1. [38:44] | veḫuẕ biyedike ḍigŝen faḍrib bihî velâ taḥneŝ. innâ vecednâhü ṣâbirâ. ni`me-l`abd. innehû evvâb. | وخذ بيدك ضغثا فاضرب به ولا تحنث إنا وجدناه صابرا نعم العبد إنه أواب وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِب بِّهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِّعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ |
---|
Elmalılı | (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (eşine) vur; yemininde durmamazlık etme." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir. |
Y. Ali | "And take in thy hand a little grass, and strike therewith: and break not (thy oath)." Truly We found him full of patience and constancy. How excellent in Our service! ever did he turn (to Us)!
|
Words | | |
2. [56:46] | vekânû yüṣirrûne `ale-lḥinŝi-l`ażîm. | وكانوا يصرون على الحنث العظيم وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنثِ الْعَظِيمِ |
---|
Elmalılı | Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı. |
Y. Ali | And persisted obstinately in wickedness supreme!
|
Words | | |