1. [26:13] | veyeḍîḳu ṣadrî velâ yenṭaliḳu lisânî feersil ilâ hârûn. | ويضيق صدري ولا ينطلق لساني فأرسل إلى هارون وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَى هَارُونَ |
---|
Elmalılı | "Ve göğsüm daralır, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver." |
Y. Ali | "My breast will be straitened. And my speech may not go (smoothly): so send unto Aaron.
|
Words | | ويضيق - And straitens| صدري - my breast| ولا - and not| ينطلق - expresses well| لساني - my tongue,| فأرسل - so send| إلى - for| هارون - Harun.| |
Pickthal | And I shall be embarrassed, and my tongue will not speak plainly, therefor send for Aaron (to help me). |
Arberry | and my breast will be straitened, and my tongue will not be loosed; so send to Aaron. |
Shakir | And by breast straitens, and my tongue is not eloquent, therefore send Thou to Haroun (to help me); |
Free Minds | "And my chest would become tight, and my tongue would not be able to express; so send for Aaron." |
Qaribullah | and my chest will become constricted and my tongue will not be loosed (in my speech), therefore, send to Aaron. |
Asad | and then my breast will be straitened and my tongue will not be free: send, then, [this Thy command] to Aaron. [Cf. 20:25 - 34 and the corresponding notes. In the present context, stress is laid on the deep humility of Moses, who considered himself incapable of fulfilling the task for which he had been chosen, and asked God to entrust it to Aaron instead.] |
Diyanet Vakfı | (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver. |
Diyanet | Musa: "Rabbim! Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum; göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Onun için Harun'a da elçilik ver. Onların bana isnat ettikleri bir suç da vardır. Beni öldürmelerinden korkuyorum" demişti. |
Edip Yüksel | "Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor; kardeşim Harun'u gönder." |
Suat Yıldırım | “Ya Rabbî” dedi, “Korkarım ki beni yalancı sayarlar, benim de göğsüm daralır, dilim tutulur. Onun için Harun'a da risalet ver!” [28,34; 20,29] {KM, Çıkış 4,10-14} |
Yaşar Nuri Öztürk | "Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor. Görev emrini Hârun'a gönder." |
Abdulbaki Gölpınarlı | Gönlüm daralır, dilim açılmaz, sen Harun'u gönder. |
Ali Bulaç | "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder." |
Süleyman Ateş | Göğsüm daralıyor, dilim açılmıyor (tutukluk yapıyor), onun için Harun'a da elçilik ver." |
Önceki [26:12]< >[26:14] Sonraki |