1. [6:94] | veleḳad ci'tümûnâ fürâdâ kemâ ḫalaḳnâküm evvele merrativ veteraktüm mâ ḫavvelnâküm verâe żuhûriküm. vemâ nerâ me`aküm şüfe`âekümü-lleẕîne za`amtüm ennehüm fîküm şürakâ'. leḳat teḳaṭṭa`a beyneküm veḍalle `anküm mâ küntüm tez`umûn. | ولقد جئتمونا فرادى كما خلقناكم أول مرة وتركتم ما خولناكم وراء ظهوركم وما نرى معكم شفعاءكم الذين زعمتم أنهم فيكم شركاء لقد تقطع بينكم وضل عنكم ما كنتم تزعمون وَلَقَدْ جِئْتُمُونَا فُرَادَى كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَتَرَكْتُم مَّا خَوَّلْنَاكُمْ وَرَاءَ ظُهُورِكُمْ وَمَا نَرَى مَعَكُمْ شُفَعَاءَكُمُ الَّذِينَ زَعَمْتُمْ أَنَّهُمْ فِيكُمْ شُرَكَاءَ لَقَد تَّقَطَّعَ بَيْنَكُمْ وَضَلَّ عَنكُم مَّا كُنتُمْ تَزْعُمُونَ |
---|
Elmalılı | Bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız. Allah'ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiş, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir. |
Y. Ali | "And behold! ye come to us bare and alone as We created you for the first time: ye have left behind you all (the favours) which We bestowed on you: We see not with you your intercessors whom ye thought to be partners in your affairs: so now all relations between you have been cut off, and your (pet) fancies have left you in the lurch!"
|
Words | | |
2. [19:80] | veneriŝühû mâ yeḳûlü veye'tînâ ferdâ. | ونرثه ما يقول ويأتينا فردا وَنَرِثُهُ مَا يَقُولُ وَيَأْتِينَا فَرْدًا |
---|
Elmalılı | O söylediği (mal ve evlat gibi) şeyleri de hep elinden alacağız ve o, tek başına bize gelecektir. |
Y. Ali | To Us shall return all that he talks of and he shall appear before Us bare and alone.
|
Words | | |
3. [19:95] | veküllühüm âtîhi yevme-lḳiyâmeti ferdâ. | وكلهم آتيه يوم القيامة فردا وَكُلُّهُمْ آتِيهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَرْدًا |
---|
Elmalılı | Kıyamet günü onların herbiri Allah'ın huzuruna tek başına çıkacaktır. |
Y. Ali | And everyone of them will come to Him singly on the Day of Judgment.
|
Words | | |
4. [21:89] | vezekeriyyâ iẕ nâdâ rabbehû rabbi lâ teẕernî ferdev veente ḫayru-lvâriŝîn. | وزكريا إذ نادى ربه رب لا تذرني فردا وأنت خير الوارثين وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ |
---|
Elmalılı | Zekeriya da hani Rabbine: "Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın" diye nida etmişti. |
Y. Ali | And (remember) Zakariya, when he cried to his Lord: "O my Lord! leave me not without offspring, though thou art the best of inheritors."
|
Words | | |
5. [34:46] | ḳul innemâ e`iżuküm bivâḥideh. en teḳûmû lillâhi meŝnâ vefürâdâ ŝümme tetefekkerû. mâ biṣâḥibiküm min cinneh. in hüve illâ neẕîrul leküm beyne yedey `aẕâbin şedîd. | قل إنما أعظكم بواحدة أن تقوموا لله مثنى وفرادى ثم تتفكروا ما بصاحبكم من جنة إن هو إلا نذير لكم بين يدي عذاب شديد قُلْ إِنَّمَا أَعِظُكُم بِوَاحِدَةٍ أَن تَقُومُوا لِلَّهِ مَثْنَى وَفُرَادَى ثُمَّ تَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِكُم مِّن جِنَّةٍ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ لَّكُم بَيْنَ يَدَيْ عَذَابٍ شَدِيدٍ |
---|
Elmalılı | De ki: "Size sadece bir tek nasihat edeceğim. Şöyle ki: Allah için ikişer, üçer ve teker teker kalkarsınız, sonra da iyi düşünürsünüz." Arkadaşınızda (peygamberde) delilikten eser yoktur. O, yalnız şiddetli bir azabın önünde, sizi sakındıracak bir peygaberdir. |
Y. Ali | Say: "I do admonish you on one point: that ye do stand up before Allah,- (It may be) in pairs, or (it may be) singly,- and reflect (within yourselves): your Companion is not possessed: he is no less than a warner to you, in face of a terrible Penalty."
|
Words | | |