1. [18:13] | naḥnü neḳuṣṣu `aleyke nebeehüm bilḥaḳḳ. innehüm fityetün âmenû birabbihim vezidnâhüm hüdâ. | نحن نقص عليك نبأهم بالحق إنهم فتية آمنوا بربهم وزدناهم هدى نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَأَهُم بِالْحَقِّ إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى |
---|
Elmalılı | Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık. |
Y. Ali | We relate to thee their story in truth: they were youths who believed in their Lord, and We advanced them in guidance:
|
Words | | نحن - We| نقص - narrate| عليك - to you| نبأهم - their story| بالحق - in truth.| إنهم - Indeed, they (were)| فتية - youths| آمنوا - who believed| بربهم - in their Lord,| وزدناهم - and We increased them| هدى - (in) guidance.| |
Pickthal | We narrate unto thee their story with truth. Lo! they were young men who believed in their Lord, and We increased them in guidance. |
Arberry | We will relate to thee their tidings truly. They were youths who believed in their Lord, and We increased them in guidance. |
Shakir | We relate to you their story with the truth; surely they were youths who believed in their Lord and We increased them in guidance. |
Free Minds | We narrate to you their news with truth. They were youths who believed in their Lord, and We increased them in guidance. |
Qaribullah | In truth We tell to you their news. They were young men who believed in their Lord, and We increased them in guidance. |
Asad | [And now] We shall truly relate to thee their story:" Behold, they were young men who had attained to faith in their Sustainer: and [so] We deepened their consciousness of the right way" |
Diyanet Vakfı | Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık. |
Diyanet | Onların olayını sana Biz gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış birkaç gençti. Onların hidayetlerini artırmış ve kalblerini pekiştirmiştik. Durup, şöyle demişlerdi: "Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir, O'nu bırakıp başka bir tanrıya yalvarmayız, yoksa and olsun ki, batıl söz söylemiş oluruz. Şu bizim milletimiz, Allah'ı bırakıp O'ndan başka tanrılar edindiler. Onların gerçek olduğuna apaçık delil getirmeleri gerekmez mi? Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir?" |
Edip Yüksel | Onların haberini sana gerçek olarak anlatıyoruz. Onlar Rab'lerine inanmış gençlerdi. Onların hidayetini arttırmıştık. |
Suat Yıldırım | Başlarından geçen olayı Biz sana doğru olarak anlatıyoruz.Gerçekten onlar Rab'lerine tam iman etmiş gençlerdi.Biz de onların hidâyetlerini ve yakinlerini artırdık. [9,124; 48,4] |
Yaşar Nuri Öztürk | Biz onların haberlerini sana doğru bir şekilde anlatacağız. Şu bir gerçek ki onlar, Rablerine iman etmiş bir yiğitler grubuydu. Ve biz de onların hidayetini artırdık. |
Abdulbaki Gölpınarlı | Onların ahvalini gerçek olarak sana haber veriyor, hikaye ediyoruz. Şüphe yok ki onlar, Rablerine inanmışlardı ve biz de hidayetlerini arttırmıştık onların. |
Ali Bulaç | Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. |
Süleyman Ateş | Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. |
Önceki [18:12]< >[18:14] Sonraki |