] | venûḥan iẕ nâdâ min ḳablü festecebnâ lehû fenecceynâhü veehlehû mine-lkerbi-l`ażîm. | ونوحا إذ نادى من قبل فاستجبنا له فنجيناه وأهله من الكرب العظيم وَنُوحًا إِذْ نَادَى مِن قَبْلُ فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ |
---|
Elmalılı | Nuh da daha önceleri bize yalvarmıştı; biz de onun duasını kabul ettik, kendisini ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Y. Ali | (Remember) Noah, when he cried (to Us) aforetime: We listened to his (prayer) and delivered him and his family from great distress.
|
Words | | |
3. [26:170] | fenecceynâhü veehlehû ecme`în. | فنجيناه وأهله أجمعين فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ |
---|
Elmalılı | Biz de onu ve ailesinin tamamını kurtardık, |
Y. Ali | So We delivered him and his family,- all
|
Words | | |
4. [27:49] | ḳâlû teḳâsemû billâhi lenübeyyitennehû veehlehû ŝümme leneḳûlenne liveliyyihî mâ şehidnâ mehlike ehlihî veinnâ leṣâdiḳûn. | قالوا تقاسموا بالله لنبيتنه وأهله ثم لنقولن لوليه ما شهدنا مهلك أهله وإنا لصادقون قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ |
---|
Elmalılı | Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: "Gece ona ve ailesine baskın yapalım; sonra da velisine, 'Biz o ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz' diyelim." |
Y. Ali | They said: "Swear a mutual oath by Allah that we shall make a secret night attack on him and his people, and that we shall then say to his heir (when he seeks vengeance): 'We were not present at the slaughter of his people, and we are positively telling the truth.'"
|
Words | | |
5. [27:57] | feenceynâhü veehlehû ille-mraeteh. ḳaddernâhâ mine-lgâbirîn. | فأنجيناه وأهله إلا امرأته قدرناها من الغابرين فَأَنجَيْنَاهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِرِينَ |
---|
Elmalılı | Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik. |
Y. Ali | But We saved him and his family, except his wife; her We destined to be of those who lagged behind.
|
Words | | |
6. [29:32] | ḳâle inne fîhâ lûṭâ. ḳâlû naḥnü a`lemü bimen fîhâ. lenünecciyennehû veehlehû ille-mraeteh. kânet mine-lgâbirîn. | قال إن فيها لوطا قالوا نحن أعلم بمن فيها لننجينه وأهله إلا امرأته كانت من الغابرين قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطًا قَالُوا نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَن فِيهَا لَنُنَجِّيَنَّهُ وَأَهْلَهُ إِلَّا امْرَأَتَهُ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ |
---|
Elmalılı | (İbrahim) dedi ki: "Ama orada Lut var!" Şöyle cevap verdiler: "Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o geride (azabda) kalacaklar arasındadır. " |
Y. Ali | He said: "But there is Lut there." They said: "Well do we know who is there : we will certainly save him and his following,- except his wife: she is of those who lag behind!"
|
Words | | |
7. [37:76] | venecceynâhü veehlehû mine-lkerbi-l`ażîm. | ونجيناه وأهله من الكرب العظيم وَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ |
---|
Elmalılı | Biz hem onu, hem ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
Y. Ali | And We delivered him and his people from the Great Calamity,
|
Words | | |
8. [37:134] | iẕ necceynâhü veehlehû ecme`în. | إذ نجيناه وأهله أجمعين إِذْ نَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ |
---|
Elmalılı | Hani biz onu ve ailesinin tamamını kurtarmıştık. |
Y. Ali | Behold, We delivered him and his adherents, all
|
Words | | |