1. [20:20] | feelḳâhâ feiẕâ hiye ḥayyetün tes`â. | فألقاها فإذا هي حية تسعى فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى |
---|
Elmalılı | Musa da onu bıraktı, bir de ne görsün! o bir yılan olmuş koşuyor. |
Y. Ali | He threw it, and behold! It was a snake, active in motion.
|
Words | | فألقاها - So he threw it down,| فإذا - and behold!| هي - It| حية - (was) a snake,| تسعى - moving swiftly.| |
Pickthal | So he cast it down, and lo! it was a serpent, gliding. |
Arberry | and he cast it down, and behold it was a serpent sliding. |
Shakir | So he cast it down; and lo! it was a serpent running. |
Free Minds | So he cast it down, and it became a moving serpent! |
Qaribullah | So he cast it down, and thereupon it turned into a sliding serpent. |
Asad | So he threw it - and lo! it was a snake, moving rapidly. |
Diyanet Vakfı | Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi! |
Diyanet | Bırakınca, değnek hemen, koşan bir yılan oluverdi. |
Edip Yüksel | Onu atınca, hareketli bir yılana dönüşüverdi. |
Suat Yıldırım | Hemen bıraktı. Bir de ne görsün: Hızla kıvrılıp sürünen, kocaman bir yılan oldu! |
Yaşar Nuri Öztürk | O da onu attı. Bir de ne görsün, bir yılan olmuş o, koşuyor... |
Abdulbaki Gölpınarlı | Bıraktı onu, bir de baktı ki bir yılan olmuş, koşup durmada. |
Ali Bulaç | Böylece, onu attı; (bir de ne görsün) o hemen hızla koşan (kocaman) bir yılan (oluvermiş). |
Süleyman Ateş | (Musa) attı, bir de ne görsün o, koşan kocaman bir yılan! |
Önceki [20:19]< >[20:21] Sonraki |