1. [20:106] | feyeẕeruhâ ḳâ`an ṣafṣafâ. | فيذرها قاعا صفصفا فَيَذَرُهَا قَاعًا صَفْصَفًا |
---|
Elmalılı | "Böylece yerlerini dümdüz boş bir halde bırakacak." |
Y. Ali | "He will leave them as plains smooth and level;
|
Words | | فيذرها - Then He will leave it,| قاعا - a level| صفصفا - plain.| |
Pickthal | And leave it as an empty plain, |
Arberry | then He will leave them a level hollow |
Shakir | Then leave it a plain, smooth level |
Free Minds | "Then He will leave it as a smooth plain." |
Qaribullah | and leave them a desolate waste, |
Asad | and leave the earths" level and bare, |
Diyanet Vakfı | Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır. |
Diyanet | Sana dağları sorarlar; de ki: "Rabbim onları ufalayıp savuracak, yerlerini düz, kuru bir toprak haline getirecek; orada ne çukur, ne tümsek göreceksin. O gün, hiçbir tarafa sapmadan bir davetçiye uyarlar. Sesler Rahman'ın heybetinden kısılmıştır; ancak bir fısıltı işitirsin." |
Edip Yüksel | "Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır." |
Suat Yıldırım | Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: “Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini dümdüz, boş vaziyette bırakacak.” |
Yaşar Nuri Öztürk | "Yerlerini bomboş, dümdüz bırakacaktır." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Yeryüzünü dümdüz bir hale getirir. |
Ali Bulaç | "Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır." |
Süleyman Ateş | Yerlerini boş, dümdüz bırakacaktır. |
Önceki [20:105]< >[20:107] Sonraki |