1. [26:133] | emeddeküm bien`âmiv vebenîn. | أمدكم بأنعام وبنين أَمَدَّكُم بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ |
---|
Elmalılı | "Davarlar, oğullar," |
Y. Ali | "Freely has He bestowed on you cattle and sons,-
|
Words | | أمدكم - He has aided you| بأنعام - with cattle| وبنين - and children,| |
Pickthal | Hath aided you with cattle and sons. |
Arberry | succoured you with flocks and sons, |
Shakir | He has given you abundance of cattle and children |
Free Minds | "He provided you with livestock and shelters." |
Qaribullah | He has given you flocks and sons, |
Asad | amply provided you with flocks, and children, |
Diyanet Vakfı | "O size verdi: davarlar, oğullar". |
Diyanet | Kardeşleri Hud, onlara: "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, boş şeyle mi uğraşırsınız? Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı edinirsiniz? Yakaladığınızı zorbaca mı yakalarsınız? Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının; davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsuları size O vermiştir. Doğrusu hakkınızda büyük günün azabından korkuyorum" dedi. |
Edip Yüksel | "Size çiftlik hayvanları ve çocuklar verdi." |
Suat Yıldırım | Allah'a karşı gelmekten sakının da bana itaat edin. Size bildiğiniz bunca nimetleri veren, size davarlar ve evlatlar ihsan eden, bağ ve bahçeler, pınarlar lütfeden o Rabbinize karşı gelmekten sakının. Müthiş bir günün azabının tepenize ineceğinden, gerçekten endişe ediyorum!” |
Yaşar Nuri Öztürk | "Size bir yığın nimet lütfetti: Davarlar, oğullar, |
Abdulbaki Gölpınarlı | Yardım etti size hayvanlar ve evlat vererek. |
Ali Bulaç | "Size hayvanlar, çocuklar (vererek) yardım etti." |
Süleyman Ateş | O size verdi: davarlar, oğullar, |
Önceki [26:132]< >[26:134] Sonraki |